CHP liderine de tepki gösteren Bozdağ, "Türkiye'den mi Almanya'dan mı yanasın.Benim kanaatim kendisi 2019'da adaylık için zemin hazırlıyor. Bu mitingi de adaylığının ilk ilan adımıdır. Adalet mitingi değil kesinlikle adaylık mitingiydi" diye konuştu. FETÖ sanıklarına tek tip kıyafet ile ilgili de konuşan Bozdağ, "Rengi belli ama kapsamını tartışıyoruz" ifadesini kullandı.

TRT Genel Müdürlüğü'nde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.  Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesini öngörülen düzenlemeyle  ilgili soru üzerine ise Bozdağ, Nüfus Hizmetleri Kanunu uyarınca resmi nikahın  belediye başkanları, belediye başkanlarının görevlendirdiği memurlar ve köylerde  muhtarlar tarafından kıyıldığını, bakanlığın evlendirme görevi ve yetkisi verdiği  konsolosların da nikah kıyabildiğini hatırlattı. İlgili kanunda ayrıca "Bakanlık, İl Vatandaşlık ve Nüfus Hizmetleri  Müdürü, nüfus müdürlükleri, ilçe nüfus müdürlükleri ve dış temsilciliklere de  evlendirme yetki ve görevi verebilir." ibaresinin bulunduğunu aktaran Bozdağ, şu  bilgileri verdi: "Şimdi burada yapılan düzenleme bu ikinci fıkraya 'İl ve ilçe  müftülüklerinin' eklenmesi... Yani bakanlık, yetkilendirdiği zaman il ve ilçe  müftülükleri resmi nikah kıyacaktır. Yönetmelik var, bu yönetmeliğe göre, bugün  nasıl resmi araştırmalar yapılıyor, evlenme şartları tam, evlenme engelleri yok  tespitinden sonra nikah kıyılıyorsa, imzalar atılıyor, tanıklar, şahitliği  alınıyor ve nikah cüzdanı veriliyor, bunlar nüfusa tescil ediliyorsa aynı işlem  yapılacaktır. Bu da bir resmi nikah kıyacaktır. "

YAŞ DEĞİŞİKLİĞİ YOK

 Düzenlemeyle "Küçük yaşta evliliklerin önünü açacağı" yönünde  değerlendirmeler olduğunu anımsatan Bozdağ, "Resmi nikah kıyıyor, evlilik yaşını  değiştirmiyor, evlenme engellerini değiştirmiyor, medeni kanunda da bir  değişikliğe gidilmiyor; dolayısıyla böyle bir şeyin önünün açılması da kesinlikle  söz konusu değil." ifadelerini kullandı. "Toplumda ayrılmaya yol açar." şeklindeki eleştirileri de anımsatan  Bozdağ, şu anda muhtarların, belediye başkanlarının, nüfus müdürlüklerinin ve dış  temsiliciliklerin nikah kıyma yetkisi bulunduğunu bildirdi. Bekir Bozdağ, "Köyde muhtar kıyıyor bir ayrımcılık yok da yani  müftülüklere bu yetkinin verilmesi halinde bir ayrımcılık olabilir mi? Toplum şu  anda 'belediye başkanı nikah kıydı, nikah kıymadı evli çiftler' diye ayrılmış  durumda mı? Değil. Bu da yanlış bir değerlendirme, biraz karşıtlığını izahta  güçlük çekenlerin kullandığı bir argüman gibi duruyor." diye konuştu.

  Düzenlemenin laikliğe aykırı yönünün bulunmadığını vurgulayan Bozdağ,  laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye'de devletin herkese karşı eşit  bir mesafede olduğunu ifade etti. Bozdağ, "Bu resmi nikah da insanları müftülüklerde resmi nikah kıymaya  zorlamamaktadır, yani bir alternatif ilave etmektedir. Vatandaşlarının tercihine  bırakmaktadır, isteyen nikahını istediği yerde kıydırabilecektir" dedi.

