İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) düzenlenen seminerde plastik sanayinin sorunları tartışıldı. İSO Yönetim Kurulu Üyesi Nahit Kemalbay, “Türkiye’nin üretimi, sektörün hammadde ihtiyacının yüzde 15’ini karşılıyor. İthalata bağımlılık en önemli sorun” dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) plastik sanayi sektörünün sorunlarını tartışmak ve hükümete çözüm önerileri sunmak üzere bir seminer düzenledi. ‘Plastik Sektöründe Güncel Gelişmeler’ başlıklı seminerde sektörde giderek artan ithalata bağımlılık sorununa dikkat çekildi. Seminerin açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Üyesi Nahit Kemalbay, Türkiye plastik sektörünün üretimde Avrupa’da ikinci, dünyada yedinci olduğunu, 300 bin kişiye istihdam sağladığını ve yılda 6 milyar dolar ihracat yaptığını hatırlattı ve “Türkiye’deki üretim, sektörümüzün hammadde ihtiyacının yüzde 15’ini karşılıyor. İthalata bağımlılık sektörün en büyük sorunu” dedi.
Seminerde konuşan İSO Meclis Üyesi Mustafa Tacir, büyüme hızının 10 yılda yüzde 12 civarında olan Türkiye plastik sektörünün yüzde 85 civarında ithalata bağımlı olduğunu hatırlatarak “Türkiye daha fazla üretim yapacak firmaların önünü açmalı. Yatırımcıları davet etmek gerekiyor. Pazarın bu kadar büyük olmasına rağmen neden yabancı üreticiler Türkiye’ye rağbet göstermiyor? Bunun analizini yapmak lazım” dedi. Tacir, plastik sanayinin çevre coğrafyada çok geliştiğini, bununla birlikte Türk lastik sanayinin jeoekonomik avantajlardan yeterince fayda sağlayamadığına dikkat çekerek, “AB yerel üretimini kendi pazarında kullanıyor. AB’den plastik hammadde ithalatı yapma şansımız yok. Bu coğrafyadan daha fazla kullanım elde etmek için vergi düzenlemesi gerekiyor” dedi.
İSO Meclis Üyesi Ömer Karadeniz, sektörün en büyük sorununun yanlış algılar olduğuna değinerek, “Türkiye’de eskiden plastik denilince akıllara naylon geliyordu. Oysa plastik geleceğin malzemesi. Plastik dediğimiz zaman sağlık, çevre ve modern yaşama sağladığı faydalar göz ardı edilemez. Yüzyılın malzemesi olan plastikler ambalajlardan atık borulara, beyaz eşyadan otomobil yedek parçalara ve uçak teknolojisine kadar hayatın her alanında kullanılıyor” dedi.
Türkiye’de petrokimya sorunu olduğunu da vurgulayan Karadeniz, “Plastik hammaddenin ithalat bağımlılığı yüzde 85. Türkiye’de petrokimya konusunda teşviklerin verilmesinden yanayız. Eğer petrokimyada tedbir alınmazsa 2018 yılında Türkiye yüzde 5 payla dünyanın altıncı büyük PE ithalatçısı, yüzde 3 payla dünyanın üçüncü büyük PP ithalatçısı olacak” dedi. Karadeniz ayrıca, sektörün sorunları arasında devlet-sanayi arasındaki iletişimsizlik, yüksek enerji maliyetleri, nitelikli işgücü azlığı, iç piyasada plastiğe yönelik olumsuz algı gibi konular olduğunu söyledi.
“TÜRKİYE’DE KARLILIK AZALINCA ÜRETİM DE AZALIYOR”
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Türkiye’de hammadde üretiminin çok karlı olmadığına değindi. Akyüz, “Gelecek 10 yılda karlılıkta dev ülke daha dev, cüce ülke daha cüce olacak. Bu nedenle kaynaklara yatırım önemli. Uluslararası rekabette modernizasyon önemli. Daha ileri seviyede üretim yapmalıyız. Zira ölümcül bir rekabetle karşı karşıyayız. Hammadde ve petrol fiyatlarıyla doğrudan orantılı olan sektörde, yüksek petrol fiyatı seviyesi üretimden kar etmeyi zayıflatıyor. Türkiye’de üretim bu nedenle azalıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin en büyük ihracat pazarlarının Irak, Almanya ve Azerbaycan olduğunu belirten Akyüz, “Bunlar arasında Almanya’yı çok önemsiyoruz. Sektör yatırımlarını Türkiye’de artıran Almanya’ya 365 milyon dolar ihracatımız var. Ayrıca sektörün en büyük imalatçı ülkesi Suudi Arabistan, sahip olduğu hammadde kaynakları nedeniyle sektörde haksız rekabet oluşturuyor. Kaya gazı üretiminden dolayı ABD de sektör yatırımlarını çekmeye başladı” dedi. Sektör sorunlarına da değinen Akyüz, “Hammaddenin yüzde 85’inin ithalata dayalı olması, ithalatta bürokratik engeller ve alınan yüksek gümrük vergileri üreticilerin rekabet gücünü azaltıyor” dedi. Akyüz, yatırım teşviklerinin artması ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini de söyledi.