Gülseli Kenarlı / İstanbul, 8 Nisan () - Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, yüksek et fiyatlarına karşı daha hızlı ithalat reflekslerinin geliştirilmesi gerektiğini belirterek, "Buradaki işleyişte biraz ithalat yapmama adına direnme var; bu direnme de neticede tüketicinin cebine yansıyor" dedi.

'nın sorularını yanıtlayan Kopuz, son bir yılda dana eti fiyatlarında yüzde 25, kuzu eti fiyatlarında yüzde 21 artış olduğuna dikkat çekerek, "Fiyatlar dünya standartlarının üzerinde seyrediyor. Türkiye'de ki et tüketimi bellidir. Bununla ilgili ithal kalemlerimizde reflekslerimizin hızlı olması gerekiyor" dedi.

Şemsi Kopuz, Türkiye'deki et ihtiyacının en az 2 ay önceden tespit edilerek, ithalatın buna göre planlanması ve piyasada talep eden perakende noktalarına sunulması gerektiğini ifade ederek, "Buradaki işleyişte biraz ithalat yapmama adına direnme var. Bu direnmede neticede tüketicinin cebine yansıyor. Aracılarda, talep fazla olup, arz az olduğu zaman fiyatlarına yansıtıyorlar. Buradaki tespiti böyle yapmak lazım" diye konuştu.

"En pahalı et tüketen ülkelerin başında geliyoruz"

Dolar kurundaki artışın et fiyatlarına kısmen yansıdığını işaret eden Kopuz, "Dolardaki artış, Türkiye ithalatı olduğu için fiyatlara yansıması kısmen doğrudur. Bu konuyla ilgili devletin devamlı periyodik hallerde ihtiyaca göre, talebe göre pozisyon alması lazım. Bunu sadece canlı hayvan olarak değil de karkas et olarak da, Türkiye'de ithalata dikkat ederek, et fiyatlarındaki artış yüzde 25'den, enflasyon yüzde 8'lerdeyse bu seviyeler içerisine çekilmeli. Dünyada fiyat olarak en pahalı et tüketen ülkelerin başında geliyoruz; bunu Türkiye olarak hak etmiyoruz" dedi.

"Döviz kurlarının oynak olması sanayiyi tedirgin ediyor"

Döviz kurlarındaki artışın ihracatçının lehine olduğunu belirten Kopuz sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü yüzde 200 dış ticaret fazlası veren yegane reel sektörlerin başında geliyoruz. Ama kurun yüksek olması, iç talep konusunda bize handikap. Bir yandan da 6 milyar dolar ithalatımız var... Biz dolardaki artışı gıda ve içecek sektörü olarak reelde sektörlerde en az tedirgin olan sektörlerin başındayız. Çünkü daha çok ihracatçı konumumuz olduğu için bir avantaj. Ama çok oynak hareketlerin olması da sanayii, reel sektörü tedirgin ediyor. Bu 6 milyar dolar ithalatın içinde et var, bitkisel yağlar var. Bunlar da dolayısıyla fiyatlarımıza yansıyor ve tüketicinin cebine giriyor. Buraya bizim bir müdahale alanımız yok, bütün dünyada, AB'de, ABD'de ekonomi dengelerini izliyoruz."

"Anadolu'da her 100 liranın 40 lirası yiyecek sektörüne gidiyor"

Kopuz, fiyat artışlarını tüketiciye yansıtmak istemediklerini dile getirerek, "Biz bu fiyat artışını sanayi olarak zam yapalım, tüketiciye yansıtalım... Sektörü böyle büyütme hedefimiz yok. Çünkü Anadolu'da her yüz liranın 40 lirası, büyük illerde ise yaklaşık 30-35 lirası gıda ve içecek sektörüne gidiyor. Önemli olan bu pazardaki payımızı vatandaşımıza daha kaliteli, daha ucuz, daha ekonomik, daha verimli gıda ve içecek sektörü sunarak pazarı büyüterek çıkmak istiyoruz. AB'de kişi başı 10 kilo çikolata tüketimi varsa, Türkiye'de de bunun en az AB seviyesine gelmesi lazım. Gelişmişlik vatandaşını çok yedirerek değil, sağlıklı yedirerek, pazarları büyüterek vardır. Hedefimiz devamlı sürdürülebilir büyümedir" ifadelerini kullandı.

(FOTOĞRAFLI)