 Gazetecilerinin, yetkinin kimde olacağına ilişkin sorusu üzerine  Bozdağ, şu görüşlerini paylaştı: "Şimdi yasadaki hüküm çok açık 'il ve ilçe müftülüklerine bu verilir'  diyor. Verilecek yer il ve ilçe müftülükleridir. Aynı hüküm şeyde de var 'nüfus  müdürlüklerine verilir' diyor. Orada da nüfus müdürlüklerine verilecek. Onun  yönetmelikle ileride bir değişiklik yapılabilme şeyi var mı onu sormak lazım. Şu  anda yasada, açık hüküm var il ve ilçe müftülüklerine verilecek. Mesela  Evlendirme Yönetmeliği... Bazıları şöyle diyor, 'Camilerde nikah kıyılacak' falan  diyor. Mesela bizde Evlendirme Yönetmeliği var. Orada mabetlerde nikah  kıyılamayacağına dair çok açık kural, hüküm var. Bazıları da öyle bir  değerlendirme yapılıyor. Yani bu işler şeffaf olacak, kurallı olacak, açık  olacak. Yani müftülüklerin nikah kıyması Türk toplumu tarafından yadırganacak bir  şey değildir. Aslında kadınların evlilikteki hukukunu korumak bakımdan son derece  önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz bunun."

Bu konuda birim oluşturulup oluşturmadığına yönelik soru üzerine  Bozdağ, "Birim oluşturulur mu, ona ihtiyaç var mı ona şu anda bir şey ifade etmek  mümkün değil." dedi.

 Müftülerin de yönetmelikleri uygulayacağına değinen Bozdağ, şunları  söyledi: "Diyelim müftülüğe verildi. Müftülük ne yapacak? 'Evlenme şartları var  mı?' diye nüfusa yazacak, evlenme engelleri var mı, yok mu gene o bilgileri  alacak, onları değerlendirecek, sağlık raporu alınması gerekiyor, o raporları  aldıracak. Bütün bunları değerlendirecek, bakacak diyecek ki 'evlenme şartları  tam, evlenme engeli yok. Dolayısıyla 'nikah kıyılabilir' diyecek. Yani şu anda  belediye başkanı veya evlendirme memuru veya diğer evlendirmeye yetkili ve  görevli kişiler hangi usüle uyarak bu nikahı kıyıyorlarsa hangi şartları  arıyorlarsa aynı usule uyarak, aynı şartları arayarak müftülükler de  kıyacaktır."  Müftülerin birikimleri, toplumdaki saygınlıkları itibarıyla bu işi  yapmaya ehil olduğunu belirten Bozdağ, ideolojik bakanlar hariç hiç kimsenin bu  durumu yadırgamayacağını ifade etti.

TEK TİP KIYAFET

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, FETÖ sanıklara tek tip kıyafet düzenlemesine ilişkin ise "Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu ben de düşünüyorum. Bakanlık üzerinde çalışıyor, o çalışmayı hükümetimizle paylaşacak. Ondan sonra son şekli verilecek. Muhtemelen önümüzdeki süreçte çıkacak kanun hükmünde kararnamelerden birine o düzenleme konulabilir. Çünkü ekimde Meclis açıldığı için o zamana kadar zaten yasalaşma imkanı yok” ifadelerini kullandı.

CHP LİDERİNE SERT TEPKİ 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alman Focus dergisine verdiği röpörtaj ile ilgili sert ifadeler kullanan Bozdağ şöyle konuştu: "Türk turizmine bir bomba attığı gibi Türk ekonomisine de bir bomba atmaktır bu. Demeci görünce Almanya’daki siyasi bir parti lidere mi Türkiye üzerine konuşmuş diye kendi kendime sordum. Allah aşkına Türkiye’de siyaset yapan ve Türk halkından iktidar olmak için oy isteyen birisi, Türkiye’nin ekonomisi kötüye gitsin, Türkiye’ye turist gelmesin, turizmi geriye gitsin diye açıklama yapabilir mi? Siz Türkiye’nin milli çıkarlarını Türkiye’nin hükümeti gibi korumakla yükümlü değil misiniz? İnsan, Türkiye’de ekonomi, turizm geriye gitsin diye açıklama yapar mı? Milli bir siyasetçinin yapacağı şey değil. Kılıçdaroğlu Türkiye’ye dönük kirli algı operasyonlarına yalancı şahitlik yapmıştır. Kılıçdaroğlu’na sormak isterim, siz Türkiye’den mi, Almanya’dan mı, Alman Hükümeti’nden mi yanasınız?"

