Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Julide Sarıeroğlu, “Terör eylemleri sonucunda Fransa’nın olağanüstü hal ilan etmesi ne kadar doğalsa Amerika’nın olağanüstü hal ilan etmesi ne kadar doğalsa bizimse vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için olağanüstü hal ilan etmemiz bu kadar doğaldır” diye konuştu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Julide Sarıeroğlu, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 10’uncu Avrupa Bölge Toplantısı’nın kapanışında konuştu. Sarıeroğlu, günümüzde işsizliğin azaltılmasında, iş gücü maliyetlerin düşük düzeyde tutulmasında ve işletmelerin verimliliğinin artırılmasında esnek çalışma biçimlerinin iyi bir çözüm olabileceğinin tartışıldığını belirtti.

Sarıeroğlu, özellikle çok uluslu şirketlerin iş olanakları oluşturmak ve çalışanlar için eğitim olanaklarına yardımcı olmak suretiyle insan sermayesi oluşumunu teşvik etmelerinin beklendiğini söyleyerek, İş ve toplum özelinde ise son 10 yılda gelen küreselleşme güce dayalı emek ihtiyacının teknolojiye dayalı servis ihtiyacına bırakması robotların kullanımının artması gibi olgular istihdamı ve yaşamını derinden etkilemiştir. Toplum ve çalışma ilişkisini canlı ve güçlü tutmak , bilgi toplumunun ihtiyaçlarına göre daha ziyade istihdam piyasalarını şekillendirmek gerekmektedir. Bilge ve teknolojiye dayalı hizmet ihtiyacı istihdam piyasasına esnekliğin getirilmesi gerektiriyor. Bununla birlikte esneklik ve hareketliliğin doğuracağı riskleri kapatacak olan sosyal korunmanın gelir güvencesinin de önemi artıyor. Bizler hem esneklik ve hareketliliğe teşvik etmeli hem de gelir güvencesine garanti altına almalıyız. İş yönetişimi ise gelişen teknoloji ve değişim ve demokratik yapı ile birlikte yapı ile farklılaşan çalışma hayatı için son derece önemlidir” diye konuştu.

OHAL değerlendirmesi

Terör örgütlerine yönelik operasyonların kararlılıkla sürdürmek ve vatandaşların güvenliğini temin edebilmek için geçtiğimiz sene olağanüstü hal ilan edildiğini belirten Bakan Sarıeroğlu, “Bu noktada bazı hususları ifade etmek istiyorum. Olağanüstü hal konusunda Avrupalı dostlarımızdan gelen eleştirilerin haksızlığı ve Türkiye’nin terörle mücadelesi konusunda gösterdikleri çekingen tavırların bizi oldukça üzdüğünü belirtmek isterim. Ayrıca da şaşırıyoruz. Terör eylemleri sonucunda Fransa’nın olağanüstü hal ilan etmesi ne kadar doğalsa Amerika’nın olağanüstü hal ilan etmesi ne kadar doğalsa bizimse vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için olağanüstü hal ilan etmemiz bu kadar doğaldır” diye konuştu.

Sarıeroğlu, “Başbakanımız açılış oturumunda ifade etti. Hiçbir devlet kendisine sadakat ile tabi olmayan memurlarla kamu görevlileriyle yoluna devam edemez etmemelidir. Doğu Almanya ile batı Almanya’nın birleşmesinde 500 bin kamu çalışanının bir günde son verildi. Kimse Almanya’ya bu konuda birşey söylemedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi doğrudur hiçbir ülke kendisine sadakatle bağlı olmayanlarla çalışamaz dedi. Ama söz konusu Türkiye olunca hem meşru seçilmiş hükümete darbe yapma girişiminde bulunan gende ciddi bir milli güvenlik tehdidi oluşturan bir yapıya karşı alınan tedbirlere hakkaniyet dengesi gözetilmeden eleştirilmesi bizleri gerçekten şaşkınlığa sürüklüyor. Bütün demokrasilerde olağanüstü yönetim usülleri vardır. Olağanüstü yönetim usülleri hukuk dışı ya da demokrasi dışı yönetim şekillerinden değildir. Ülkemizde anayasal kurallar özgürlükler ve idarenin yargısal denetimi yürürlüktedir” şeklinde konuştu.

“Gündelik hayatı etkileyecek herhangi bir kısıtlama yok”

Temel hak ve hürriyetlere ilişkin gündelik hayatı etkileyecek herhangi bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını aktaran Sarıeroğlu, “Bu süreçte masum insanların suça karışanlardan ayırt edilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye olarak olağanüstü hal sürecinde alınan tedbirlerde mutlak gereklilik ve orantılılık ilkelerine bağlı olarak hassasiyetle çalışıyoruz. olağanüstü hal sürecinde alınan tedbirler vatandaşlarımızın gündelik hayatında herhangi bir değişikliğe sebep olmamıştır. 4 gündür İstanbul’da olan misafirlerimiz de eğer İstanbul’u gezme fırsatı bulmuşlarsa doğal hayatın devam ettiğini herhangi bir olağanüstü durumun toplumsal yaşamda söz konusu olmadığını görmüşlerdir. Temel Hak ve Hürriyetlere ilişkin gündelik hayatı etkileyecek herhangi bir kısıtlamamız söz konusu değildir” dedi.

Alınan tedbirlerin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlı olduğunu anımsatan Sarıeroğlu, “Bütün bunlara ek olarak vatandaşlarımızın mağdur olmaması ve çalışma hayatımızın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için hükümet olarak bir olağanüstü hal komisyonu kurduk. Suçluyu suçsuzdan ayırabilmek ve hakkaniyeti sağlayabilmek için bir kuyumcu titizliğiyle çalışıyoruz. Bu komisyonda gerekli kararlar, başvurular alınıyor ve süreç halen devam ediyor. Kimse hakkında yargısız infaz yapılmıyor. Suçsuz olduğu anlaşılan herkesin hakkın aynen iade ediliyor. Şunu altını tekrardan çizmek isterim; olağanüstü hal kişilerin hak ve özgürlüklerini sınırlamak için değil, FETÖ, DAEŞ ve PKK gibi terör örgütleriyle etkili bir şekilde mücadele kapsamında devletimizin daha hızlı hareket edebilmesi amacıyla alınmıştır” ifadelerini kullandı.

Avrupa’yı demokrasinin sağlıklı işleyişi için işbirliğine çağıran Sarıeroğlu, “Avrupalı dostlarımızdan da hepimizin ortak değeri olan demokrasinin sağlıklı işleyişi için yürüttüğümüz bu mücadelede yanımızda olmalarını ve bize karşı eleştirilerinde hakkaniyeti gözetmelerini temenni ediyorum. Temel insan haklarına saldıran bu cani terör örgütlerine karşı Türkiye’nin mücadelesinde uluslar arası toplum vicdanının Türk halkıyla birlikte olduğuna inanıyorum” dedi.

Bakan Sarıeroğlu son olarak şunları kaydetti: “Gelecek 100 yılın çalışma hayatına ilişkin adımların İstanbul’da başlatılması bizler için gerçekten çok önemli. Söz konusu girişim önümüzdeki dönemde bölgemiz için, işin geleceği ilgili faydalar sağlamak ve riskleri azaltmak için kapsamlı politika çerçeveleri oluşturmamıza olumlu katkılar sağlayacak. ILO’nun da bu politikaların tanımlanması, desteklenmesi büyümenin canlandırılarak iş oluşturulması ve sosyal kalkınmanın sağlanması gibi önemli konularda bize yardımcı olmaya devam etmesini bekliyoruz”.