Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin açılan davada savunma yapan eski Tuğamiral Sinan Sürer, darbeyi önlemek için karargaha giren vatandaşlara ateş ederek onları şehit etmesine ilişkin görüntüleri reddetti. Korunma amacıyla elinde silahının bulunduğunu savunan Sürer, “Bırakın sivillere ateş etmeyi, havaya bile ateş etmedim. Bunu kanıtlayacak bir delil getirin, ateş ettiğim kanıtlansın kafama sıkarım, hatta bütün suçlamaları da kabul ederim” dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davanın 15. celsesi başladı. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen davaya sanıklar, taraf avukatları, müştekiler ve sanık yakınları katıldı. Duruşma, darbe girişimini önlemek için karargaha giren siviller Resul Kaptancı ile Mesut Acu’na ateş ederek şehit eden eski Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı Tuğamiral Sinan Sürer’in savunmasıyla başladı. Hakkındaki suçlamaları reddederek savunmasına başlayan Sürer, 14 yaşından bu yana TSK mensubu olduğunu, FETÖ ile bağının olmadığını öne sürdü.

“Görev bilinci ile karargaha gittim”

Emir subayının kendisini arayarak Genelkurmay Karargahına terör saldırısı olduğunu söylediğini anlatan Sürer, bu nedenle karargaha gittiğini savundu. Emir subayının kendisine haber vermeden önce anormal bir duyum almadığını iddia eden Sürer, “Görev bilinci ile karargaha gittim. Eğer gitmemiş olsaydım sorgulanmalıydım. 23.00 sıralarında karargaha giriş yapmadan önce yerime vekalet eden albay beni aradı. Kendisine sorumluluk bilinci çerçevesinde bu aşamada, 'Herkes kendi emniyetini alsın, karargaha kimse gelmesin, benden emir bekleyin' dedim. Kalkışma denilince PKK’nın Türkiye’nin her yerinde bir eylem başlattığını düşündüm. PKK’nın hendek siyaseti güttüğü, yol kontrolü yaptığı iyi bilinmektedir. 6-7 Ekim olayları olarak bilinen terör eylemleri aklıma geldi. Hiçbir şey olmamış gibi hareket etmek sorumluluk bilinciyle uyuşmaz. Ben gittiğim zaman herhangi bir çatışma, halk hareketi söz konusu değildi. Tank, ZPT gibi zırhlı araçlar yoktu” diye konuştu.

Genelkurmay Başkanlığına geldiği zaman darbecilerin kendisini bir odaya götürdüğünü, orada ‘Seni güvende tutacağız’ denildiğini anlatan Sürer, darbecilerle hareket etmediğini iddia etti. Darbecilerin herkesi derdest etmesine rağmen kendisinin neden derdest edilmediğinin sorulabileceğini kaydeden Sürer, “Bazı kişileri kelepçe takmadan derdest etmişlerdir. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar bunun en önemli kanıtlarındandır. Bana da benzer şekilde orada tutma politikası uyguladılar. Zorla mesaj çektirme dışında bana bir şey yapmadılar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve bazı kişilerin televizyondaki konuşmaları darbe girişimini 180 derece döndürmüştür. Vatandaşların karargahın içine girmesi de kontrolün tamamıyla kaybolmasına neden olmuştur. Darbenin başarısız olacağı belli olunca da birçok rehineyi serbest bırakmışlardır. Aynı şekilde benim de ofisime gitmeme göz yummuşlardır” dedi.

“İşte fotoğraflar burada, oğlumun katili”

Genelkurmay Başkanlığına giren sivillere ateş etme görüntülerinin iddianamede yer aldığını söyleyen Sürer, bu fotoğraflar hakkında savunmasına devam edeceğini belirtti. Sürer’in, “Ateş etmediğime dair delilleri de maddi olarak ortaya koyacağım. İnsanlar da utanacaktır. Ben ateş etmedim” ifadelerini kullanması üzerine izleyici sıralarında oturan müştekiler duruma tepki gösterdi. Genelkurmay Başkanlığı önünde şehit olan sivil Mucip Arıgan’ın annesi Saliha Arıgan, Sürer’in ateş ettiğini gösteren fotoğrafları kaldırarak, “İşte fotoğraflar burada. Oğlumun katili” diye bağırdı.

“Ateş edildiğim kanıtlansın kafama sıkarım”

Sürer, koridorda yürüdüğü esnada komuta katında 7-8 sivilin yanından geçtiğini gördüğünü dile getirerek şunları kaydetti:

“Kendimi koridorun sol tarafına atıyorum, sağ taraf doğru da ÖKK personeli ilerliyor. Ben de korunma maksatlı olarak ÖKK personelinin arasında mevki aldım. Elimde tabanca var. Elimde tabanca olunca deniliyor ki ‘ateş edildi.’ Elde tabanca olunca bu ateş edildi demek olmuyor. Bırakın sivillere ateş etmeyi, havaya bile ateş etmedim. Bunu kanıtlayacak bir delil getirin, ateş ettiğim kanıtlansın kafama sıkarım, hatta bütün suçlamaları da kabul ederim. Kesinlikle ateş etmedim, sadece korunma amacıyla silahı tuttum. Ateş etsem tabanca geri teper gibi hareket olur, kıvılcım veya Duman çıkardı. Böyle bir şey olsaydı bu rahatlıkla tespit edilirdi. Bu hengamede ‘Gidin buradan’ dediğimi hatırlıyorum. Kimseye de tekme atmadım. Refleks ile yere vurmuş olabilirim.”

“Elimde silah olması ateş ettiğim anlamına gelmez”

Sürer, elinde silah olmasının ateş ettiği anlamına gelmeyeceğini yineleyerek, “İnceleme yapıldığında bu ortaya çıkacaktır. Var mı elinizde bir balistik rapor? Bırakın sivil vatandaşa ateş etmeyi, tek bir mermi bile çıkmış mıdır? Balistik raporunda böyle bir şey ortaya çıksın kafama sıkarım” diye konuştu.

Yargısız infaza maruz kaldığını savunan Sürer, “Basın sistematik bir şekilde Sinan Sürer’i ve tüm haklarımı çiğnemiştir. Hakkımı helal etmiyorum ve inşallah alacağım. Bu link güruhunun değirmenine su taşıyan herkesten şikayetçiyim. Herkesle Mahkeme-i Kübra’da hesaplaşacağız” şeklinde konuştu.

Duruşma, Sürer’in savunmasıyla devam ediyor.

Kaynak.Gazetevatan