Sömestr tatiliyle beraber dijital Oyun oynama oranlarında da patlama yaşanıyor. Mobil, bilgisayar ve konsollar üzerinden oyunlara hücum eden oyun severler yerli oyun sektörünün de gelişmesini sağlıyor. Her yaştan kişilerin ilgi gösterdiği dijital oyunlara eğitim çağındaki çocuk ve gençlerin ise tutkusu çok büyük. Bu alanda da ciddi bir sektör oluşmuş durumda.


Sektör dünyada 100 milyar dolarlık, Türkiye’de ise 700 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Ülkemizde mobil cihazlar dahil olmak 30 milyon kişi oyun oynuyor. Özellikle tatillerde tek bir oyunda 50 bin anlık oyuncu görülebiliyor. Daha çok yurtdışında geliştirilen League of Legends, Country Strike gibi rekabete dayalı oyunlar tercih ediliyor. Mobilde ise Candy Crush, Mobile Strike popüler. Oyun sektöründe bu yılki yenilik ise VR yani sanal gerçeklik gözlüğü. Birçok oyun bu gözlükle deneyimlenebiliyor. Önemli bir endüstri haline gelen dijital oyun sektöründe en çok oynanan yerli oyunlara mercek tuttuk.

16 ayrı karakter

Zula: MadByte Games tarafından geliştirilen Lokum Games tarafından dağıtılan MMOFPS yani birçok oyuncunun oynadığı çevrimiçi oyun türünde Türk yapımı video oyunu. Zulaoyun.com internet sitesinden ücretsiz indirilip kayıt olunduktan sonra doğrudan oynanabiliyor. Oyunun yapımına 2013 yılında başlandı. Vatansever asker ve istihbaratçılardan oluşan Zula ve paralı askerlerden oluşan Gladyo adında 2 düşman oluşumun yer aldığı oyunda farklı hikayelere sahip toplam 16 ayrı karakter var. Zula’da oldukça geniş bir mühimmat seçeneğinin içerisine Mehmetçik ve Kırıkkale gibi yerli silahlar da bulunuyor. Oyundaki haritalar ve karakterler, Türkiye havası yaşatıyor.

Ortaçağ’ı yaşatıyor

Mount&Blade: Warband: Türk firması İkisoft tarafından geliştirilen yayıncı Paradox Interactive’in dağıttığı bir oyun. Kendine ait bir evreni olan, Ortaçağ temalı, tek oyunculu bir rol yapma oyunu. 16 Eylül 2008’de Kuzey Amerika’da satışa çıkan oyun, Avrupa’da da piyasaya sürüldü. Oyunun geliştirilmesine Taleworlds’ün kurucuları Armağan Yavuz ve eşi İpek Yavuz tarafından bağımsız bir oyun projesi olarak başlanıldı. Oyun Ortaçağ’da, hayali bir mekan olan Kalradya’da geçiyor. Karakteriniz Kalradya’ya fakir bir yolcu olarak gelir. Oyunda krallık soylularının size verdiği görevleri yaparak para ve nam kazanabilirsiniz. Görevleri tamamladıkça, görev aldığınız krallıktaki itibarınız artar ve eğer kralın da gözüne girebilmişseniz krallık soylularından biri olabilirsiniz. On yedinci yüzyılın mimarisine uygun şehirler, kaleler ve mekanlarlar süslü.

İstanbul’da bir kıyamet

İstanbul Kıyamet Vakti: Sobee tarafından Şubat 2004’den beri geliştirilen ücretsiz bir oyun. Tamamen Türk yapımı ve yüzde yüz Türkçe. Bir milyonu aşkın çevrimiçi oyuncusu var. Diğer rol yapma oyunları ile benzerlik gösteriyor. Karakter seçebiliyorsunuz. Oyun, adından da anlaşılacağı gibi dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul’da geçiyor. Eminönü’nde oyuna başlıyoruz. Eminönü’nün görkemi, Yeni Camii, Galata Köprüsü, Mısır Çarşısı, Çınaraltı gibi mekanların yanı sıra Antrepo, Mezarlık, Philotheos’un Labirenti gibi mekanlar bulunuyor. Dünyanın yörüngesi güneş sistemi dışından gelen bir asteroid kümesiyle kesişir ve gezegenimiz felakete tanık olur. Saklı türler olarak adlandırılan yaratıklar arzın derinliklerinden yeryüzüne çıkar ve insanlarla yaratıklar arasında amansız bir yaşam mücadelesi başlar...

Geliştirme tarafı büyüyor

Türkiye Oyun Geliştiricileri Derneği (TOGED) Başkanı Ali Erkin, yerli oyun sektörünün 2007’de ücretsiz oyun modeli ve internet kafelerin yaygınlaşmasıyla önemli bir atılıma geçtiğini söylüyor. Çok oyunculu ve rekabete dayalı oyunların Türkler  tarafından sevildiğini dile getiren Erkin, “Oyuncu sayısı hızla artıyor. Çeşitli ödeme sistemlerinin de oyun sektörüne ilgi duymaya başlaması sektör ekonomisini büyüttü. Fakat bir de işin üretim tarafı var. Pazarın büyümesiyle birçok yatırımcı da Türkiye’deki oyun geliştiricilere yatırım yapmaya başladı. Yerli oyuna önemli destek verilmeye başlandı. Fakat henüz yolun başındayız. Sektör olarak amacımız 100 milyar dolarlık dünya oyun endüstrisindeki payımızı her yıl artırmak olmalı” diyor.

