Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kâmi Büyüközer, okulların açılacak olması sebebi ile ebeveynlere beslenme ve okul kantinleri konusunda dikkatli olmaları uyarısında bulundu.

Her konuşmasında insanların yedikleri ve içtikleri gıda maddelerindeki zararlı maddelerin etkilerine dikkat çeken GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kâmi Büyüközer, okulların yeni ders döneminin başladığı bu günlerde ebeveynler başta olmak üzere okul aile birliği görevlilerine, okul yöneticilerine ve Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarına beslenme ve okul kantinleri konusunda uyarılarda bulundu.

Başkan Büyüközer, yaptığı açıklamada okulların açıldığına işaret ederek, "Çocuklarımızı ve anne-babalarını tatlı bir okul telaşı sardı. Sokaklarda, pazarlarda, dükkânlarda ve evlerde bu tatlı telaş devam ediyor. Çocuklarımız bugün gönül dünyamızın çiçekleri, yarın ise ülkemizin geleceğinin teminatıdır. O halde çocuklarımızın okul dönemi beslenmelerine ve bu beslenmede önemli bir konum kazanmış olan okul kantinlerinin durumuna bir bakalım hep birlikte diyoruz. Çocuklarımızı beslenmeleri için emanet ettiğimiz okul kantinlerinin kontrolsüz, kalitesiz ve daha da önemlisi, sağlıksız ve inançlarımıza uymayan ürünlerin satıldığı mekânlar haline geldiği herkes tarafından bilinen bir keyfiyettir. Kola ve gazlı içeceklerin, hazır meyve sularının, cips ve kalorisi yüksek yiyeceklerin ilköğretim ve ortaöğretim kantinlerinde bakanlıklar nezdinde yasaklanmış olmasına rağmen, gerek anne babaların vurdum duymazlığı, gerek öğretmen ve okul yönetimlerinin ilgisizliği ve gerekse bazı kantin yöneticilerinin eski sömürü düzenlerini devam ettirme hırsları sebebi ile geçtiğimiz yıllarda yer yer bu yasaklar uygulanamamış, göz bebeğimiz olan evlatlarımız göz göre göre kantinlerdeki sağlıksız, hatta ekseriya hastalık davetçisi ve en önemlisi çoğunluk Müslüman ailelerin çocukları olmaları hasebi ile dini inançlarına aykırı gıdaları tüketmelerine sebep olunmuştur" ifadelerini kullandı.

"Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa, çocuğun gelişimi o denli güçlenir"

Okul, çocuklarının beslenmesinde; besin çeşitliliğinin sağlanması, sağlıklı vücut ağırlığının korunması, lif ve selüloz bakımından zengin gıda maddelerinin tüketilmesi, yağ ve şeker tüketiminin sınırlandırılması, vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınması, tüm gıdaların Helal ve tayyip şartlarda olması gibi sağlıklı beslenme ilkelerine dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Dr. Büyüközer, "Bilinçsiz beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden olur. Kalp hastalıkları, bazı kanser türleri, allerjik rahatsızlıklar ve osteoporoz (kemik erimesi), katkı maddeli ürünleri tüketen çocuklarda oluşan hiper aktiflik gibi pek çok ciddi hastalığın temeli çocuklukta atılır. Bu nedenle çocuklarımız daha küçük yaşlardayken onlara düzenli ve sağlıklı beslenmeyi öğretmek gerekir. Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa, çocuğun gelişimi, zekâ düzeyi, bağışıklık sistemi ve güzel huyluluk da o denli güçlenir. Hal böyle olunca, abur cubura dikkat etmek gerekecektir. Ama maalesef bütün çocuklar cips, kraker, çikolata ve şekerlemeleri çok sever. Zaten bunlar da çocuklar için üretilir; ama her konuda olduğu gibi bunların da azı karar, çoğu zarardır. Bu tip yiyeceklerin sıkça ve fazla tüketilmesi iştahı kapattığından, çocuğun beslenmesini ve dolayısıyla sağlığını da kötü yönde etkiler. Abur cubur yiyecekleri sık, zamansız ve fazla tüketen çocuklar genellikle kilo alamazlar ve vücutları dirençsiz kalır. Bu nedenle de sık hastalanırlar" diye konuştu.

