Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Emine Ünal Evren, “Ölümcül insan kuduzlarının yüzde 99’u önlemlerin yetersizliği nedeni ile gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir” dedi.

Kuduzun insanlık tarihi kadar eski, memelilerde ölümcül beyin iltihabı ile seyreden dramatik bir viral hastalık olduğunu kaydeden Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Uzmanı Emine Ünal Evren, köpek ısırığından kaynaklanan ilk insan kuduzuna milattan önce 2300 yılında Mezopotamya’da rastlandığı söyledi. Zamanla tilki, çakal, kurt, sansar, gelincik, yarasa gibi vahşi hayvanlar arasında da kuduz salgınlarının görüldüğünü, kuduzun bu hayvanlardan köpeklere geçtiğini, köpeklerin de insanlara yakın hayvanlar olması nedeni ile insanlara bulaştırmada önemli rol oynadığının anlaşıldığını belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Evren, “Günümüzde köpek başta olmak üzere, kedi, sığır, beygir, koyun, keçi gibi diğer evcil hayvanlardan da insanlara kuduz bulaşma vakalarının olduğu tüm dünyada görülmüştür.” dedi.

Kuduzun tedavisine yönelik ilk girişimlerin milattan sonra birinci asırda, ısırık yerinin kızgın demirle dağlanması şeklinde başladığını ve 1885 yılında Parisli mikrobiyolog ve kimyager Pasteur’un hazırladığı kuduz aşısını başarılı bir şekilde kullanmasına kadar devam ettiğini kaydeden Emine Ünal Evren, gelişmiş ülkelerde başıboş hayvanların kuduz yönünden kontrol altına alınmasının, vahşi hayvan kuduzlarına yönelik önlemlerin, yaygın aşılama programlarının insan kuduzu olgularını azalttığını ifade etti. Evren, ölümcül insan kuduzlarının yüzde 99’unun bu önlemlerin yetersizliği nedeni ile gelişmekte olan ülkelerde görülmekte olduğuna dikkat çekti.

Kuduz virüsü nasıl bulaşır?

28 Eylül Dünya Kuduz Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Emine Ünal Evren, ülkemizde kuduz vakasına rastlanmadığının belirtilmesine rağmen yine de bu hastalığın gözardı edilmemesi gerektiğine vurgu yaptı. Evren, virüsün göçebe hayvanlar, hayvan taşımacılığı gibi yollar ile yayılma riskinin olabileceğine işaret ederek bu nedenle ölümcül olan bu hastalık ile ilgili bilgi sahibi olmanın önemine vurgu yaptı.

“Virüsün bulaşma şekli ve vücuda giriş yolu hemen daima kuduz hayvanların ısırması ile gerçekleşmektedir. Yaralı deri ve mukozalardan tırmalama ve yalama ile solunum yolu, (burun mukozası), organ transplantasyonu ile gelişen kuduz olguları da bildirilmiştir.” diyen Evren, olguların yüzde 75’inde hastalık bulgularının virüs bulaştıktan sonra 90 gün içinde geliştiğini, literatürde hastalığın kuluçka süresinin en erken 4 gün en uzun 19 yıl olarak belirtilmekte olduğunu söyledi. Kuduzda kuluçka süresinin uzun olmasının, sinirlere geçmeden önce yara yerinde çoğalmasının koruyucu önlemlerin başarısının tek güvencesi olduğunu kaydeden Enfeksiyon Hastalıkları UzmanıEmine Ünal Evren, virüsün sinir sistemine geçmesi sonrasında ise tüm tedavilerin başarısız olduğunu söyledi.

Kuduz belirtileri nelerdir?

Hastalığın kuluçka süresinden sonra; ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve halsizlik gibi viral enfeksiyon bulguları ile başladığını belirten ve bu dönemde dikkat edilecek tek bulgunun ısırık yerinde kaşıntı,karıncalanma ve duyu bozuklukları olduğunu ifade eden Doktor Evren, “Başlangıç bulgularından sonra kuduza özgü belirtiler ortaya çıkar. Bu süre ortalama 2-14 gündür. Hastaların görüntüsü saldırgan kuduz veya sakin içe kapanık sessiz kuduz formunda olabilir. Sakin kuduz olgularında melankolik görünen bir ruh yapısı vardır. İleri evrede evhamlı, herkesten şüphelenen bir durum gösterir. Daha çok saldırgan tipte olmak üzere bir takım hayaller kendini rahatsız eder. Huzursuzluk, hiperaktivite, illüzyonlar ve halüsinasyonlar eşlik edebilir. Hastalarda ileri derecede duyarlılık ve saldırganlık hali vardır. Ses, ışık, su, gürültü, hafif bir hava akımı ve rüzgar hastada şiddetli kasılmalara sebep olur. Bu da hastada tıkanma, boğulma hissi veren, çok acı verici bir durum oluşturur. Hastalığın tanımında en tipik bulgular bunlardır. Bu bulgular sudan korkma olarak bilinen hidrofobi, havadan korkma olarak bilinen aerofobi ve ışıktan korkma olarak bilinen fotofobi olarak özetlenebilir” dedi.

Tükürük salgısının artması ve yutma güçlüğü nedeni ile ağzın ileri derecede köpürdüğünün gözlendiğini söyleyen Evren, son dönemde hastalarda 40-42 dereceye ulaşan ateş, solunum güçlüğü ve bacaklarda gevşek felçler gözlendiğine dikkat çekti. Evren, bunun sonrasında ise 2-3 gün içerisinde bilinci kapanan hastanın kaybedildiğini belirtti.

Isırıklarda yarayı bol sabunlu su ile yıkayın

“İnsan kuduzunun tanısı daha çok öykü ve klinik belirtilere göre konmaktadır. Klinik belirtiler gösteren hastaların prognozu kesin olarak ölümle sonuçlanmaktadır. Henüz kuduz için özgül bir ilaç bulunmadığından hastalar yoğun bakım koşulları olan özel odalarda destekleyici tedavilerle takip edilir.” şeklinde konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Emine Ünal Evren, kuduzda diğer enfeksiyon hastalıklarından farklı olarak virüs vücuda alındıktan sonra koruyucu önlemlerin alındığını ve aşı uygulamasının hastalık oluşmadan önce kişide bir bağışıklık sağlamayı amaçladığını ifade etti.

Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Emine Ünal Evren şüpheli durumlarda yapılması gerekenlerin ise şunlar olduğunu belirtti:

“Kuduz ve kuduz şüpheli hayvan ısırıklarında, yara bol sabunlu suyla yıkanmalı ve hayvanın durumuna göre proflaksi uygulamalarına başlanmalıdır. Mümkünse hayvan öldürülmemeli, gözlem altına alınmalıdır. Dünya Sağlık Örgütünün hayvan için önerdiği gözlem süresi 10 gündür. Bunun nedeni ise salyasında virüs bulunan hayvanların ortalama 3-5 gün içerisinde hastalık belirtilerini göstermeye başlamasıdır. Bu sürede hayvanda görülecek değişikliklere göre tedavi yönlendirilir.”

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Emine Ünal Evren, hayvan kuduzunun kontrol altına alınmasının insan kuduzunun da önlenmesinde önemli rol oynadığına dikkat çekerek, bu nedenle sahipsiz hayvanların uygun çiftlikler kurularak buralarda barındırılmaları ve mümkünse sahiplendirilmelerinin doğru ve insancıl bir yaklaşım olduğunu kaydetti.