KILIÇDAROĞLU ADAY OLACAK'

Kılıçdaroğlu'nun 2019 yılında aday olacağını öne süren Bekir Bozdağ,  "Kanaatim Kılıçdaroğlu aday olacak. Konuşmalarına baktığımız zaman ‘Ben planladım, ben yaptım, ben yürüdüm’ diyor. Sürekli ‘ben, ben’ konuşuyor. Vatandaşlarımıza hitap ederken de ‘beni’ öne çıkarıyor. CHP’den ayrı bir Kılıçdaroğlu figürü ortaya çıkarılıyor. Benim kanaatim kendisi 2019’de adaylık için zemin hazırlıyor. Maltepe mitingi de adaylığının ilk ilanıdır. Orada muhafazakar kesime, başka kesimlere mesaj veriyor. ‘Ben sizin hepinizim hamisi olacağım’ diyor. Adalet yürüyüşü değil, adaylık devşirme yürüyüşü yaptı. 

ELİMİZDEKİ BİLGİLERİ PAYLAŞTIK YÜZLERİNİN RENGİ DEĞİŞTİ'

 Bir gazetecinin, Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan tutuklu  gazetecilerin rakamlarını Kılıçdaroğlu'na sorduğunda "Bunlar beni  ilgilendirmiyor, bunlarla ilgili iddialarda bulunan birtakım dernekler var. Ben o  dernekleri dinlerim" dediğini aktardı. Bunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması  üzerine Bozdağ, şunları söyledi: "Bizim hep söylediğimiz şey, hükümete karşı da Türkiye'ye karşı da  uluslararası çevrelerin adil ve objektif olmasıdır. Türkiye içinde siyaset yapan  herkesin de değerlendirmelerinde de objektifliğe özen göstermesi lazım. Sayın  Kılıçdaroğlu'nun da gerçek olan konular üzerinde değerlendirme yapmasını ben hep  tavsiye ediyorum. Türkiye cezaevlerinde mesleği gazeteci olan kişiler, değişik  suç isnatları nedeniyle tutuklu oldukları gibi, bazıları da suçu sabit olduğu  için mahkeme kararıyla cezalandırılmışlar, hükümlüler. Bir kısmının suçu sabit,  şu anda infaz ediliyor. Bir kısmının isnatlar nedeniyle, kuvvetli suç şüphesi  nedeniyle tutuklu yargılaması devam ediyor. Türkiye cezaevlerinde salt  gazetecilik yaptığı gerekçesiyle tutuklu ve hükümlü hiç kimse yoktur. Bunu biz  defalarca ifade ettik. Defalarca bunu dile getirdik. Örneğin zaman zaman şöyle  haberler görüyorsunuz, 'Bir tweet attı, adam tutuklandı'. Tweet yüzünden  tutuklandı, çok büyük bir algı operasyonu. Türkiye'de tweet attı diye tutuklanan  bir Allah'ın kulu var mı, yok. Ama şunu söylemesi lazım, 'Tweetinde ne dedi?'  Orada bir şey söylüyor. Suç olan bir şeyi icra ediyor. Onun için insanlar adli  takibata muhatap kalıyor. Oradan devam ediyor."   Türkiye'ye dönük gazetecilerle veya başka insan haklarıyla ilgili  konularda değerlendirme yapan kuruluşların varlığına işaret eden Bozdağ,   sözlerine şöyle devam etti: "Adalet Bakanı olduğum dönemde bunlardan bir tanesi geldi bana, elinde  bir liste var. Sayın Kılıçdaroğlu'nun dediği derneklerden birinin listesi var.  Ben onlara dedim ki 'Elinizdeki listeyi tek tek konuşalım'. İsim veriyorlar,  bizde elimizdeki bilgileri kendileriyle paylaştık. Yüzlerinin rengi değişti.  Onlara hatta şunu da söyledim, 'Sizin güvendiğiniz avukatlar gelsin bu dosyaları  incelesinler. Size getirilen dosyaların içi nedir ne değildir. Belli ki size bu  bilgiler tam doğru aktarılmıyor. Dosyalar burada gelin bakın içerisine ne var ne  yok.' Hala gelecekler, göndermediler. Neden çünkü dosyaların içerisinde bunlara  anlatılan bilgilerin yalan olduğunu ortaya koyacak veriler var. O yüzden de  gelmediler."

