Hayati KILIÇ-Uzay KESMEN-Ozan URAL- Ramazan EĞRİ/İSTANBUL,()  Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin Hürriyet Gazetesi yazarı ve CNN Türk Tarafsız Bölge programı sunucusu Ahmet Hakan'ı tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Ziyaretin ardından açıklama yapan Sedat Ergin, Ahmet Hakan'dan bir mesajı olduğunu belirterek mesajı okudu. Ergin "Dışarıda bu saate kadar bekleyen meslektaşlarına hepinize sevgilerini selamlarını gönderdi. Kendisi hastanedeyken arayanlara soranlara herkese teşekkürlerini iletiyor. Bu saldırganları bu akşam kendisine gönderenlere de bir mesajı var. 'Bu tür saldırılardan hiç bir şekilde yılmayacağız. Korkmuyoruz. Bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz" dedi.


"TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN NASIL BİR DURUMDA OLDUĞUNUN GÖSTERMESİ BAKIMINDAN HERHALDE HEPİMİZİN GÖZÜNÜ AÇMASI GEREKİYOR"
Sedat Ergin, "Bizler açısından tabiki biliyorsunuz Hürriyet Gazetesi 6 Eylülde bir saldırıya uğramıştı. 8 Eylül tarihinde ikinci bir saldırıya uğramıştı. Bu saldırılardan sonra yaklaşık 3 hafta geçtikten sonra bu kez bir yazarımız, gazetemizin çok değerli bir yazarı Ahmet Hakan bu kez bir şiddete, bir saldırıya hedef olmuş durumda. Bu akşam evinin önünde bir saldırıya hedef oldu" dedi. Ergin, "Bize gelen bilgiler bu saldırıyı gerçekleştiren saldırganların kendisini bu akşam Cnn Türk'teki programdan çıktıktan sonra eve gelirken, kanaldan itibaren izlemeye başladıkları, takip ettikleri yolunda bir organize ciddi planlı bir saldırının olduğunu görüyoruz. Bu olayda arabayı kullanan kişinin yakalandığı anlaşılıyor. Kimliklerinin de tespit edildiği anlaşılıyor. Herhalde kısa bir zaman içinde saldırganların kim oldukları ortaya çıkacak. Bu olayın bize gösterdiği ne? Bu olay Hürriyet Gazetesi iki saldıra uğradıktan sonra biri gazete merkezini biri de gazetenin köşe yazarının böyle bir saldırıya maruz kalması 2015 yılında Türkiye'de basın özgürlüğünün nasıl bir durumda olduğunun göstermesi bakımından herhalde hepimizin gözünü açması gerekiyor. Bu menfur olayı hepimiz kınıyoruz. Ama buradan çok düşündürücü bir tablo ile karşı karşıyayız. Çünkü hem grubumuz Doğan Grubu hem gazetemiz Hürriyet Gazetesi hem de özellikle Ahmet Hakan uzun bir zamandan beri bir süredir çok açık bir şekilde tehdit almaktaydı. Çok açık bir şekilde bu tehditler kendisine yöneltilmekteydi. Bu tehditler yüzünden kendisinin koruma talebi de olmuştu İstanbul Valiliğinden. Bazı köşe yazılarında kendisine çok ağır ifadeler kullanılmıştı. Tehdit edilmişti kendisi" ifadesini kullandı.

"GAZETECİLERİN BU ŞEKİLDE SÜREKLİ SALDIRIYA MARUZ KALMASI KABUL EDİLEBİLECEK BİR DURUM DEĞİL"
"Artık bu tehditlerle birlikte yaşama biz gazetecilerin 2015 yılında bizim artık hayatımızın bir parçası haline geldi" diyen Ergin, "Artık bunun bir son bulması gerekiyor. Bir demokraside basının gazetelerin, gazetecilerin bu şekilde sürekli saldırıya maruz kalması kabul edilebilecek bir durum değil, 6 Eylül'de saldırı oldu Hürriyet Gazetesi'ne hepimiz oraya gittik. Cam çerçeve aşağı inmişti. 8 Eylülde ikinci saldırı oldu yine oraya gittik. Bakın şu an sabaha karşı bir hastanenin önündeyiz. Gazetemizin bir yazarı saldırıya uğradı, şu an içeride. Hepimiz bu saatte buradayız. Hangi gazeteciler burada bütün meslektaşlarımızla birlikteyiz. Hangi gazeteciler sabahın dördünde bir hasatanenin önünde açıklama yapmak zorunda hissederler kendilerini. Bu büyük ölçüde uzun bir zamandır Türkiye'de basını hedef alan basını çevreleyen, ötekileştirici, hedef gösterici, tehdit eden, tehditkar bir dilin, söylemin bugün Türkiye'yi getirdiği bir noktadır. Artık bunun biran önce son bulması gerekiyor. Bu dili, bu tehdit dilini kullananlar işi şiddete döken kesimlerin artık buna bir son vermeleri gerekiyor. Artık bunun bir son bulması gerekiyor" dedi.

