Muğla'da uçuruma devrilen midibüsten yaralı kurtulan ve tedavisi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde devam eden Nazime Çiçek, yaşadıklarını anlattı. Daha önce "Anneler Günü" gibi bir etkinliğe katılmadığını ifade eden Çiçek, felaketle sonuçlanan tura da bir arkadaşının isteğiyle dahil olduğunu söyledi. Organizasyonu da daha önce tanımadığı Nazlı Ceylan'ın düzenlediğini belirten Çiçek, otobüste çok samimi 4 arkadaşının bulunduğunu kaydetti.

'İÇİME SİNEREK BİNMEDİM'

Marmaris'e gitmek için 07.30'da midibüse bindiklerini ve yolculukları boyunca her şeyin normal seyrettiğini vurgulayan Çiçek, "Marmaris'e otobüsle gideceğimizi sandım, ancak midibüsü görünce şoke oldum. Sarı renkli eski bir midibüstü. Bu nedenle midibüse içime sinerek binmedim ama yine de olacak varmış, arkadaşlarım olduğu için bindim" dedi.

Seyahat sürecinde şoförlerin hız sınırını aştığını görmediğini belirten Çiçek, Aydın'ın Çine ilçesinde kahvaltı için mola verdiklerinde duyduklarının, kazadan sonra anlam kazandığını ileri sürdü.

Kahvaltı sırasında bir ara organizasyonu yapan Nazlı Ceylan'la görüştüklerine değinen Çiçek, "Başka bir minibüsteydi kendisi. 'Şimdi sizin minibüse geliyorum' diyerek yanımızdan ayrıldı." dedi.

MOLADA 'ARACA BAKIM YAPTIRALIM' DEMİŞLER

Bu sırada moladaki şoförlerin kendi aralarındaki konuşmalarına şahit olduğunu vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti: "Nazlı Ceylan'ın eşi ve bir şoför daha vardı. Ben her şeyi kaza olduktan sonra anlıyorum artık. Bunlar arabanın demek ki freninde bir hata hissetmişler gelirken. 'Yolcuları Marmaris'te otele bıraktıktan sonra araca bir bakım yaptıralım' dediler. Biz, Çine'de bir süre kaldık. Bizim bulunduğumuz yerde turla alakası olmayan başka otobüsler de vardı. Herkes burada çaylarını içip kalktı ancak bizimkiler bir süre daha kalkmadı. '15 dakika daha oturalım' diyorlar yine oturuyoruz. Yaklaşık bir saat oturduk. Turu düzenleyen Nazlı Ceylan 'Daha ne kadar oturacağız' diye sordu. Şoförler de 15-20 dakika daha oturacağız. Diğer minibüsü bekliyoruz o arkada kaldı' dedi."

Çiçek, bu arada şoförlerin ne yaptıklarını bilmediğini, Ceylan'ın da araca binmesiyle yolculuğa devam ettiklerini aktardı. Ceylan'ın 'Birazdan size bir manzara göstereceğim. Sakar Tepesi'ni geçtikten sonra orada kahveler falan biraz pahalı. Orada size manzara fotoğrafı çektireceğim' dediğini kaydeden Çiçek, "Nazlı Ceylan burada kimliklerimizi ve kişi başı 150 lira para topladı. Ben şoför tarafından en arka koltukların önündeki ikinci koltukta, cam kenarında oturuyordum. Manzara benim de çok hoşuma gitti. O arada küçük kızım aradı. 2 dakika konuşma yaptım ve kapattım" diye konuştu.

Çiçek, Sakargeçidi'nde virajlara ilk başladıkları yerde 50- 60 kilometre hızla gittiklerini, ilk virajı geçtikten sonra inişte midibüsün yalpalamaya başladığını belirtti.

SON ÇIĞLIĞIMIZ DEVRİLİYORUZ OLDU

Ön koltukta oturan kızların "Biz korkuyoruz" diye bağırmaya başladığını anlatan Çiçek, şöyle devam etti: "Ben onlara 'Sakin olun' dedim. Nazlı Ceylan kızımız da 'Sakin olun ablalar' diye telkin ediyordu. 'Sakin olun ablalar' sözünü ya Nazlı Ceylan ya şoför olan kişi söyledi. Ben kelimeişehadet getirmeye başladım. 'Sakin olun' diyorlardı ama artık curcuna koptu. Biz 600 metre gibi zikzak yapmaya başladık. Ben tabii hiç gözümü kapatmadım. Yani ben artık 'Gidiyoruz' dedim. Zikzak yaparken şoför bir iki defa frene bastı. Orada fren olayı bitti. Fren bittikten sonra başladı direksiyonu kullanmaya. Bu arada önümüzdeki bir minibüsü geçti sanırım. Beyaz bir arabanın olduğu tarafa devrildik. Hep birlikte son çığlığımız 'Devriliyoruz' oldu ve sonra devrildik. Ama ben hiç gözlerimi kapamadım. Her şeyi görüyorum. Koltuklara çok sıkı kapattım kendimi."

Çiçek, midibüsün çok büyük bir gürültüyle devrildiğini ve kendisinin de içeride kaldığını kaydederek, "Minibüsün hiç dışına çıkmadım. Minibüsün üstü falan yoktu zaten. Yanımdaki arkadaşım sıkışmıştı, can çekişiyordu, kafası falan çok kötüydü. Öldüğünü oğlumdan öğrendim. Devrildikten sonra bulunduğum yerden kendimi kurtarmaya çalıştım ancak bir ayağım sıkıştığı için çıkamadım. Birilerinin yardımıyla bulunduğum yerden çıktım ama yürüyemedim." dedi.

ŞOFÖRDEN 'FREN PATLADI' LAFINI DUYMADIM

Çiçek, 2 gencin kendisini kollarından ve ayaklarından tutarak dışarı çıkarıp yere yatırdığını, daha sonra sağlık ekiplerinin yardımına geldiğini anlattı.

Şoförden "Fren patladı" sözünü duymadığını söyleyen Çiçek, samimi arkadaşlarının kazada hayatını kaybetmesinin üzüntüsünü yaşadığını dile getirdi.

ŞİKAYETÇİYİM

Çiçek'in oğlu Tuncay Can da büyük üzüntü içinde olduklarını ifade ederek, kazada hayatını kaybedenlerin içinde, anne yarısı gibi gördüğü, üzerinde hakkı olan komşuları bulunduğunu anlattı.

Can, annesinin sağlık sorunları olduğunu ancak olaydaki diğer yaralıları ve ölenleri gördükten sonra kendi hallerine şükrettiklerini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Keşke böyle bir şey hiç olmasaydı. Burada arabayla alakalı, turu düzenleyenlerle alakalı bazı ihmalkarlıklar var. Bunların kontrol mekanizmasının zayıf olduğundan mı bilmiyorum ama hem arabanın bakımına hem turu düzenleyenlere biraz dikkat edilmiş olsaydı bu kaza olmayacaktı diye düşünüyorum. Allah böyle acıyı bir daha göstermesin. Bugün benim anneme yarın başkasının annesine. Sonuçta bir can var ortada. Ben her türlü şikayetçiyim. Bunun peşini bırakmayacağım, devletin bütün yetkili mercilerine şikayetlerimi bildireceğim."

Kaynak:Hürriyet