"Yeni beslenme alışkanlıklarından fast-food beslenme kalbe zarar vermekte"

Fast-food beslenme tarzının çocuklar için zararlı olduğunu ve kalbe zarar verdiğini ifade eden Başkan Büyüközer, "Çünkü daha çok hazır yiyecek satışı yapılan yerlerde uygulanan yüksek ısıda pişirme tekniği, doğal yağların içeriğinde kimyasal değişiklikler oluşturur. Bu besinler başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Bu nedenle uzmanlar ’fast-food’ olarak adlandırılan beslenme alışkanlığının gençler arasında yaygınlaştığı ve kalp krizi geçirme yaşının da giderek düştüğünü vurguluyor. Kalp krizinin 40 yaşın üzerinde yaygın görüldüğü ifade edilse de, son yıllarda Türkiye genelindeki istatistikler gözden geçirildiğinde kalp krizinin 12’li yaşlara kadar indiği görülür. Son yıllarda 12, 15, 17 yaşlarındaki çocuklarımızın ani kalp krizi sonucunda vefat haberleri konunun ne ölçüde önemli olduğunun göstergesidir" dedi.

"Okul kantinleri için ciddi bir yönetmelik ve fiziki şartlar prosedürü hazırlanmalıdır"

Okul kantinlerinin durumuna da dikkat çeken Dr. Hüseyin Kâmi Büyüközer, "Kantinlerde çoğunluk personel hijyeni son derece kötüdür. Gıda hazırlayan çıplak eller aynı zamanda para alışverişi de yapmaktadır. Bu durumda kantinden alınan besinin besleyici olmaktan çıktığını söyleyebiliriz. Okullarda haşere mücadelesi hizmetleri iyi bir şekilde yapılmadığından, eklembacaklılar ve kemirgenler de çocuklarımız gibi beslenmek için kantine gelmekte, ihtiyaçları olan gıdaları fazlasıyla burada bulmakta ve beslenmelerinin akabinde tekrar yuvalarına dönmektedir. Mevcut haşerelerin taşımış olduğu mikroorganizmalar böylece kantinin her yerine ve tabiî ki çocuklarımızın tükettiği besin maddelerine de bulaşmaktadır. Okul kantinlerindeki soğuk hava dolaplarının durumu da iç karartıcıdır. Gıda zehirlenmelerinde gıda kaynaklı etkenlerde en büyük faktör kantin buzdolabıdır. Kantin yetkilisi buzdolabını kullanmayı bilmemekte, soğukluk etkisini ölçememekte ve ürünleri gelişi güzel yerleştirmektedir. Bir de bazı kantinlerde iktisat olsun diye hafta sonları buzdolapları kapatılmakta, bu şekilde çok büyük risklere davetiye çıkarılmaktadır. Okullarda meydana gelen zehirlenmelerin birçoğunun kimyasal kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Bunların en büyük sebebi kullanılan temizlik kimyasallarının gıda maddeleri ile aynı ortamda bulundurulması veya kantin yetkilerinin hiçbir eğitim ve tecrübeleri olmaksızın kendi başlarına kantin bölgelerini ilaçlamalarıdır. Bu, gıda zehirlenmesinde ciddi bir unsur teşkil etmektedir. Okul kantinlerinin bu iç karartıcı durumu göz önünde bulundurularak, okulların açılmasıyla birlikte yetkililer kantinleri sıkı bir denetime tâbî tutmalıdır. Her şeyden önce, okul kantinleri için ciddi bir yönetmelik ve fiziki şartlar prosedürü hazırlanmalıdır. Bu konuda veliler ve okul yöneticileri ortaklaşa bir kampanya başlatmalı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na durum ciddi bir talep olarak iletilmelidir" şeklinde konuştu.

