Türkiye Cumhuriyetinin 1923’te kurulmasından sonra ülkede ulusal bilincin pekiştirilmesi ve yeni bir devlet anlayışının yerleştirilmesi amacıyla büyük kentlerin meydanlarına anıtların dikilmesi gündeme gelir. Atatürk heykeli fikrini ilk ortaya atan Konya Belediye Reisi Kazım Bey’dir. Konya şehrine dikilecek Atatürk Heykeli için Kazım Bey, Atatürk’ten izin alır. Bu fikirle başlayan heyecan ile diğer bazı heykellerin de yapılması kararlaştırılır. O tarihlerde bu heykelleri yapacak Türk sanatçılar olmadığından ilk Cumhuriyet anıtları için Avrupa’da bazı sanatçılar ile ilişkiye geçilir. Anlaşma sağlanan heykellerin bir çoğunu gerçekleştiren iki heykeltıraş Avusturyalı Heinrich Klippel ve İtalyan Pietro Canonica’dır.

Samsun ili ile özdeşleşen Atatürk Onur anıtı 1931 yılında yapımı Viyanada, Heinrich Krippel tarafından gerçekleştirilip, 15 Ocak 1932 de törenle açılmıştır.

Atatürk’ü şahlanan bir at üzerinde tasvir eden bronz heykel, heybetli bir görünüme ve gururlu bir anlatıma sahiptir. Hem tasviri hem de sanatsal yönüyle ülkemizin ve Samsun’un en önemli yapıtlarından biridir.

Heykeldeki Atatürk, şahlanan at üzerinde dimdik oturmakta, azim dolu bakışlarla batıya doğru uzaklara bakmaktadır. Kılıcına uzanan sağ eli ve vücut dili kuvvet, cesaret ve gurur doludur. Atatürk’ün bu kararlı duruşu Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü, sonsuza değin varoluş inancını simgelemektedir. Şahlanan at, bu temayı güçlendirir. Kaidede işlenen temayla birlikte heykel, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla başlayan Kurtuluş Savaşı öyküsünü de anlatmaktadır.

Sanatçı Heinrich Krippel 1. dünya savaşına topçu subay olarak katıldı. 1925 yılında Atatürk anıtları yaptırılmak amacı ile Türk Hükümeti’nin davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. 1938’e kadar on üç yıl Türkiye’de kalarak Atatürk heykelleri gerçekleştirdi.

Atatürk sanatçıyı köşkte misafir ederek hazırlayacağı tüm heykeller için kendisine poz vermiştir. Krippel bu heykel ve anıtların ön çalışmaları ve taslaklarını Türkiye’de hazırladı. Bu taslaklardan tasarlanarak hazırlanan heykel kalıpları sanatçının Viyana’daki atölyesinde üretildi ve Viyana Birleşik Maden işletmelerinde bronza döküldü. Bu heykeller daha sonra parçalar halinde Türkiye’ye getirildi ve yerlerinde monte edildi.

Sanatçı Viyana’ya dönmeden Ulus’ta Martin Elsaesser tarafından projelendirilerek inşa edilen Sümerbank binasında taştan bir Atatürk heykeli gerçekleştirdi ve 1938 yılında yeniden Türkiye’ye gelebilmek umudu ile Viyana’ya döndü. Krippel II. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeni ile bir daha Türkiye’ye dönemedi ve 5 Nisan 1945’te Viyana’da bir mide ameliyatı sonrası hayatı sona erdi.

Atatürk Onur Anıtı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. yılında açılışının yapılması ve genç cumhuriyetin ilk anıtlarından biri olması nedeniyle de ayrı bir öneme sahiptir. Samsun’umuzdaki Atatürk Onur Anıtı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yedinci anıtıdır. 

Anıtın açılış töreni

Anıtın resmî açılış töreninin Birinci İnönü Muharebesi zaferinin yıldönümü olan 10 Ocak 1932 tarihinde yapılması düşünülse de hazırlıkların tamamlanamaması nedeniyle ertelenmiştir. Kimi kaynaklarda yanlış olarak 29 Ekim 1931 veya 29 Ekim 1932 tarihinde yapıldığı bilgisi yer alan tören, aslen 15 Ocak 1932 tarihinde saat 14.00'da yapılmıştır. Cumhuriyet tarihinin on üçüncü anıtı, Heinrich Krippel'in ise Türkiye'deki dördüncü anıt çalışması olanm anıtın açılış törenine askerî bando, askerî kıta, şehirde görevli kolluk kuvvetleri, dernek ve resmî kurumlar, siyasetçiler, yerel halk ve çevre halkı katılım göstermiştir. 

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in gönderdiği şu telgraf okunmuştur:

"Salim Bey, Samsun Valisi
Muhterem Samsun halkının şahsıma karşı besledikleri asil duyguların kıymetli bir tezahürünü bildiren telgrafınızdan pek mütehassıs oldum. Teşekkür, muhabbet ve selamlarımın halka arzını rica ederim."