DİĞERLERİNİ GAZETECİ KABUL ETMİYONLAR SANIRIM

CHP lideri Kılıçdaroğlu'na Türkiye'nin resmi makamlarının verdiği bilgilere adli  makamların aldığı kararlara itibar etmesi tavsiyesinde bulunan Bozdağ, bu  kararları beğenmeyebileceğini ancak objektif değerlendirmenin son derece önemli  olduğunu kaydetti.   Bu derneklerin takip ettiği gazetecilerin genelde terör örgütü üyeliği  propagandası veya terörle irtibatlı eylemlerle alakalı soruşturulan, kovuşturulan  isimler olduğuna işaret eden Bozdağ, cezaevlerinde terör örgütü üyeliği,  propagandası ve benzeri nedenlerle hüküm giymemiş gazeteciler olduğunu ancak  hiçbirisinin hatırını sormadıklarını bildirdi.  Toplantıda, gazetecilerden bir örnek varsa paylaşmalarını isteyen  Bozdağ, "Diğerlerini zannedersem gazeteci kabul etmiyorlar. Gazeteci olmanız için  farklı birtakım ölçüleri var anlaşılan." değerlendirmesinde bulundu.  Bu derneklerin, cezaevi ziyaretlerini anımsatan Bekir Bozdağ, Türkiye  cezaevlerinde terör örgütleriyle alakalı suçları işleyenler dışında pek çok  tutuklu ve hükümlü olduğunu, onlara ilişkin bir değerlendirme yapmadıklarını  aktardı.   "Türkiye'nin, Türk milletinin aleyhine çalıştığınızda uluslararası  örgütler, sizin bir numaralı avukatlığınızı yapıyorlar." diyen Bozdağ, Kemal  Kılıçdaroğlu'nun olayı bir de bu gözle değerlendirmesi önerisinde bulundu.

AYHAN OĞAN’IN SÖZLERİNE TEPKİ 

AK Partili Ayhan Oğan'ın sözlerine de tepki gösteren Bozdağ, "Türkiye Devleti, Türk milletinin binlerce yıldır süren devlet geleneğinin son temsilcisidir. Türk milletinin kurduğu son devlettir. Devletin yönetim şekli olan cumhuriyetin nitelikleri, resmi dili, başkenti, milli marşı yani devletin kimlik bilgileri çok nettir. Ve bunlar sadece anayasanın kuralı değil, aynı zamanda 80 milyon milletimizin ortak değerleridir. AK Parti’nin de hükümetimizde benimsediği temel esaslardır. Biz bunun her tarafta, her yerde her şekilde ifade ettik. Ortaya koyduğumuz siyaset anlayışıyla da yaşam tarzımızla da bunu tescilledik. Bizim devletimiz vardır ve adı Türkiye Devletidir. Bizim vazifemiz Türkiye devletini korumaktır, yaşatmaktır. Her alanda geliştirmek ve güçlendirmektir. AK Parti bakanlarının veya başkanımızın, hükümetimizin her hangi bir üyesinin yapmadığı değerlendirmeyi veya çalışmayı ya da partiden bir yetkilinin yapmadığı bir değerlendirme ve çalışmayı partinin görüşü veya hükümetin görüşü gibi çarpıtma, bir algı operasyonu oluşturma çabalarını görüyoruz. 

YENİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANIN ATAMASI YAPILACAK

 Yeni Diyanet İşleri Başkanı'nın ne zaman belli olacağına ilişkin soru  üzerine Bozdağ, "Ben Mehmet Görmez Hocamıza yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür  ediyorum. Yeni Diyanet İşleri Başkanımız yakında ataması yapılarak göreve  başlayacaktır. " yanıtını verdi. 

