Ferit ASLAN/DİYARBAKIR, () - ADALET Bakanlığı, Şırnak'ın Kuşkonar ile Koçağıllı Köyü'nde 1994 yılında savaş uçaklarınca bombalanarak 38 kişinin ölmesi, 13 kişinin yaralanmasıyla ilgili davanın taşındığı Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) görüş bildirdi. Bakanlık, yaşam hakkının ihlali ve tazminat konusunda takdiri Anayasa Mahkemesine bıraktı. Bakanlık, AYM'nin konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'ndan da görüş almasının uygun olacağını ifade etti. Köylülerin avukatı Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, bakanlık savunmasını çok vasat bulduğunu ve AYM'nin vereceği kararın Uludere ile ilgili bundan sonra yürütülecek operasyon için yol açıcı olacağını öne sürdü.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), 1994 yılında savaş uçaklarının Kuşkonar ile Koçağılı Köyü'nü bombalaması ve 38 kişinin ölmesi, 13 kişinin yaralanması ile Türkiye'yi 2 milyon 305 bin Euro tazminata mahkum etmesinden sonra Türkiye'de soruşturma için verilen takipsizlik kararı üzerine dosyanın gittiği AYM'nin Adalet Bakanlığı'ndan konu ile ilgili istediği görüş mahkemeye verildi. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı hakim Selahaddin Menteş tarafından AYM'ye gönderilen 19 sayfalık görüş yazısında, ailelelere AİHM kararı gereğince yaşanan ihlaller nedeniyle toplamda 2 milyon 305 bin Euro tazminat ödendiği hatırlatıldı. Adalet Bakanlığı'ndan gönderilen ve bazı AİHM kararları ile içtihatlarından örnekler verilen yazının, "Yaşam hakkının ihlali iddialarının değerlendirilmesi" başlığında şöyle denildi:
"Güvenlik güçleri, bir terör veya yakalama operasyonunda henüz fiili saldırıyla karşılaşmamış olsalar bile sözleşmenin (AİHS) 2.2 fıkrasındaki amaçları gerçekleştirmek için güç kullanabilerler. Ancak, bu durumda güç kullanmalarının o sırada geçerli gibi görünen sağlam sebeplere dayandığına dair samimi bir inançları bulunmalıdır. Daha sonra bir hata olduğunun anlaşılması, kullanılan gücü otomatik olarak haksız hale getirmez. Aksini düşünmek, devlete ve kanun adamlarına görevlerini yaparlarken, belki de kendilerinin ve diğerlerinin yaşamlarına zarar verebilicek gerçekçi olmayan bir külfet yüklemek olur. Bununla birlikte olayın içinde bulunduğu koşullar güç kullanılmasını gerektiren makul bir inancın varlığını göstermelidir. Bu itibarla bakanlığımız, yukarıda belirtilen hususlar ile söz konusu AİHM kararı ışığında başvurucuların yaşam hakkının esas bakımından ihlal edildiği yönündeki şikayetlerinin değerlendirilmesi konusunda takdirin Anayasa mahkemesine ait olduğunu belirtmektedir."
Adalet Bakanlığı'ndan AYM'ye gönderilen görüş yazısında, başvuru kapsamındaki iddialar bakımından Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı'nın da görüşlerinin alınmasının uygun olacağı düşünüldüğü belirtildi. Bakanlığın, söz konusu AİHM içtihatları ve belirtilen hususlar ışığında başvurucuların yaşam hakkının ihlali sonrasında etkin bir soruşturma yapılmadığı yönündeki şikayetinin değerlendirilmesi konusunda takdirin AYM'ye ait olduğunu belirttiği ifade edilen yazıda, "Bakanlığımız, başvurucuların tazminat taleplerine ilişkin olarak somut başvuruda Anayasa Mahkemesi'nin bir ihlal tespit etmesi halinde AYM'nin ve AİHM'in benzer başvurdularda verdiği ihlal kararlarında hükmettiği tazminat miktarları çerçevesinde ve bazı başvurucular bakımından AİHM tarafından verilen ve ödenen tazminatları da dikkate alarak hakkaniyete uygun bir tazminata karar vermesinin yerinde olacağı kanatindedir" denildi.
Adalet Bakanlığı, 19 sayfalık görüş yazısının sonunda yer alan 'Sonuç' bölümünde ise, "Başvurucuların şikayetlerinin kabul edilebilirlik ve esas yönünden incelenmesinde yukarıda belirtilen hususların da gözetilmesi konusunda takdiren Anayasa Mahkemesi'ne ait olduğu düşünülmektedir" dedi.
Adalet Bakanlığı'nın AYM'ye gönderdiği görüş yazısını değerlendiren köylülerin avukatı Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, bakanlığın savunmasını çok vasat bulduğunu söyledi. Elçi, görüşte daha çok takdirin mahkemeye bırakıldığını belirterek, şöyle dedi:
"Görüşte, olayı kabul eden, bombalama eyleminin güvenlik birimleri tarafından gerçekleşterildiğini ancak yanılmış olabileceğini ifade ediyor. Çünkü, Bakanlık AİHM'in bu olay için verdiği kararın çok önemli olduğunu biliyor. AİHM verdiği karar ile, bugün kadar bütün kararlarında ayrılarak hükmün nasıl yerine getirileceğini göstermiştir. Uçuş ekibinin kimlikleri ve onların talimat verenlerin yargı önüne çıkarılması istenilmiştir. Oysa Genelkurmay Askeri Savcılığı takipsizlik kararı vermiştir. Adli ve idari makamların bu AİHM kararını yerine getirmedikleri biliniyor. Bu da AYM'nin vereceği kararı kritik hale getiriyor."
Avukat Tahir Elçi, Genelkurmay Askeri Savcılığı'ndaki resmi belgelerde uçaklara hedef verilirken hedefin sivillerin köyler olduğunun belli olduğunu savunarak, "Avrupa Konseyi, Türkiye'deki süreci yakından izliyor ve takip ediyor. Avrupa Konseyi de AYM'nin vereceği kararı merak ile bekliyor. Bu ayna zamanda Roboski (Uludere Ortasu) ve bundan sonra yürütülecek operasyonlar konusunda yol gösterici olacaktır" diye konuştu.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Şırnak'ın merkeze bağlı Kuşkonar ve Koçağıllı köylerinin 26 Mart 2004 tarihinde savaş uçaklarınca bombalanarak 38 kişinin ölümü, 13 kişinin yaralanması ile ilgili AİHM'de görülen davada, Türkiye'ye 'Yaşam hakkını ihlal ettiği ve etkin soruşturma yapamadığı' gerekçesiyle 13 Kasım 2013 tarihinde 2 milyon 305 bin euro tazminat ödemeye mahkum edildi. AİHM kararında, hava operasyonuna katılan pilot ve saldırı emri veren komutanların 'İnsan yaşamını dikkate almadan bombalama yaptıkları' ve 'Uçuş kayıtlarını gizlediklerini' belirterek, bu olayın, hayatını kaybedenler ile yaralananların yakınlarına üzüntü ve eziyet verdiği belirtildi. Şırnak'ın 2 köyünde 21 yıl önce düzenlenen ve 38 kişinin yaşamını yitirdiği hava operasyonuyla ilgili Türkiye'de yürütülen soruşturmada, Genelkurmay Askeri Savcılığı takipsizlik kararı verirken, karara Hava Kuvvetleri Komutanlığı Mahkemesi'nde yapılan itirazreddedilince dava Anayasa Mahkemesi'ne taşınmıştı.

FOTOĞRAFLI