"Eve cips, çikolata, kolalı içecekler, hazır meyve suları gibi besinleri almayın"

Çocukların sağlıklı beslenmeleri için tavsiyelerde bulunan Başkan Hüseyin Kâmi Büyüközer, anne babaların çocuklara örnek olması gerektiğine vurgu yaparak, "Babası televizyon karşısında cips yiyen ya da annesi sebzeyi görünce yüzünü buruşturan bir çocuktan aksi davranışları beklemek mümkün değildir. Eve cips, çikolata, kolalı içecekler, hazır meyve suları gibi besinleri almayın. Çocuğunuzu bu tip gıdalarla ev ortamında karşılaştırmayın. Israr ederse onunla oturup bu tür besinlerin bünyesine nasıl zarar verdiğini uygun bir dille anlatın, ama sakın korkutmayın. Çocuğunuzun zihinsel ve bedensel olarak sağlıklı gelişmeleri için düzenli süt tüketmelerine dikkat etmelisiniz. Yapılan araştırmalar, Türkiye’deki okul çağı çocuklarının beslenme alışkanlıklarına ilişkin kaygı verici bir tablo ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre, okul çağındaki çocukların yüzde 60 ila 85’i kahvaltı etmiyor. Yüzde 25 ila 43’ü ise sokak satıcılarından alışveriş yapıyor. Süt ve ayran tüketimi ise yüzde 15 ila 25 civarında kalıyor. Bunların yerine, hiçbir besin değeri olmayan kola, renkli/renksiz gazoz türü içeceklerin tüketimi büyük oranlar oluşturuyor. Bu da özellikle ilköğretim öğrencilerinin önemli bir kısmının yetersiz beslenmesi anlamına geliyor. Türkiye’de yetersiz ve yanlış beslenme alışkanlıklarından ötürü, çocuklarımız sağlıksız gelişiyor ve bodur kalıyor. Bu sorunu aşmak için çocuğa erken yaşlarda yeterli süt tüketim alışkanlığını kazandırmak gerekir. Okul kantinlerini işletme veya ihale ile kiraya verme yetkisi, okul aile birliklerinin elinde. Kantinlerin denetimi ise okul yöneticilerine bırakılmış. İşletmesi ihaleyle verilen kantinlerden elde edilen net kira gelirinin yüzde 80’i okul aile birliğine, yüzde 10’u ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidiyor. Kalan yüzde 10 ise il Milli Eğitim Müdürlüğüne veriliyor. Bu durumda okul kantinlerini işleten bütün bu kurumlar, öğrencilerin sağlıksız beslenmelerinin müsebbipleri haline gelmiş oluyorlar. Bu yüzden okul kantinlerinin gıda mevzuatı kapsamına alınması gerekmektedir ve bunun hemen yapılması elzemdir" dedi.

Tehlike arz eden; bazı okul malzemeleri, bilgisayar oyunları ve cep telefonu kullanımına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten Büyüközer, "Piyasaya çeşitli şekillerde giren ve özellikle de Uzakdoğu kökenli olan ucuz ve kalitesiz boya, oyun hamuru, kokulu silgi gibi kırtasiye malzemeleri, abartılmış ’albeni’ özellikleri nedeniyle bilinçsizce tüketilmektedir. Gıdalarının konduğu plastik çantalar ve suluklar da eğer kalitesiz ise bu anlamda risk taşımaktadır. Okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklar, kullandıkları kırtasiye malzemelerini kontrolsüzce ağızlarına götürebilmekte, kullandıktan sonra ellerini ağızlarına veya gözlerine sürebilmektedir. Oysaki bu ürünlerde yer alan boyar ve uçucu kimyasal maddeler, çocukların sağlığı için büyük bir risk oluşturmaktadır. Çocuklarımızı istemediğimiz davranışlar içerisinde görmek istemiyorsak, internet yolu ile olsun, videolar vasıtası ile olsun çocuklarımıza ulaştırılan ve kültürümüze yabancı bilgisayar oyunları yaygınlık göstermektedir. Bu tehlikelere karşı da dikkatli olmalıyız. Küçük yaşta kullanılan cep telefonları hem ruhsal, hem beyinsel ve hem de vücut sağlığı bakımlardan riskler taşıdığı birçok bilimsel çalışmalar bildiriyor. Siz siz olun çocuklarımızı bu zararlı uygulamalardan korumalısınız" diye konuştu.