İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde "Türkiye neden hedef tahtasına konuldu?", "Cumhurbaşkanı Erdoğan, neden Türkiye’yi şirket yönetimi anlayışıyla yönetmek istiyor?", "Londra’da bugün sokak anketi yapsanız, AB’den ayrılalım oranı yüzde kaçlara ulaşır?", "İngilizler AB’den ayrıldıkları için mutlu mu?", "İngiliz Büyükelçilikleri ve Konsoloslukları nasıl çalışıyor?" sorularına cevap aradı.

Batuhan Yaşar’ın "Hangi ülke şirket gibi yönetiliyor?" başlıklı yazısının tamamı ise şöyle:

"Aslında Türkiye’nin neden hedef tahtasına konulduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz...

FETÖ, PKK, DHKP-C hatta DEAŞ’ın Türkiye’ye karşı niye desteklendiğini görebiliyoruz...

Türkiye’nin istikrarsızlaştırılma arzularının sebepleri ortaya çıkıyor..

- “Çünkü Sykes-Picot ile kendisine çizilen çerçevenin çok ötesine geçti...”

Bölgesel siyaset, ekonomi ve savunma alanlarında bağımsızlık ve bağlantısızlık yönünde ciddi ve kararlı adımlar attı.

Devam edeceğini de korkmadan deklare ediyor.

Myanmar’daki katliam için sesini kim yükseltti?

Müslümanlar için kim devreye girdi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Myanmar lideri Çi’yi araması çok değerliydi

Yardımlar için ilk adım da atılmış oldu.

Cumhurbaşkanının eşi Emine Hanım, yardımları organize etmek için TİKA ile birlikte Bangladeş’e gitti...

Bugün de Dışişleri Bakanı gidiyor.

Sadece Myanmar değil... Dünyanın neresinde olursa olsun Türkiye bütün mazlumların ümidi oldu, sesi oldu...

Türkiye ekonomik olarak güçlendiği için bunları yapabiliyor.

Anayasa değişikliği referandumu öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini hatırlayalım:

- “Ben ülkemi adeta bir şirket yönetimi anlayışıyla yönetmek istiyorum. Niye, işte hızla yürümek için. Süratle karar almak için’’

Hemen ardından;

- Vay efendim Türkiye şirket gibi yönetilir mi?

- Bu ülkeyi nereye götürür?

- Türkiye Erdoğan’ın şirketi mi oluyor?

- Evet çıkarsa Erdoğan ülkeyi şirketi haline getirecek

vs. vs

Yağmur gibi eleştiri yağmıştı.

O ÜLKE İNGİLTERE

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ülkeyi şirket gibi yönetmek” sözleri Brexit sonrası İngiltere’de uygulamaya koyuldu...

Benim de 4 yıl yaşadığım için iyi bildiğim Londra’da bugün sokak anketi yapsanız, AB’den ayrılalım oranının yüzde 60’lara ulaştığını görebilirsiniz

İngilizler en çok da İngiliz Kemal’in torunu AB’yi bölen Boris Johnson’ın bütün ülkeyi dolaşan otobüsünü unutamıyor:

- “Her gün 250 bin sterlini Avrupa Birliği’ne veriyoruz. Bu para bizde kalsa daha iyi hastanelerimiz olmaz mıydı?”

İngilizler çok mutlu...

AB’nin köhnemiş hukuku ve prosedürlerinden kurtuldukları için mutlu.

Yeniden pratik, basit ve hızlı İngiliz hukuk sistemine dönülmesinden mutlu.

Büyük Britanya önce Hindistan’la ardından da Japonya ile serbest ticaret anlaşması yaptı.

Sırada ABD, Rusya ve Güney Afrika var...

Göçmen konusunu AB’den bağımsız bir şekilde yeniden regüle edecek...

Şöyle bir örnek verelim; İngiltere’ye yerleşen Polonyalıların sayısı 1 milyonu aştı.

Ana ekonomik parametreleri Brexit sonrası hızla düzelmeye başladı.

İngiltere’ye yabancı sermaye ve yatırımcı yağıyor. Emlak piyasası hiç olmadığı kadar hareketli.

Peki bunu nasıl başardılar?

Ülkeyi şirket gibi yönetmeye başlayarak.

İngiliz Büyükelçilikleri ve Konsoloslukları âdeta şirket şubelerine dönüştürüldü.

İstanbul Konsolosluklarında sadece yatırımcı bulmak ve İngiliz şirketlerinin mallarının pazarlanması için kaç kişi çalışıyor dersiniz?

20 kişi. Evet yanlış duymadınız en iyiler arasından seçilmiş tam 20 kişi çalışıyor...

Mesela İngiltere’de çanta işiyle uğraşan bir yatırımcısınız. Türkiye’ye geldiğinizde size bu 20 kişiden biri tahsis ediliyor.

Bursa, Trabzon, İzmir, Adana neresi varsa birlikte gidiyorsunuz.

Mallarınızın pazarlanmasında size yol gösteriyor, pazar buluyorlar.

Tamamen ücretsiz olarak hem de.

Sadece Türkiye değil dünyanın her ülkesi için geçerli bu.

Peki yatırım için İngiltere’ye mi gittiniz.

Londra Belediyesi, Ekonomi Bakanlığı veya DIT (Uluslararası Ticaret Merkezi) ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyor.

Size ofis, avukat ve muhasebeci buluyor.

Küçük ölçekli şirket bile olsanız verilen hizmetler değişmiyor.

“Sadece 1 kişi çalıştıracağım” bile deseniz önünüze kırmızı halılar seriliyor.

Evet İngiltere’de işler fena gitmiyor...

“Ülkenin şirket gibi yönetilme” stratejisi ekonomiye ciddi ivme kazandırdı.

“Tamam da Türkiye’de durum nasıl peki? dediğinizi duyar gibiyim.

Aslında benzer bir uygulama bizde de mevcut.

Turquality adı altında doğrudan yabancı yatırımlara her türlü destek veriliyor.

Biraz prosedürü uzun. Biraz da çok büyük ölçekli şirketlere yönelik.

Biz de İngilizler gibi büyük, orta küçük şirket ayrımı yapmamalıyız.

Türkiye ihracat pazarlarını çeşitlendirdi. Sadece Uzak Doğu ayağımız biraz zayıf. O bölgede ticari partnere ihtiyacımız var...

Mesela Vietnam

İnanılmaz büyüyorlar. Çok sağlam altyapı kurdular...

Başbakan Yıldırım iyi ki gitti... Çok da doğru yaptı...

Ne oldu şimdi İngiltere, Kraliçe Elizabeth veya Başbakan May’in şirketine mi dönüştü?

Dönüştüyse bile iyi olmadı mı?

Bilmeden etmeden her şeyi eleştirenlere:

“J.P Morgan’ın internet sitesine girin ve Büyük Britanya’nın temel ekonomik parametrelerine bakın”