Prof. Dr. Ali Tekin, Laparoskopik ameliyatların açık cerrahiye göre daha az zarar veren nitelikte olduğunu fakat gerekli tedbirler alınmadan ve kurallara uyulmadan yapılan işlemlerin hem hasta, hem de cerrah açısından ağır sonuçlar doğurabileceğine işaret etti.

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Tekin Düzce Üniversitesi Hastanesi’nde başarıyla uygulanan laparoskopik (kapalı) ameliyatların hastaya sağladığı ayrıcalıklar hakkında bilgiler verdi.

İleri laparoskopiyi, başlangıcından bitiş aşamasına kadar genel bir sistematik akış içinde sürdürülmesi gereken ameliyat türü olarak açıklayan Prof. Dr. Ali Tekin; bu cerrahi tekniğin özellikle Üroloji, Genel Cerrahi, Kadın Hastalıkları ve Doğum branşlarında yaygın kullanıldığına dikkat çekti.

“Hastanın ağrısız ve hızlı iyileşmesine olarak sağlıyor”

Kapalı ameliyat yönteminin, hem hastalıklı yapıyı çıkarmak, hem de yapının bozukluğunu çözecek daha komplike ameliyatlar için tercih edildiğini belirten Prof. Dr. Tekin; böbrek, prostat ve mesane kanseri ameliyatları, böbreğin bir kısmının ya da tamamının çıkartılması, böbrek çıkışı darlığının düzeltilmesi gibi ürolojik ameliyatların laparoskopik yöntem ile yapılmasının, hastanın ağrısız ve hızlı iyileşmesine imkan sağladığını dile getirdi.

Geleneksel yöntemlerle yapılmakta olan birçok ameliyatı, çok daha küçük kesilerle yapma avantajı sağlayan ileri laparoskopininin uygulanışı hakkında bilgiler veren Düzce Üniversitesi öğretim üyesi; “Bu yöntemde öncelikle karın içine girmek gerekiyor. Özel dizayn edilmiş bir iğne ile karın içi karbondioksit gazı ile şişiriliyor. Kamera girişi yapıldıktan sonra ihtiyacımıza göre çalışma kollarını oluşturarak ameliyatı yapabilecek aşamaya getiriyoruz. Kameradan gelen görüntüleri monitör aracılığıyla ameliyathaneye aktarıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Kurallara uyulmadığında hayati tehlike oluşturabilir”

Laparoskopik ameliyatların açık cerrahiye göre daha az zarar veren nitelikte olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ali Tekin, gerekli tedbirler alınmadan ve kurallara uyulmadan yapılan işlemlerin hem hasta, hem de cerrah açısından ağır sonuçlar doğurabileceğine işaret etti. İleri laparoskopinin kolay bir işlem gibi algılanmasının yanıltıcı bir durum olduğunu ifade eden Tekin; en iyi sonucun iyi uygulama ve iyi bir ekip çalışması ile elde edilebileceğinin altını çizdi. Laparoskopik cerrahide kurallara uyulmamasının, damar ve organ yaralanmalarına neden olarak hayati tehlike oluşturabileceğine vurgu yapan Düzce Üniversitesi öğretim üyesi; Düzce Üniversitesi Hastanesi’nde uzun süredir Üroloji, Genel Cerrahi ile Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dallarında kapalı yöntemle yapılan ameliyatların başarılı bir şekilde uygulanmaya devam edildiğini anımsattı.

“Hem hastaya hem cerraha kolaylık sağlıyor”

Açık ameliyatlara göre bu yöntemin avantajlarını sıralayan Prof. Dr. Tekin; kapalı ameliyatta küçük bir yara ile operasyon yapıldığından, daha az enfeksiyon ve yaraya bağlı ağrı ile hastanın ameliyat sonrasını konforlu bir şekilde geçirmesine olanak sağlandığını belirtti. Laparoskopik cerrahinin hastanın ameliyat sonrası hastanede yatış süresini kısaltarak sosyal hayatına daha çabuk dönmesine fırsat verdiğini dile getiren Üroloji Anabilim Dalı Başkanı; “Özellikle son dönemlerde teknolojinin gelişmesiyle 3 boyutlu laparoskopi, robot yardımıyla daha ince detayları anatomik olarak görme imkanı veriyor. Birkaç monitörden aynı anda izlendiğinden kontrol mekanizmasının daha iyi işlemesinin yanında; birden fazla gözün izlemesi yanlış yapma olasılığını daha aza indiriyor” diyerek ameliyat sonrasındaki avantajlarının yanında ameliyat sırasında sağladığı kolaylıklardan bahsetti.

“Kendinizi deneyimli ekiplere teslim edin”

Laparoskopik cerrahinin uygulanmasının nadiren sakıncalı olabileceği hasta grubuna dikkat çeken Prof. Dr. Tekin; “Daha önce geçirilmiş ameliyatlara bağlı travmalar, karın içinde serbest bir gaz ortamı oluşturup hareket etmeyi engelleyebilecek aşırı yapışıklıklar bulunması veya enfeksiyona bağlı durumlar yaşanması halinde cerrah farklı yöntemler seçebilir. Yine akciğer fonksiyonları çok bozulmuş, kalp işlevlerini zorlukla yerine getiren hastalar da zorlayıcı bir durum” diyerek yeterli deneyim ve tedbir alındıktan sonra yapılamayacak hasta grubunun az olduğunu ifade etti.

Bu ameliyat yönteminde donanım ve ekip çalışmasının iyi yürütülebilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Ali Tekin, “Hastanın deneyimli bir ekibe kendini teslim etmesi her zaman daha iyi olacaktır. Her teknolojik yenilikte olduğu gibi ticari suiistimalleri olabilecek bir durum. Bu nedenle seçim yaparken biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor” ifadeleriyle açıklamasını sonlandırdı.