Mustafa Kemal'in telgrafının ardından ise Başbakan İsmet Paşa'nın telgrafı okunmuştur:

"Salim Bey, Samsun Valisi
Büyük Gazi'nin heykellerinin rakzı münasebetiyle vatanı seven Samsun halkının gösterdiği asil ve necip duygularla teşekkür ederim. Efendim."

Bu iki telgrafın ardından dönemin valisi Mehmet Salim Bey bir konuşma yaparak heykelin açılışını yapmıştır. Bu konuşmanın ardından Halk Fırkası'nın Samsun teşkilatı adına Ethem Veysi Bey, Samsun halkı adına Kefeli Muhittin Bey, Meclis-i Umumi adına Zübeyiroğlu M. Fuat Bey, Samsun Belediyesi adına Muhittin Bey, Maarif Bakanlığı adına bakanlığın Samsun müdürü Cemal Bey (Gültekin) konuşmuştur. Son olarak ise Heinrich Krippel kürsüye çıkarak Almanca bir konuşma yapmış, konuşmayı Ekrem Rüştü Bey çevirmiştir. Konuşmaların ardından tören atlı kıtanın geçişiyle sürmüş, vilayet meclisindeki kabul töreni ile birlikte de son bulmuştur. Ayrıca aynı günün akşamı Heinrich Krippel ve Mehmet Salim Bey onuruna bir de yemek verilmiş, Krippel'e ek olarak $5.500 (2016 enflasyon oranları ile $93,69 bin) daha ödeme yapılmıştır.

Heykel Kompozisyonu

4,75 metre (15.6 ft) yüksekliğindeki tunçtan yapılma atlı heykel tüm Atatürk heykelleri arasındaki en devingen ve iddialı heykellerden biridir. Heykeltıraş Aylin Tekiner'in değerlendirmesine göre ritim ve denge yönünden de oldukça tatmin edici olan heykelde hareketlilik, gerilim ve devinim son derece dengelidir. Heykelde Mustafa Kemal mareşal üniformasıyla şaha kalkmış bir at üzerinde savaş komuta eder hâlde betimlenmiştir. Üst vücudu sol tarafa, yüzü ise sağ tarafa bakan Mustafa Kemal sol eliyle atın dizginlerini tutarken sağ eliyle de kılıcının kabzasını kavramış kılıcı çekmek üzeredir ve kıyafeti de beden hareketini yansıtacak biçimde üzerine oturmuştur. Kılıcın boyu dönem subaylarının kullandığı kılıç olmayıp çok uzundur. Yüz kompozisyonu ise gençlik yıllarını anımsatır şekilde çalışılmıştır. Heykel kaideye atın arka iki ayağı ve kuyruğu ile dayanmaktadır. Atın bu dengeli duruşu heykelin devingenliğini de güçlendirmektedir. Yine Tekiner'e göre şaha kalmış olan atın hareketi ileri atılma hırsını, meydan okumayı ve kahramanlığı yansıtmakta; Mustafa Kemal'in atın dizginlerini tutmaya çalışması bağımsızlık için sabırsızlanan halkı soğukkanlılığa çağırmaya, dizginlere hakim oluşu da gücünü ve becerisini yansıtmaktadır. Krippel de yaptığı açılış konuşmasında heykel kompozisyonunu "...gururlu bir şekilde batıya ve çok uzaklara dikilen bakışları azim dolu gözleriyle, şahlanan atın üzerinde Gazi Mustafa Kemal dimdik bir şekilde oturuyor. Bu oturuşta korkusuzluk, kolun kılıca uzanışında ise Türklüğün gücü vardır." şeklinde açıklamıştır.

Cumhuriyet'te yazan İsmail Habip Sevük, atın şahlanış anını 19 Mayıs 1937 tarihli köşe yazısında eleştirmiştir. Kaidenin ön kısmından heykele bakıldığında atın yalnızca karın kısmının göründüğünü, bu açıdan bakıldığında atın kahramanlığı değil bir sirk talimini andırdığını belirtmiştir. Arka kısımdan bakıldığında ise yalnızca yere uzanan kuyruğun göründüğünü, bu yere uzanma hâlinin de hem kuyruğa asıl işlevinin dışında bir işlev yüklendiğini fark ettirdiği hem de şahlanış enstantanesini zorlama gösterdiği eleştirisinde bulunmuştur. Sol taraftan bakıldığında ise hem atın karnının hem de kuyruğun yerden kuvvet almasının görünmeyişi nedeniyle heykelin daha iyi göründüğünü savunmuştur. Sevük son olarak sağ tarafa bakıldığında ise artık dikkati atın değil Mustafa Kemal'in çektiğini belirterek suratın baktığı taraf, vücudun enerjisi, kılıca uzanış ve dizginleri tutuş tarzı ile heykelin duygu uyandırdığını yazmıştır.

