DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Eğitim sistemimiz yoksul ve dar gelirli ailelerin çocuklarına pozitif ayrımcılık sunan politikalarını daha da yaygınlaştırarak çok boyutlu hale getirmelidir. Bugün en çok yoğunlaşmamız gereken konu eğitimde fırsat eşitliği çıtamızı daha da yükseltmek ve okullar arasındaki kalite standardı farkını milimize etmektir” dedi.
Sendikal çalışmalar için bulunduğu Bursa’da ilçe temsilcileriyle yaptığı değerlendirme toplantısında; Türkiye’de eğitim alanının canlı bölgesel-küresel çekim merkezi olmaya başladığına değinen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Çözüm süreciyle birlikte Türkiye en büyük derdinden ve acısından da kurtuluyor, oyun bitiyor. Artık aydınlık ve müreffeh geleceğe daha kolay ve hızlı koşabileceğiz. Büyük düşünüp büyük adımlar atabileceğiz. Bütün bölge ülkelerinin Ankara’ya bağlanma dışında makul bir seçeneği de artık yok. Sistemik olarak Türkiye büyümeye mecbur ve mahkum zaten. Türkiye bölgesinde medeniyet, demokrasi ve refah sunan ülke nosyonunu devam ettirdiği müddetçe eğitim sistemimizin sektörel, stratejik ve finansal derinleşmesi de tüm pozitifliğiyle artacaktır. Bu durum tersine beyin göçünü de, bölgesinin eğitim üssü olma durumunu da aşan nitelikte sonuçlar ortaya koyacaktır” sözleriyle kaydettiği konuşmasında şunları söyledi;
EĞİTİMDE FIRSAT VE KALİTE EŞİTLİĞİ ÖNCELİĞİMİZ OLMALI
Eğitimde fırsat ve kalite eşitliğinin çok derinlikli ve stratejik önemi bulunmaktadır. Bugün ülkemizde ekonomik, kültürel, sosyal ve zihinsel koşulları; sınıfsal, etnik, cinsiyet ve davranış-tepki kalıpları eş olmamakla birlikte özgünlük ve farklılık adına oldukça geniş ve zengin bir eğitim paydaş profili bulunmaktadır.
EĞİTİM VE İSTİHDAM ARASINDAKİ BAĞI FIRSAT EŞİTLİĞİ GÜÇLENDİRİR
Bugün Türkiye’de sıradan bir vatandaşa göre dahi toplumsal sınıf atlamanın yahut iş bulmanın en kestirme yolu kaliteli bir eğitim ve nitelikli bir diplomadır. Bu algıyı çokça gerçekçi bulmakla birlikte dünya ekonomilerinin istihdamsız büyüme çağına girdiği bu dönemde Türkiye’nin eğitim ve istihdam arasındaki bağı gittikçe güçlendirmesinin yegâne formülü de fırsat ve kalite eşitliği sunan eğitim sistemi olacaktır. Böylece sıradan bir vatandaş dahi istihdam ve iyi iş bulmak için kültürel çevre, referans birikimi ve güçlü ilişkiler ve torpil gibi adaletsizlikçilik içeren yorucu ve yıpratıcı süreçlere girmek zorunda kalmayacaktır.
İDEOLOJİK DEĞİL PEDAGOJİK VE BİLİMSEL EĞİTİM!
Türkiye silah ve bombalarla, finansal operasyonlarla değil aslında hastalıklı ideolojilerle ve handikaplı eğitim sistemleriyle kontrol edildi dış güçler tarafından. Bu yüzden halen kendi içimize kapanıp bir birimizle kavga edip duruyoruz. Yüzyılı aşkın süredir ideolojik çatışmalarla fren yapmak zorunda kaldık. Yaygın ve örgün tedrisatlar üzerinden toplumsal tansiyonumuz kriz düzeyinde hep yüksek tutuldu. Bu yüzden eğitimdeki demokratik, bilimsel, çağdaş ve özgün reformlara en azından yapıcı eleştirilerimizle katkıda bulunmamız, kim yapıyorsa yapsın desteklememiz gerekiyor.
KALICI ZAFER EĞİTİMLE OLUR!
Türkiye’nin neresinde doğarsa doğsun her çocuğa eğitimde fırsat eşitliği ve standardize edilmiş kaliteli eğitim hakkı sunmak gerekiyor. Her gencimize iyi işlerde çalışma, terfi ve görevde yükselme hakkını güvence altına almamız gerekiyor. Türkiye’nin küreselleşen dünyada iş, bilim, teknoloji, sanat ve hizmet sektörlerinde, ülkemize ve dünya uygarlığına katkıda bulunabilecek gençler yetiştirmesi tamamen eğitim sisteminin başarabileceği bir zaferdir.
GÜÇLÜ EĞİTİM ORDUSU İHTİYACIMIZ VAR!
Ülkemizi en ileri uluslararası platformlara taşıyacak, yeryüzünün geleceğini barış, huzur, refah ve adaletten yana belirleyecek yeni nesiller için başta ekonomik anlamda olmak üzere her alanda daha güçlü, donanımlı, birikimli bir eğitim ordusuna ve muasır medeniyet düzeyinin üzerine çıkma hedefi için de daha birçok eğitim reformuna gerek vardır.