Oyunculuğa 8 yaşında başladığını belirten Büşra Ayaydın, "Çocuk işçi sınıfında çalıştım. Geçmişe bakıldığı zaman, şu anki imkanlar bizde yoktu. Şimdi setlerde görüyorum, çocuk oyunculara pedagoglar geliyor. Oyuncu koçları var. O çocuk sahneye çıkmadan önce, psikolojik olarak hazırlıyorlar. Bizde öyle bir şey yoktu. Annem ezber yaptırır, beni role hazırlardı. Sende yetenek varsa çıkıp sergiliyorsun. Ekstra çıkıp kimse sana yardım etmiyordu. Okulla birlikte yürütmeye çalıştım ama okulda çok başarılı olduğum söylenemez" ifadelerini kullandı."Geleceği genler belirliyor" Gençlerin, hayatına sanatçılarla yön verdiklerini aktaran oyuncu, "Geleceği bence gençler belirliyor. Gençler geleceğin umududur. O yüzden her anlamda gençlerin önü açılmalı. Ben de genç bir sanatçı olarak, bu yolun açılmasına öncülük etmek isterim. Elimden ne gelirse yapmaya hazırım. Sanatçı sosyal sorumluluk işlerinde yer almalı. Ben bu tip projeleri desteklemeye canı gönülden hazırım. Topluma yararlı olalım. Sonuçta aynı ülkede hep beraber yaşıyoruz. Hepimizin bir faydası olmal" diye konuştu.




Başrolünde oynadığı "Ateş" filminin de sosyal sorumluluk işi olduğuna vurgu yapan Ayaydın şunları aktardı: "Filmde doğuda, varlıklı bir ailenin 20'li yaşlardaki kızı 'Aleyna'yı canlandırıyorum. Aile mal varlığı bölünmesin diye zorla kızı akrabası ile evlendirmek istiyor. Aleyna da yaşıtları gibi buna boyun eğecek, sessiz kalacak bir kız asla değil. Aleyna'nın tek başına herkesi, her şeyi geride bırakıp kaçması bence deli cesareti. Hayat bir şekilde Ateş'le karşılaştırıyor, yollarını kesiştiriyor. Bence Ateş, Aleyna için en büyük şans. Yani film olduğu için bence biraz ütopik kalıyor aslında. Aleyna'nın yaptıklarını ben yapmam. Sen İstanbul'a kurtlar sofrasına geliyorsun bir kız olarak ve sana biri sahip çıkıyor. Hele ki günümüzde biraz ütopik gerçekten ama orada verilmek istenen mesaj başka." "Hala 'Çakır'ın kızı' diye tanınıyorum" Ayaydın, "Muhteşem Yüzyıl", "Hatırla Sevgili" gibi birçok dizide yer aldığını dile getirerek, "Kurtlar Vadisi dizisi benim sektöre girişim. İlk 3 sezon 'Çakır' karakterinin kızı olarak oynadım. Hatta o dizi benim şansım diyebilirim. Şu yaşımda hala 'Çakır'ın kızı' diye tanınıyorum. 15 senedir birçok yönetmenle, oyuncuyla çalıştım. Benim dinlediğim müzikte, izlediğim filmde, okuduğum kitapta tek bir alan yok. Her tür müziği, filmi ve kitabı takip ederim. Tiyatroyla ise ilkokulda uğraştım. Şimdi ilgi alanımda değil. Dizi ve sinema daha sıcak geliyor." dedi.

Oyunculuğa aşık olduğunu bildiren Ayaydın, "Tesettüre girme kararı alırken çok zorlandım. Tartıya koyuyorsunuz bazı değerlerinizi. Bir tarafta çok sevdiğiniz fani bir şey, diğer tarafta da olması gereken baki bir şey var. Ne taraf ağır basıyorsa, tercihleriniz de o yönde oluyor. Şimdi her şey çok yeni. Ben şansa inanmıyorum. Bir insanın kaderinde ne varsa o gelip buluyor er ya da geç. Her şeyin hayırlısı olsun. Oyunculuğu bırakmayacağım. Şu anki konumuma ya da bana uygun roller geldiği zaman değerlendireceğim." ifadelerine yer verdi.

İlk girişiminin, fotoğraflarını sosyal medyadan kaldırmak olduğunu anlatan oyuncu, tesettür kararı almasının, 22 senelik hayatında edindiği birikimlerin meyvesi olduğunu kaydetti.

"Benim bulunduğum camiaya göre Radikal bir karar"

Ne olursa olsun tesettürden çıkmayacağını vurgulayan oyuncu şöyle konuştu: "Çevremden olumlu ya da olumsuz tepkiler tabii ki oluyor. Özellikle kapandıktan sonra aile ve arkadaş yönünden ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anlamış oldum. Halktan da o kadar güzel tepkiler aldım ki onlara da buradan çok teşekkür ediyorum. Bu, 'yola çıkmak' değil aslında, doğuştan itibaren fıtratımızda var. Bizim bulunduğumuz camiada böyle bir karar almak bence zor. 'Radikal bir karar' yazdım sosyal medya hesabımdan. O kelimeye takılanlar filan oldu. 'Neresi radikal bunun' diye. Tamam, belki tesettüre girmek radikal bir karar değil ama benim bulunduğum camiaya göre radikal bir karar." Ayaydın, hayata hep pozitif baktığına dikkati çekerek, "Sosyal medyada 'Bir sürü kapı açılacak' yorumları yapılıyor. Aksine, tesettürüm yüzünden birçok kapı kapanıyor. Bence bunun herkes farkında. Bir kapıyı kapayan bin kapıyı açar. Hangi kapıların açılmasını umduğunuz da önemli. Çalıştığım sektörde tesettürlü oyuncu yok. Bizim sektörde tesettür de zor aslında. Rızık kaygım yok. Olsaydı bu durumda olmazdım" ifadelerini kullandı.

"Ben İslam alimi değilim"

Yapılan kötü yorumlara kızmadığını, insanlardan sağduyu beklediğinin altını çizen oyuncu şunları aktardı: "Ben İslam alimi değilim. Yeni kapandım ve daha anlayışla, saygı çerçevesinde yorum yapılmasını bekliyorum. Farkındalığı artan bir insanın hemen dört dörtlük olmasını istiyoruz. Ona zaman tanımıyoruz. 'Siyasi iktidar muhafazakar olduğu için kapandı, bundan sonra işleri açılır' gibi tepkiler de aldım. Maalesef bunları da duydum. Tesettürlü olup da iktidar gibi düşünmeyen birçok insan var. Ön yargıyla yaklaşmamalarını istiyorum. Benim bu kararımda söylenebilecek en güzel şey, 'Allah yolunu açık etsin' demektir." Verdiği kararın sonuna kadar arkasında olacağına değinen oyuncu şu bilgileri verdi: "Reklam için kapandın' veya 'Kapanmak için filmin galasını mı bekledin?' diyenler var. Kapanmaya karar verdim ama zamanı belirleyemedim. Ailemle de konuştum. 'Ateş'in galasından önce kapanmayayım dedim. Birkaç ay sonra 'Siccin' var. Ondan önce de kapanmayayım ama ölüm beni ne zaman bulacak. Bunu düşünmüyoruz. Onu da atlatayım, bunu da atlatayım derken belki öleceğim. Gerekçem, 'Galalardan sonra kapanacaktım' mı olacak? Çok mantıksız geldi. İsteyen istediğini düşünsün, sonuçta meyve veren ağaç taşlanır."