İki inşaat mühendisi ve bir hukukçudan oluşan bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda; haklarında soruşturma açılan dönemin Antalya Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanı Sebahat Çevik, ASAT Genel Müdürü İbrahim Özalp, Su Üretim ve İşletme Şube Müdürü Tayyar Şimşek, Su Şebeke ve Arıtma Tesisleri Daire Başkanı Kamil Cengiz’in olayda kusurları olup olmadığına ilişkin tespitlerde bulunuldu.

"DERE ISLAHI SORUMLULUK ALANIMIZDA DEĞİL"

Kamu kurumları adına ifade veren isimlerin tamamı olayın meydana geldiği bölgede yapılması gereken dere ıslah görevinin kendi sorumlulukları arısında yer almadığını ifade ederken, taşkın olan yerde çekilmiş fotoğraf ve videolar dosyaya eklendi. 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan dosyanın olay analizi bölümünde Devlet Su İşleri ve Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü’nün savunmalarına yer verildi.

ISLAH BÜYÜKŞEHİR'İN İŞİ

DSİ ve Karayolları, dere yatağı ıslahının Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması gerektiğini ancak Büyükşehir ile ASAT arasında ıslaha ilişkin bir işlem bulunmadığına değinildi. Raporun sonuç bölümünde ise ASAT’ın dere ıslah çalışmaları ile ilgili doğrudan bir görev tanımının olmadığına vurgu yapılarak İbrahim Özalp, Tayyar Şimşek, Kamil Cengiz’in olayda kusuru bulunmadığına görüşüne yer verildi.

RAPOR: "BÜYÜKŞEHİR, FEN İŞLERİNE BÖYLE BİR GÖREV VERMEDİ"

Raporun diğer bölümlerinde ise Antalya Büyükşehir Belediyesi de, “Fen İşleri Daire Başkanı Sebahat Çevik’in görevi nedeni ile Belediye Başkanlığı tarafından dere ıslahı konusunda kendisine yüklenmiş bir hizmet ifası gereğini ve kusurlu görülmesini destekleyecek herhangi bir bilgi ve belgeye dosya muhteviyatında rastlanılmamıştır. Bu nedenle adı geçene atfı kabil bir kusur bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır” sonucuna varıldı.

“BABA NEREDEYSE BİZ SUÇLU OLACAĞIZ”

Turizm çalışanı baba Sinan Reyhani, 2013 yılının 14 Şubat tarihinde yaşandığını aktardı.

14 Şubat akşamı memleketi İskenderun’dan gelen ailesini havalimanı yolundan aldığını hatırlatan baba Reyhani, “Hava o gün çok kötüydü. Evim Sarısu’daydı. Mahalleye girdiğimde eve doğru dönecektim, önümde ilerleyen arabanın biranda ışıkları kayboldu. Sonra baktım araba derenin içinde yüzüyordu. Bende o gün orada kızımı kaybettim” dedi.

BİLİRKİŞİ KİMSEYİ SORUMLU BULMADI

Olayın ardından derenin kapatıldığını aktaran Reyhani, “Yolu kapattılar. Orayı yıllar önce açan devletin kendisiydi. Devletin kepçesiydi. Ama hangi kurumun kepçesi olduğu belli değil. Hangi birimin, hangi belediyenin, yada nerenin sorumlu olduğu belli değil. Sorumlu var mı ortada derseniz bir tane sorumlu yok. Bilirkişi diyor ki, hiç kimse suçlu değil. Kim suçlu onu merak ediyorum” dedi.

“RAPORA İTİRAZ EDECEĞİZ”

Bilirkişi raporunu incelediğini söyleyen Reyhani, “Gerçekten, hür, özgür ve adalet olan bir ülkede yaşıyoruz diye düşünüyorum. Bakıldığında ceza dosyası mı bu. Bunu bu şekilde sonuçlandırmaya çalışacaklar. Peşini bırakmayacağız. Yılmak yok. Birileri bunun hesabını verecek. Bilirkişi raporuna itiraz edeceğiz. Bu şekilde kalmayacak rapor. Devletin açtığı, işaretlediği, ışıklandırdığı o yoldan geçmek neredeyse bizim suçumuz olacak” dedi.

EŞİNİ VE BİR ÇOCUĞUNU KURTARDI AMA...

Turizm çalışanı Sinan Reyhani, 14 Şubat 2013 tarihinde evine dönerken Sarısu Mahallesi’ndeki dereye sel sularıyla kapılmış, eşini ve bir çocuğunu kurtarırken, minik kızını kurtaramamıştı.