FETÖ İLE AK PARTİ HÜKÜMETİ MÜCADELE ETTİ

FETÖ üyelerini kıyafetlerinden, davranışlarından ya da yaşayışlarından  tanıyabilmenin mümkün olmadığına işaret eden Bozdağ, şunları söyledi: "FETÖ'cüleri kıyafetlerinden tanırız diyorsanız çok yanılıyorsunuz.  Onlar göründüğü gibi olmayan, olduğu gibi görünmeyen, takiyeyi esas alan, bütün  terör örgütlerinden farklı sui generis bir terör örgütüdür. Şimdi nerede  bulunuyor, orada amir kim? Diyelim laik, ondan daha laik. Diyelim muhafazakar,  ondan daha muhafazakar. Diyelim liberal, ondan daha liberal. Yani bulunduğu  ortamda kimlerle beraberse onlardan gözüküyor. Kendi kimliğini, karakterini,  kişiliğini ortaya çıkarmıyor. O yüzden şak diye onu tanımak o kadar kolay değil.  Adama bakıyorsun, bambaşka bir profil çiziyor, sonra bir bakıyorsun FETÖ'nün  göbeğinden çıkıyor.  Şunu çok net söyleyeyim, FETÖ Türkiye'de kaç yıldır, kuruluş tarihine  giderseniz, 66. Kaç yıl? 40 yıldır. Hepiniz Türkiye'nin saygın basın  mensuplarısınız, FETÖ ile bugüne kadar AK Parti hükümeti dışında mücadele etmiş  bir tane cumhuriyet hükümeti gösterin bana. 'Şu hükümet mücadele etti, ama siz  geldiniz mücadeleyi kaldırdınız'. Yok öyle bir şey."  Bozdağ, 28 Şubat süreci incelendiğinde FETÖ'nün o dönemde 28  Şubatçılarla birlikte hareket ettiğinin görüleceğini belirterek, "Zaman zaman  şeyler söyleniyor, 'Efendim askeriyede temizlik yapıldı da hükümet geldiği zaman  temizlik durdu...' Şunu çok net söylüyorum, kesin bilgidir bu bugüne kadar Yüksek  Askeri Şura'nın gündemine gelip de ihraç istenip de ihraç edilmemiş tek bir kişi  yoktur.   Kim geldiyse ihraç edilmiştir." diye konuştu.

 FETÖ'cülerin kendi kimliklerini gizledikleri için muhafazakar kimliği  ile öne çıkanların FETÖ'cü damgası gördüklerini ve böylece gerçek FETÖ'cülerin  önünün açıldığını aktaran Bozdağ, " Çünkü 'FETÖ'cü' diye atıyorsun ama adam kendi  kimliği ile ortaya koymuyor ki. FETÖ'cüler eşinin başını örtmüyor, namaz  kılmıyor, oruç tutmuyor. Ordakiler ne gözüküyorsa ondan gözüküyor."  dedi.FETÖ'nün TÜRKSOLU Dergisi, YARSAV gibi farklı yapılar ile de diyalog  halinde olduğunun sonradan ortaya çıktığını  hatırlatan Bozdağ,  "Bu örgütün  gerçek üyelerini tespit etmek o kadar kolay bir iş değil. Yani bunu bir defa  herkesin anlaması lazım." ifadesini kullandı.

   "FETÖ'CÜ OLMAMAM EN ÖNEMLİ KRİTERLERDEN BİR TANESİ İDİ

   Hükümetin, FETÖ'ye karşı tavrını ortaya koyduğunu vurgulayan Bozdağ,  açıklamalarına şöyle devam etti:  "Bakın, AK Parti 2011 listelerini yaparken bütün bunlara azami dikkat  etmiştir. Ben o zaman komisyon üyesiydim, 2011 listelerinde. Ondan önce zaten  'yok' denecek kadar azdı. Orada da dikkat ettik. İki kişi hariç. Onun dışında hiç  bu vasfı bilinerek kimse listeye konmamıştır. Eğer öyle bir şey olsaydı FETÖ, 17  Aralık'a gerek kalmadan partiyi bölerdi. Ne yaptık, tedbir aldık. Arkasına bakın  17 Aralık'tan sonra 30 Mart'ta belediye seçimleri oldu. Belediye başkan  adaylarımızı biz değiştirdik. Ve 'FETÖ'cü olmamak' en önemli kriterlerden bir  tanesi idi. Belediye meclisi, il genel meclisi hakeza. Arkasından 7 Haziran  seçimleri ve 1 Kasım seçimleri oldu. Bu seçimlerin hepsinde de AK Parti'nin  kriterlerinden bir tanesi, FETÖ'cü olmamaktır. Dolayısıyla AK Parti kendi  içerisinde bu anlamda o ayıklamayı yaptı .Ve FETÖ'ye karşı cumhuriyet tarihinde  çok net ve kararlı bir tavır koyan tek cumhuriyet hükümetidir." Dershane hadisesinin gündeme getirilme nedenlerinden birinin, FETÖ ile  mücadele olduğuna ifade eden Bozdağ, "Dershane konusunu Anayasa Mahkemesine kim  götürdü. CHP götürdü. Dershane meselesinde FETÖ ile beraber. 17 Aralık oldu, 25  Aralık oldu. Kumpas kasetleri getirdi CHP Genel Başkanı, parti grubunda dinletti.  Suç olmasın diye, gazeteler, televizyonlar rahat kullansın diye. Orada dinletti."  dedi.

