2006 yılında haber olan Gökduman'ı televizyonda izleyen bir kişi kızına "Ölürsem organlarımı bağışla. Sana vasiyetim olsun" dedi. Bu vasiyetten 2 ay sonra hayatını kaybeden babanın karaciğeri, televizyonda izlediği ve organ bağışına karar vermesine neden olan Fatma Gökduman'a nakledildi. O dönem 50 yaşında olan Gökduman'ı ziyaret eden ve bağış yapan aile ise organın nakledildiği Fatma Gökduman'ı görünce gözlerine inanamadı.

Hikayesini DHA'ya anlatan 3 çocuk annesi Fatma Gökduman şunları söyledi:

"2006 yılında Şişli Memorial Hastanesi'nde nakil oldum 11 yıl önce. Çok kötü bir durumda buraya geldim. Sağlığıma kavuştum, doktorlarım sayesinde. 2. defa hayata döndüm. Yeniden doğdum. Hepatit B ve Hepatit C vardı. Eşim, çocuklarım doktora götürmüş. Doktorlar eşime 'Hiç masraf etme. Eşini evine götür. 1 hafta, 15 gün eşin sana misafir' demişler. Şu an 11 senedir yaşıyorum. Ameliyattan sonra sağlığıma kavuştum. Yaşadıklarımı hatırlayınca ister istemez biraz içim burkuluyor ama şu anda çok iyiyim."

İNANILMAZ HİKAYE

11 yıl önce nasıl nakil olduğunu da anlatan Duman, 'mucize' olarak nitelendirilen hikayesini şöyle anlattı:

"11 yıl önce gönüllü bir vericiden nakil olmak için hastaneye geldim. Beni ameliyata hazırladılar. Son anda o kişi vazgeçti. Beni kaldırıp geri gönderdiler. Sonra bana karaciğerini bağışlayan kişi hayattayken televizyonda beni kızıyla seyrediyor. Kızı dönüp diyor ki 'Baba böyle insanlar yaşasın. Ben ölürsem bütün organlarımı bağışlayın.' Baba da diyor ki 'Yavrum sen genceciksin. Bana bir şey olursa ben vasiyet ediyorum. Bağışlayın.' Aradan 2 ay geçiyor ve ölüyor. Ölen kişinin eşi bağışlamak istemiyor. Kızı diyor ki, 'Anne babam bana vasiyet etti. Ben vereceğim babamın organlarını.' Ve böylece bana bağış yapıldı. Sonra o aile beni hastanede ziyaret etti. Kızı inanamadı beni görünce 'Biz babamla sizi televizyonda seyrettik. Birbirimize vasiyet ettik ve babamın ciğeri gelip sizi buldu.' dedi. Allah o aileden razı olsun. 11 senedir hayattayım."

Otoimmün hepatit hastası olan 21 yaşındaki Kübra Öner ise "Doğuştan genetik bir hastalık. Artık nakilin gerekli olduğunu söylediler. Son aşamaya kadar beklemedim. Günlük hayatımı etkilemeye başladığı zaman geldim. 1 ay kadar bir süre kadavra bekledim ama annemin de karaciğeri uyuyordu. O yüzden hayatımı çok fazla etkilemesin diye annemden aldım. Teşekkür ediyorum ona da. Zaten en başından beri annem kendisi vermek istiyordu." dedi.

MAVİ IŞIK HASTASI POYRAZ BEBEK DE SAĞLIĞINA KAVUŞTU

2015 yılında ilk kez DHA'nın duyurduğu ve babasının sanayiide yaptırdığı fototerapi cihazıyla evde tedavi gören ve daha sonra Memorial Organ Nakli Merkezi'nde nakil olan 2,5 yaşındaki Poyraz bebeğin babası Servet Ergün de nakil sonrası yaşadıklarını anlattı.

Ergün, Poyraz bebeğin sağlık durumu ve nakil sonrası yaşadıkları ile ilgili olarak şunları söyledi:

"Poyraz doğduktan 3 gün sonra sararmaya başladı. Sarılık düzeyi çok yüksekti. Maalesef Poyraz'ın hastalığı dünyada 202 kişide görülen Crigler Najjar hastalığı. Nakil olması gerekiyordu ancak nakil olana kadar da mavi ışıkta kalması gerekiyordu. Cihaz ise çok pahalıydı. Ben de resimlerini çektikten sonra sanayiide yaptırdım. 16 gün boyunca evimde ışığın altında kaldı ve değerleri gayet iyi gitti. Biraz evde biraz hastanede tedavi görürken araştırmaya başladım ameliyatı nerede yaptırabileceğimizi. Bizi tamamen kader buluşturdu. Ben verici oldum oğluma. Türkiye genelinde 65 kişi Poyraz'a karaciğerini verebileceğini söyledi ama uymadı. Ben 16 kilo verdim. Karaciğer boyutlarımız uydu. Buradaki 1000 nakilden biri de biziz. Basın mensubu arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. Sesimiz oldular. El uzatan herkese çok teşekkür ediyorum. Zor günler yaşadım gerçekten. Hayatım boyunca Koray Acarlı hocamın hakkını ödeyemem."

Kaynak:Milliyet