Muhammet Emin Ok, evlerinde ablasıyla oynarken birden rahatsızlandı. Öksürme, morarma ve nefes alamama şikayetiyle götürüldüğü hastanede ilk müdahalesi yapılan çocuk, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi. Buradaki kontrollerde yutulan bir yabancı cismin ana soluk borusu veya her iki akciğere açılan yan soluk borularına kaçmış olabileceği değerlendirildi. Nefes borusu ve akciğerde inceleme yapılırken, sağ akciğer girişinde nefes borusunun tıkalı olduğu görüldü. Her geçen dakika aleyhine işleyen Muhammet Emin'in, soluk borusunu tıkayan 5 milimetrelik nohut parçası operasyonla çıkarıldı. Bebeğin nefes alıp vermesi rahatladı, şikayetleri sona erdi.



Anneanne Fatma Ergül (62), yanında oynarken topu ağzına alan Muhammet Emin'in, bir süre sonra öksürmeye başladığını söyledi. Su vererek rahatlatmaya çalıştığı torununun uyuyup uyandıktan sonra şikayetlerinin arttığını aktaran Ergül, nefes darlığı da oluşunca çok korktuklarını, hemen hastaneye koştuklarını anlattı. Bebeğin sağ akciğerinin karardığını görünce korkularının daha da arttığını dile getiren Ergül, "Boğazına nohut kaçmış denilince çok şaşırdık. Şok olduk çünkü böyle bir şeyi hiç tahmin etmiyorduk. Çocuğun hayati tehlikesi oluşmuş. Torunum sağlığına kavuştuğu için çok mutluyum." dedi.

HAVA GİRİŞ ÇIKIŞI ENGELLENMİŞ
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Altınok, tanı konulduktan sonra zaman kaybetmeden harekete geçtiklerini ifade etti. Bu tür vakalarda ölüm dahil birçok riskli sonucun görülebileceğine dikkati çeken Altınok, şunları kaydetti:



"Nohut parçası sağ akciğeri etkileyerek havalanmasını durdurmuş. Hava giriş çıkışı engellenmiş durumdaydı. Görüldüğü gibi küçük bir parça bile hayati risk oluşturabiliyor. Bu yüzden sürekli öksürme ve morarma şikayeti olmuş. Nohut parçasını aldıktan bir süre sonra çocuk çok rahatladı. Bu tür durumlarda akciğer kaybı ortaya çıkabiliyor. Erken tanı hayat kurtarıyor. Yabancı cismin akciğere kaçması en sık 4 yaş altı ve çoğunlukla 1 ila 2 yaşlarında görülüyor. Bunun başlıca nedenleri, çocuklarda azı dişlerin olmaması sonucu çiğneme fonksiyonlarının yetersizliği, ağız-yutak uyum mekanizmalarının tam gelişmemesi, çocukların sosyal gelişimleri sırasında etrafındaki objelere ilgilerinin fazlalığı ve tanımak amacıyla ağızlarına alma eğilimleridir." 

Altınok, erkek çocuklarında kız çocuklarına göre iki kat daha fazla bu tür durumlarla karşılaştıklarını bildirdi.