 FETÖ'nün, yargı ve emniyet içindeki teröristleri vasıtası ile hükümeti  devirmeye teşebbüs ettiğini anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:  "Bakıyorsunuz bunun bütün kamuoyu aktarımlarına baktığımızda genel  başkan düzeyinde bir avukatlığını görüyoruz. Arkasından bakın. MİT tırları  hadisesi var. Orda da baktığımızda hala MİT tırları konusunda CHP'nin sayın  yönetimi FETÖ'nün bakışı ile uyumlu bir bakışı sergiliyor ve başka bir noktada  duruyor. DEAŞ terör örgütüne yardım etme konusu ki AK Parti ve Türkiye'ye karşı  kurulmuş büyük bir tuzaktır ve büyük bir operasyondur. DEAŞ ile mücadele eden,  samimi mücadele eden Türkiye, dünyada tek ülke iken başka bir şey. Orda da  bakıyorsunuz, başka bir noktada fotoğraf görüyorsunuz. Şimdi orda da CHP'yi başka  görüyoruz. 30 Mart'ta bakıyorsunuz CHP'yi bütün FETÖ'cüler destekliyor. Kapı kapı  AK Parti'nin aleyhine çalışıyor. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı adayı  FETÖ'cüler desteklediler ve nitekim belediye seçimlerini... Birgül Ayman Güler...  Hatırlarsanız çıktı kadın itiraz etti: 'Bu olmaz' dedi ve kadına partiyi dar  ettiler. Şimdi nerede bilmiyorum. İzmir milletvekilimizdi, kulakları çınlasın.  Arkasından 7 Haziran seçimleri oldu. 7 Haziran'da kim neredeydi? Kim kimi  destekliyordu? 30 Mart'ta bir tane FETÖ'cünün oyu AK Parti'nin oyu içerisinde  yoktur, 10 Ağustos'ta yoktur, 7 Haziran'da yoktur. 7 Haziran'da "AK Parti  iktidardan gitsin, CHP iktidar olsun" diye kimlerin nasıl uğraştığını biliyoruz.  FETÖ'cülerin nasıl bir gayret içerisinde olduğunu biliyoruz. Arkasından 1 Kasım  oldu, 1 Kasım'da da aynı şey ve darbe teşebbüsünü hep beraber yaşadık. O gece hep  beraber birlik olduk."  Ancak daha sonra FETÖ'nün "kontrollü darbe" iftirasını gündeme  getirdiğini kaydeden Bozdağ, "Türkiye'de altını dolduramadığı halde 'kontrollü  darbe' iftirasını bugün dillendiren Sayın Kılıçdaroğlu. Şimdi FETÖ'nün terör  örgütü kimliği ortaya çıktıktan sonra FETÖ'nün de eylemsel birliği içerisinde  olduğunu çok net görüyoruz. Konuşuyor, "Geçmişte işte falan yere gitti,  toplantıya, böyle oldu". O zaman FETÖ diye Türkiye'de bir değerlendirme yok. Ama  17 Aralık'tan sonra ve artık 15 Temmuz'dan sonra bunlar bambaşka bir noktaya  geldi." değerlendirmesinde bulundu.   Bekir Bozdağ, söz konusu terör örgütünün, MGK'da 30 Mart 2014'te  "legal görünümlü illegal örgüt" olarak değerlendirildiğini, sonra Kırmızı Kitaba  girdiğini, 2016'da da Fetullahçı Terör Örgütü diye nitelendirmesinin yapıldığını  kaydetti.

Bütün bunların AK Parti iktidarı döneminde yapıldığına işaret eden  Bozdağ, "O yüzden FETÖ ile en etkili, en kararlı, en samimi mücadeleyi yapan  hükümet AK Parti Hükümeti'dir. Bundan önceki hükümetler döneminde bir mücadele  falan yok. İrtica adı altında yapılan şeyler var. Ama Fethullahçı Terör  Örgütü'yle Türkiye'de yapılan mücadele AK Parti hükümetleri döneminde başlamıştır  ve bundan sonra da devam edecektir bu mücadele. Onun için bu mücadeleyi siyasal  rekabetin artık dışına çıkarmamız lazım. PKK ile mücadele gibi FETÖ ile  mücadeleyi artık siyaset üstü bir konuya getirmemiz, muhalefet partileriyle bu  konuda yekvücut olmamız lazım." diye konuştu.

Kaynak.Milliyet