Sinemia ABD yolcusu

Son dönemin gözde yatırmları start up’lar.. Genelde yurtdışından kurulup Türkiye’de başarılı olan bu tarz girişimlere alışkınız fakat diğer türlü başarı yakalayanlar da var. Yani Türkiye’de kurulup başarı yakalayıp yurtdışına açılanlar. Bunlardan biri Sinemia... Özel sinema kulübü olan Sinemia, rotayı Amerika’ya çevirdi.

Türkiye’de 2015 Ocak ayında start alan girişim, mobil uygulama ve kartla aktif edilen bir sosyal sinema platformu. Banka kartı altyapısı ve lokasyon bazlı teknolojiyle Türkiye’deki bütün sinemalarda geçerli. Üyeleri, üyeliklerinin sürdüğü ay boyunca Türkiye’nin her yerindeki tüm sinema salonlarında sınırsız film izleyebiliyor.

Sinemia’nın Kurucusu Rıfat Oğuz, ilk yatırımlarından bu yana 14 kat büyüdükleribni ve bu süreçte dört büyük yatırım aldıklarnı söyledi. En son Revo Capital’den 5.5 milyon TL yatırım aldılar.

Sinemanın Spotify’ı

Oğuz, Türkiye’de rakip bir uygulamaları olmadığını, Amerika’da ise kendilerine benzeyen bir uygulama olduğunu aktararak, “Amerika pazarına girdik. San Francisco’da ofis açıyoruz. Ülkede başarılı olacağız. Bizim gibi teknolojik altyapısı olan başka bir firma yok. Sinemanın Spotify’yıyız, önemli bir açığı dolduruyoruz ve insanların sinemaya gitme sıklıklarını artırıyoruz” dedi.

Sinemia, kullanıcılarına özel film önerileri, listeler ve sinema dünyasından güncel haberler sağlayan, ayrıca beğeni ve paylaşım yapmalarına olanak vererek sosyal bir mecra sunan uygulamasını 20 ülkeye taşımak için çalışmalarını sürdürüyor.

Sinemia uygulamasını 200 bin kişi indirmiş durumda, 100 bin kişi ise aktif olarak kullanıyor.

Yerli filmler revaçta

Türkiye’deki sinemaya gitmek alışkanları hakkında da bilgi veren Rıfat Oğuz, “Kişi başına yılda gidilen film oranı 0.8. Bu Avrupa’da 2-4 arasında. Bu ABD’de 6. Yılda 17 milyon kişi sinemaya gidiyor, 60 milyon bilet alıyorlar. Erkekler kadınların 2.5 katı sinemaya gidiyor. Sinemia olarak biz 16-42 yaş arasına hitap ediyoruz. Vizyona giren yerli filmler sinemaya ilgiyi artırıyor” diye konuştu.

YENİ ÜRÜN

Moto Z Play geldi

Lenovo, Moto Z Play’i Türkiye’de satışa sundu. Moto Z Play de Moto Modlar’la uyumlu. Bu sayede Moto Z Play’i de tek “tık” ile bir fotoğraf stüdyosuna, sinema salonuna, müzik festvaline ya da enerji deposuna dönüştürmeniz mümkün olabilecek.

Z Play, 5.5 inç Full HD ekran, 3510 mAh batarya, 6.99 mm incelik ve 165 gram ağırlığa sahip. 2.0 GHz Qualcomm Snapdragon 625 işlemcisi, 3 GB Rami ve 32 GB dahili hafızası var. Moto Z Play TurboPower hızlı şarj özelliği sayesinde de 15 dakikalık şarj ile 9 saat pil ömrü sunuyor. Moto Z Play, 16 MP arka kamerası ve lazer fokusu ile de dikkatleri üzerine çekiyor. 5 MP flaşlı ön kamerasında yer alan geniş açılı lens tüm arkadaşlarınızın fotoğrafınızda yer alabilmesi için ideal bir özellik.

Su sıçramalarına dayanıklı kaplamasıyla yağmur ve dökülen sıvılar telefonunuza zarar vermeyecek.

Parmak izi okuyucusu sayesinde telefonunuzu tek dokunuşla açabileceksiniz.  

YENİ GİRİŞİM

Robotlar yarışacak

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) bu yıl dördüncüsü düzenlenen Yıldız Robocon, robotların kıyasıya mücadelesine sahne olacak. 25-26 Mart tarihlerinde İstanbul Davutpaşa Kampüsü Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek yarışmada robotlar 7 ayrı kategoride mücadele edecek. Yarışmalarda bu sene de ‘Yıldız Savaşları’ özel kategorisinde ringe çıkacak robotlar, rakiplerini yenmek için hünerlerini sergileyecek. Yıldız Robocon’da bu yıl da 1.500’ün üzerinde katılımcı hedefleniyor.

Elektrik, Elektronik, Mekatronik, Kontrol ve Otomasyon, Makine Mühendisliği ve Teknik Lise öğrencileriyle birlikte robotiğe ilgisi olan herkesin katılabileceği Yıldız Robocon, 7 farklı kategoriden oluşuyor. Mini Sumo, Çizgi İzleyen, Robocross, Yangın Söndüren, Labirent Çözen,Serbest Kategori’nin yanı sıra diğer robot mücadelelerinden çok farklı olan ‘Yıldız Savaşları’ özel kategorisinde gerçekleştirilecek.