"AHMET HAKAN'A BU SALDIRI GÖZ GÖRE GÖRE GELMİŞTİR"
"Ahmet Hakan'a bu saldırı göz göre göre gelmiştir" diyen Ergin, "Kendisi tehdit aldığını biliyordu, görüyordu. Baş vurmuştu, bu tehdite karşı önlem talebinde bulunmuştu. Ona rağmen bu saldırı önlenememiştir. Bu çok düşündürücüdür. 2015 yılında Türkiye'de gazeteciler ne yazıkki can güvenliğinden emin değiller. Can güvenliğimizden endişe içindeyiz. Sabahın dördünde hastene önünde, acil servisin önünde burada toplanmış bulunuyoruz. Durumu şu doktorların kendisine biraz önce verdiği bilgide bende oradaydım. Burnunda kırık var. Bir ameliyat olması gerekiyor, aldığı bir darbe nedeniyle. Aynı zamanda 3 ve 4'üncü kaburgalarında anladığım kadarıyla bir kırık var. Elinde ezik var. Bir ameliyat olması gerekiyor. Özellikle siyasilerin, iktidarın kullandığı söylemi, kullandığı dili, medyaya karşı, gazetecilere karşı kullandığı dile çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu sürekli medyayı hedef göstermeye devam ettiğiniz takdirde bunun nelere yol açtığını bugün Ahmet Hakan örneğiyle yaşadık dolayısıyla artık bu dilin bir an önce terk edilmesi gerekiyor. Artık bunun bir son olması gerekiyor. Bu olayın da herkesin gözünü açması gerekiyor. Burdanda bir ders çıkartmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

AHMET HAKAN'IN AVUKATI KONUŞTU
Ahmet Hakan'nın avukatı Aslı Kazan, Ahmet Hakan'a yönelik tehditler nedeniyle koruma talebinde bulunulduğunu ancak herhangi bir sonuç alınamadığını belirterek, saldırının göz göre göre geldiğini söyledi. Kazan, "Ahmet Hakan 9 Eylül günü bir köşe yazarı tarafından ölümle tehdit edildi. Biz o gün İçişleri Bakanıyla görüştük. Ahmet Hakan'nın ciddi bir tehdit altında olduğunu ve tehlikenin çok yakın olduğunu kendilerine ilettik. Ertesi gün İstanbul Valiliği'ne yazılı bir başvuruda bulunduk ve derhal en ileri derecede koruma tedbirlerinin alınmasını talep ettik. Koruma şubeden bu talebimizin akıbetini devamlı olarak soruyoruz fakat henüz bir gelişme yaşanmadı. Bu saldırının gerçekleşeceğini biz biliyorduk. Gerekli birimleri ihbar ettik. Fakat hiçbir işlem yapılmadı. Göz göre göre geldi" diye konuştu.

"BÖYLE BİR ŞEYİ HAYATIMDA İLK DEFA GÖRÜYORUM VE SADECE MESLEĞİMİZ ADINA DEĞİL, ÜLKEM ADINA DA UTANIYORUM"
Hürriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de şu açıklamalarda bulundu: "Ben Sedat'tan daha büyüğüm 12 Mart'ı gördüm, 12 Eylül'ü gördüm 12 Eylül'de daha önce birbiriyle her alanda fikir mücadelesi yapan gazetecilerin 12 Eylülden sonra hiçbirinin birbirini ihbar etmek, gammazlamak, tehdit etmek, ölümle tehdit etmek gibi pespaye şerefsizce bir davranış içine girdiklerine tanık olmadım. Böyle bir şeyi hayatımda ilk defa görüyorum ve sadece mesleğimiz adına değil, ülkem adına da utanıyorum böyle birşeyden. Bunlar gazeteciler yıldırmaz. Hürriyetin başında çok geçti böyle olaylar. Biz bunlardan çekinmeyiz ama bilelim ki butür olaylar hertür böyle olay hertür saldırı bizim medeni ülkeler ligindeki sıramızı bir iki basamak daha aşağıya götürüyor. İnsanlara saldırarak, kurumlara saldırarak bir süre için bir yere gidebilirsiniz ama onun gideceği fazla bir mesafe yok. Yani bundan kim medet umuyorsa onlara buradan seslenmek istiyorum. Bu dünyanın tarihi sadece Türkiye'de değil, cesur gazeteciler tarihidir aynı zamanda. Bu mesleğin çok cesur insanları vardır bunlardan çekinmezler bundan dolayı bizim bağımsızlık anlayışımız değişmez Genel Yayın Yönetmenimiz biraz önce çok net bir ifadeyle söyledi gazetemizin sahibi de geçen gün yaptığı açıklamada açıkça söyledi ama ben herşeyin ötesinde bunların bizim de şurada bizim karşımızda bulunan gazeteci arkadaşlarımızında bulunduğu ligi hep beraber aşağı doğru çekiyor. Eğer bundan iftihar eden insan varsa, halen bundan medet uman insanlar varsa onlara şunu söylemek istiyorum. Tarihte bundan yarar sağlayan hiçbir örnek yok. Bu günler geçer geriye gerçekten çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız kötü bir miras kalır. O yüzden ben bütün gazeteci arkadaşlarıma şunu diyorum. Fikir tartışması yapılabilir, birbirimizi kırarız da ama tehdit etmek susturmaya çalışmak, gidin yakalayın demek, ellerine kelepçe takın demek bu şerefsizce bir iştir o yüzden Ahmet Hakan'a geçmiş olsun diyorum ben. ama inşallah bu ülkemizde yaşanabilecek daha kötü şeylerin ilk işareti değildir o yüzden herkesin en başta da toplum üzerinde etkisi olan siyasilerin üsluplarına kullandıkları dille daha çağdaş bir ülkeye yaraşır bir hava getirmeleri gerekir diye düşünüyorum. Dolayısıyla hepimize geçmiş olsun mesleğimize de geçmiş olsun dediğim gibi bu Türkiye'nin meselesi"

(FOTOĞRAF)