Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Atom ve Molekül Fiziği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Baltaş, "Ölçümünü yaptığımız değerler, radyoaktivite açsından herhangi bir sağlık riski taşımıyor. Doğu Karadeniz'deki deniz canlılarında radyoaktivite yok veya minimum seviyede diyebiliriz." dedi.

RADYOAKTİF KİRLİLİK PROJESİ
Baltaş, Rektör Prof. Dr. Hüseyin Karaman ile Rektörlük'te düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılında TÜBİTAK tarafından desteklenen "Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Radyoaktif Kirliliği" konulu proje çalışması başlattıklarını söyledi.
İki yıl süren çalışma sonucu projeyi tamamladıklarını ifade eden Baltaş, "Yıllardır Doğu Karadeniz'de gündemde olan radyasyon miktarının ne ölçüde olduğunu tespit ettik. Kapsamlı bir şekilde bir veri tabanı oluşturmaya çalıştık. Doğu Karadeniz'de Rize, Trabzon, Giresun ve Artvin illerinde kıyı boyunca radyoaktivite kirliği tespiti için çalışma yaptık." diye konuştu.

MİDYE, REFERANS CANLI!..
Baltaş, 12 noktada sürdürülen çalışma ile 4 mevsimde sediment, midye ve deniz suyu örnekleri aldıklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çalışmada midye örnekleme sonucunda radyoaktivite seviyelerini belirledik ve ileriki yıllarda yapılacak çalışma için veri tabanı oluşturduk. Midye bütün denizlerde kirliliği bünyesinde barındıran, denizin çöpçüsü olarak bilinen canlıdır. Bu canlıda radyoaktivite değerini belirleyerek deniz ortamının radyoaktif ve ağır metal açısından kirlilik derecesini gösterge olarak kabul ediyoruz. Midyede kirlilik yoksa diğer deniz ürünlerinde de olmadığını çok rahat bir şekilde söyleyebiliyoruz. Midyeyi referans canlı olarak aldık."

-Prof. Dr. Hasan Baltaş

DENİZ ORTAMINDA VERİ TABANI
Çalışmada, Doğu Karadeniz'i seçme amaçlarının, Çernobil nükleer kazası sonrası bölgenin etkilendiği söylentileri olduğunu dile getiren Hasan Baltaş, "Bu alanda yapılmış kapsamlı bir bilimsel çalışma yoktu. Biz bu çalışma ile deniz ortamında bir veri tabanı oluşturmuş olduk" ifadesini kullandı.

NEDENİ ÇERNOBİL DEĞİL...
Baltaş, Doğu Karadeniz'de deniz ortamında radyoaktiviteye rastlanılmadığını kaydederek, şunları söyledi:

"Bunu bilimsel olarak söylüyoruz. Elimizdeki ölçümlere bakarak Doğu Karadeniz'de midye örneklerinde radyoaktivite örnekleri açısından kirlilik yok. Halk arasında radyasyonun nedeni Çernobil olarak gösteriliyor. Bu yanlış. Radyasyon yaşadığımız çevrenin bir parçası. Soluduğumuz havadan, yiyeceklerden ve yaşadığımız evlerin yapı malzemesinden bile radyasyona maruz kalıyoruz. Radyasyonla ilgili daha önce bilimsel veri olmadığı için kirliliğin nedeni Çernobil kaynaklı olarak görüldü."

KANSEROJEN RİSK ÇOK DÜŞÜK
Akarsuların denize döküldüğü alanlar, liman içi ve dışları olmak üzere 12 noktada yapılan bu çalışmada, evsel ve insan kaynaklı atıkların kirliliğe neden olup olmadığını da araştırdıklarına işaret eden Baltaş, şunları kaydetti:

"Sadece Trabzon'un Çarşıbaşı mevkisinde sanayiden uzak nüfus yoğunluğunun ve insan odaklı atıklardan uzak temiz bir alan seçtik. Bu nokta, radyasyon oranı en düşük çıkan yer oldu. Çernobil etkili olsaydı o noktada da etkin olacaktı. Belirlenen radyoaktiviteye bağlı kanserojen risk değerlerinin uluslararası limit değerlerinden çok düşük ve halk sağlığı açısından herhangi bir risk taşımadığı belirlendi. İnsanlar artık kulaktan duyma değil, bilimsel anlamda çalışmalara önem vermeli ve bilim adamlarının söylediklerine güvenmeli."

DENİZDE RADYOAKTİVİTE YOK...
Baltaş, Çernobil'den sonra atmosfere yayılan radyoaktif çekirdek olan sezyum maddesini de araştırdıklarını belirterek, sezyum değeri ölçümlerinin çok düşük çıktığını söyledi. Çernobil'den sonra atmosfere karışan sezyum maddesinin, hava akımı nedeniyle Avrupa'ya yayıldığını ifade eden Baltaş, "Doğu Karadeniz'e o dalga gelmedi. Buna, Çernobil'deki müzede hazırlanan animasyonda yer verilmiş. Bu bizim ölçümlerle de örtüşüyor. Ölçümünü yaptığımız değerler radyoaktivite açısından herhangi bir sağlık riski taşımıyor. Doğu Karadeniz'deki deniz canlılarında radyoaktivite yok veya minimum seviyede diyebiliriz" dedi.