Herediter Anjiyoödem (HAÖ) hastalığında; kol, bacaklar, yüz, ağız, bağırsak, cinsel organlar ve üst solunum yollarında oluşabilen şişme atakları gelişebiliyor. Bağırsakta görülen anjiyoödem atakları bağırsak duvarında şişliklere neden olabiliyor ve çok şiddetli karın ağrısına hatta bu nedenle bazen hastanın gereksiz yere ameliyat edilmesine yol açabiliyor. 

Bu ataklar, sıklıkla alerjik hastalıklarla karışabiliyor ve alerjiymiş gibi tedavi edilmeye çalışılıyor. Alerji tedavisinde kullanılan ilaçlar bu hastalığın tedavisinde etkili olmadığı gibi tedavinin gecikmesine de neden olabiliyor. 

Hastalara ve hasta yakınlarına rehberlik etmek amacıyla kurulan HAÖDER (Herediter Anjiyoödem Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği) Genel Başkanı Gökben Yurdakul, ülkemizdeki herediter anjiyoödem hastalarının, ataklar sırasında zaman zaman ilaca erişimde sıkıntı yaşadığını ileri sürdü. 

“HASTALIK FAZLA BİLİNMİYOR, TANI VE TEDAVİ GECİKİYOR”

Gırtlak ödemi hastalığının fazla bilinmemesinin tanı ve tedavide gecikmeye neden olabildiğini dile getiren Yurdakul, “Hastalarımızın en büyük sorunu atak geçirdiklerinde ancak belirli sağlık kuruluşlarında ve atak geçirdikten sonra tedavi almak zorunda kalmalarıdır. Güncel mevzuat akut atak tedavisinde kullanılan C1 esteraz inhibitörü içeren ilacı hastaların yanlarında bulundurmalarını ve hızlı müdahaleyi engellemektedir. Atak anında en yakın hastaneye gitmek çözüm olmamaktadır. Bazı hekimler hastalığı bilmiyor, aynı zamanda hastanede ilaç da olmuyor, bu durumda hastalar eğer solunum yolu ödemi geçiriyor ise ölüm ile karşı karşıya kalıyor. Bu durum göz önüne alınmalı ve Avrupa'da olduğu gibi akut atak tedavisinde ve atakların önlenmesinde kullanılan C1 esteraz inhibitörünün hasta ve hasta yakınlarının yanlarında taşımaları için imkân sağlanmalıdır. Avrupa’da olduğu gibi tüm hasta ve hasta yakınlarının acil müdahale için eğitim verilerek sertifikalandırılması sağlamalıdır” dedi.

HAÖDER Başkanı Gökben Yurdakul

HEREDİTER ANJİYOÖDEM NEDEN KAYNAKLANIR?

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalından Prof. Dr. Suna Büyüköztürk ise HAÖ’nün alerjik bir hastalık olmadığını söyledi ve şu bilgileri aktardı: 

“Ancak bu hastalıkta görülen şişmeler, alerjik nedenlerle oluşan şişmelere benzetildiğnden sık olarak alerji ile karıştırılmaktadır. Alerji sonucu oluşan şişmeler ya bir besin maddesi, ya bir ilaç ya da arı sokmasına maruz kalmakla gelişir ve antialerjik ilaçlarla kısa sürede tedavi edilebilir. Bu hastalıkta östrojen içeren ilaçlar, bazı tansiyon düşürücüler ve ağrı kesiciler şişme ataklarını tetikleyebilur. Bunlar, alerjik bir mekanizma ile oluşmadığından antialerjikler hiç etki etmez ve atak şiddetlenebilir. Hastalığın ana belirtileri kendiliğinden ortaya çıkan el, ayak, kol, bacak veya yüz şişmeleri, bazen çok şiddetli karın ağrıları ve en tehlikeli olarak da boğaz şişmeleridir. Boğaz şişmesi nefes almayı imkansız hale getirdiğinde ölüm kaçınılmazdır.”

Prof. Dr. Suna Büyüköztürk

KALITIMSAL ÖZELLİK GÖSTERİYOR 

Hastalığın anne veya babadan kalıtımla geçen bir bozukluk nedeniyle vücutta bir maddenin (C1 inhibitör) eksik olması ya da işlevini yapamamasından kaynaklandığını söyleyen Prof. Büyüköztürk, “Bunun sonucu şişme atakları oluşur. Bu şişmeleri; travmalar, diş çekimleri, cerrahi girişimler, stres, kadınlarda adet dönemleri ile östrojen içeren ilaçlar, bazı ağrı kesiciler ve bazı tansiyon düşürücü ilaçlar başlatabilir. Ancak atakların çoğu hiç sebep olmadan kendiliğinden başlar ve ortalama 2-3 gün sürer. Ataklar haftada 2 kadar sık görülebildiği gibi senede 1-2 ya da çok daha seyrek ortaya çıkabilmektedir. Atak sıklıkları ve şiddetleri hastadan hastaya değişebildiği gibi aynı hastada farklı dönemlere göre de değişir” şeklinde konuştu.