Bitlis Devlet Hastanesinde görev yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Beyhan Topçu, masa başında çalışanların beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.
Topçu, zamansız yemek molaları, düzeni olmayan mesai saatleri ve yorucu, uzun çalışma koşulları nedeni ile ofiste dengeli beslenmeye çalışmanın oldukça zor olduğunu belirtti. Beslenme ve Diyet Uzmanı Beyhan Topçu hareketsiz hayat ve masa başı çalışma koşulları kilo alımına ve vücut yağlarının artmasına neden olduğunu ifade ederek şunları söyledi. “Oysaki yeterli ve dengeli beslenerek vücudumuzu korumanın ilk adımını atabiliriz. Günümüz çalışma koşulları, sabah erken kalkıp işe yetişme telaşı içinde atlanan kahvaltı; güne enerjisiz başlamamıza neden olur. Atlanmasa da kalitesi kötü, kalori ve yağ oranı yüksek poğaça, açma, simit gibi kolayca ulaşılır besinler tercih edilir. Ancak kahvaltı, güne daha zinde ve sağlıklı başlamamıza, hayat akışına istikrarına ve performansımızı arttırarak daha enerjik olmamıza yardımcı olur. Öğün atlama ve uzun zaman aç kalma kan şekerinde dengesizlik ve iştah kontrolünde sorunlar çıkarır. Kan şekerimizi düzensizlik, yemek yeme irademizde güçsüzlük oluşturur. Bu nedenle zamansız, kontrolsüz yeme davranışı başlayabilir. Öğün atlamak bu açıdan tüm dengeleri altüst eder. Kan şekeri düşüklüğü ve açlık zihinsel ve bedensel kontrolde güçsüzlük oluşturur. Dolayısıyla çalışma temposu ve performansta aksaklık meydana getirir. Bu nedenle 2,5 - 3 saatlik periyotlarla beslenmeye çalışılmalı ve öğün aralarının 5 saati aşmamasına özen gösterilmelidir. Ara öğünler için meyve, kepekli bisküvi, küçük kepekli bir sandviç veya tost, kuru meyveler, kontrollü miktarda fındık, ceviz ve badem gibi yağlı tohumlar, meyveli veya probiyotik yoğurtlar, süt, salep ve ayran tercih edilebilir” dedi.
Posa-lif tüketiminin tokluk süresini artırdığını anlatan Diyetisyen Topçu, “Sürekli oturduğumuz için gelişebilecek olan konstipasyon yani kabızlık problemini de en aza indirmeye yardımcı olur. Posasız beslenme hem vücut, hem de kan yağlarımızın artmasına neden olur. Gün içinde tükettiğimiz sebze ve meyve miktarını arttırmalı, haftada 2-3 kere baklagil yemeye çalışmalı, beyaz ekmek yerine esmer ekmek, pirinç yerine bulgur tüketmeye özen göstererek aldığımız posalı besin miktarını çoğaltmalıyız. Özellikle masa başı çalışma ortamlarda can sıkıldıkça ve misafirlerle içilen soğuk ve sıcak şekerli içecekler hem besin değeri olmayan enerji artışına neden olurken bununla beraber vücudun su dengesini etkilediği için günlük içilmesi gereken su miktarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle soğuk ve sıcak içecekler kontrollü bir şekilde tüketilmelidir. Günlük içilen 4-5 fincan cay veya kahve günlük kafein ihtiyacımızı karşılarken soğuk içecekler ille de içilecekse şekersiz yada diyet olanları tercih edilmeli ve miktar mutlaka kısıtlanmalıdır. Hareketten yoksun çalışma ortamlarında sunulan ikramlar, doğum günü gibi kutlamalarda yenilen pasta tatlı ve şekerli içecekler günlük aldığımız enerji miktarını gereksiz bir şekilde arttırmaktadır. Bunlara istinaden canımızın çok istediği zamanlarda meyve tatlısı veya sütlü tatlı, ara öğün niyetine haftada 1 kaç kez tüketilebilir. Çalışma ortamındaki egzersiz kemik yoğunluğunun korunması açısından önemlidir. Metabolizma hızı artar. Dinç dinamik vücut sayesinde verimli çalışma sağlanır. Yemeğe giderken yürümek veya yemek sonrası kısa mesafeli yürüyüşler yapmak, ofis içinde asansör yerine merdiveni tercih etmek bile günlük enerji harcamamızı artıracaktır. Her saat başında 2 kere yapılacak olan esneklik egzersizleri de idealdir. Unutmayalım ki, sağlıklı bir bireyin gün içinde 10 Bin adım atması gereklidir” diye konuştu.