Kaide Kompozisyonu

4,10 metre (13.5 ft) yüksekliğinde olan kaide, mermer kaplamalı taş blok dikdörtgen prizma şeklinde yapılmıştır.[ Kaidenin sağ tarafında ters üçgen bir sivri kemer içerisinde yer alan tunç kabartmada Mustafa Kemal, mareşal kıyafetiyle yüzü sola bakar biçimde ve kollarını iki yana açmış bir vaziyette dik bir şekilde betimlenmiştir. Sağ ve sol taraflarında ise ellerine sarılmış ve diz çökmüş figürlerle Türk milleti temsil edilmiştir. Başka hiçbir Atatürk anıtında rastlanmayan bu betimleme "tek adam" vurgusunu perçinlemektedir. Sol taraftaki kabartmada ise yine aynı şekildeki bir niş içerisinde karaya yanaşmış bir tekne ve bu teknedeki cephaneleri taşıyan halk betimlenmiştir.

Kaidenin ön yüzündeki levhada Nutuk'un ilk cümlesine atıfta bulunan "Vatanda Millî Mücadeleye başlamak için Gazi 19 Mayıs 1335=1919 tarihinde Samsun'a çıktı." cümlesi ve arka yüzündeki levhada "Bu heykel Samsun vilâyeti halkı tarafından 29. Birinci Teşrin 1931 tarihinde dikildi." ifadesi yer almaktadır.

Sembolik önemi

Samsun'un Kurtuluş Savaşı'nın ilk durağı ve cumhuriyetin ilanına giden sürecin simgesel noktalarından olan biri olması nedeniyle bunu sembolize eden bir anıt dikilmesi kararlaştırılmış, anıtın ise bu sembolik anlama uygun olarak Mustafa Kemal'in Samsun'a çıktığı noktaya dikilmesine karar verilmiştir. (Anıt, Mustafa Kemal'in Samsun'a çıktığı iskelenin hemen yukarısına dikilmesine rağmen zamanla denizin doldurulması nedeniyle günümüzde sahil şeridinin uzağında kalmıştır.) Anıt salt olarak bu anlam yüklemesi ile dikilmiş olup çeşitli kişisel yorumlar da mevcuttur.

Bu yorumlardan biri de anıtın açılış konuşmasında dönemin valisi Mehmet Salim Bey tarafından yapılmıştır:

"Bu eser Türkün azmini, damarlarındaki asil kanda mevcut kuvveti, cevheri ifade eden büyük halaskârımızın timsalidir. Kalplerde yaşayan muhabbetin bu mücessem timsalidir."

Ayrıca 1933'te yazdığı bir gezi yazısı ile İbrahim Alaettin Bey de Samsun'un ve anıtın sembolik öneminden bahsetmiştir:

“Bizim için Karadeniz'de Samsun'un ehemmiyeti Akdeniz'deki İzmir'in değeri derecesindedir denebilir. İstiklâl tarihi Samsun'da başladı, İzmir'de tamam oldu. Türk inkılâbının güneşi olan o altın baş Samsun’da Türkeli'ne ve İzmir'de de cihana doğdu. Samsun'da çekilen kılıç kınına İzmir'de girmiştir.

Samsun'da ilk görülecek en mühim eser, Gazi'nin oraya ayak bastığı büyük günü hatırlatan abidedir. Bu abide Karadeniz'in en hırçın fırtınalarından ilham almış gibi Gazi'nin Millî Mücadele başındaki kükreyişini başarıyla ifade eder. Onun içinde bulunduğu park da Avrupa şehirlerindeki umumi bahçelerden farksızdır."

Bu yorumların yanı sıra Aylin Tekiner olaya farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak Atatürk Heykelleri: Kült, Estetik, Siyaset isimli kitabında anıt dikilmesi fikrinin arka planında 1930 yerel seçimlerinin etkili olduğu iddia etmektedir. Seçimde Samsunlu seçmenler Mustafa Kemal'in liderliğindeki Cumhuriyet Halk Fırkası'na 416, muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası'na 3.312 oy vererek açıkça Cumhuriyet Halk Fırkası'nın ve de Mustafa Kemal'in iktidarı bırakması gerektiğini düşündüklerini ortaya koymuşlardır. Seçimler sonrası Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasının ardından Türkiye gezisine başlayan Mustafa Kemal'in gezisinin ilk duraklarından biri de Samsun olmuş, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç yeri olarak simgeleştirdiği şehirde beklenen ilgi ve özenle karşılanmamıştır. Bu nedenlerle seçimlerin ve Mustafa Kemal'in ziyaretinin hemen ardından Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın geniş ölçüde destek gördüğü İzmir'de ve Samsun'da devasa anıtlar dikilmesi halka uslu durmaları için verilmiş bir tembih veya gözdağı olarak yorumlanmaktadır. Ancak bu varsayım anıtın inşa sürecinin seçimlerin üç yıl öncesinde başladığı göz önüne alındığında geçersiz kalmaktadır.

Anıt, günümüzde Samsun'un simgesi hâline gelmiş olup turistlerin ziyaret noktalarından biridir. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun Barosu, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile Samsunspor gibi şehrin bazı kuruluşlarının amblemlerinde Onur Anıtı yer almaktadır. Ayrıca Türk lirasının yedinci emisyon grubunda yer alan yüz bin liralık banknotunun ön yüzünde de kullanılan anıtın Kargıpınarı'ndaki Cumhuriyet Meydanı'nda daha küçük ölçülerde bir kopyası yer almaktadır. - SAMSUN HABER