Münevver Karabulut'un öldürülmesiyle ilgili olarak katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun evinde cinayet günü bulunan 700 bin Euro'yu tutanaklara geçirmedikleri ve güvenlik kamerası görüntülerini yeterince incelemedikleri iddiasıyla haklarında dava açılan 6 polis  ile görüntüleri sildikleri öne sürülen 3 site görevlisinin yargılandığı dava hazırlanamayan bilirkişi raporu yüzünden kilitlendi.



BAHANE BULUYORLAR
17 yaşındaki Münevver Karabulut 3 Mart 2009'da İstanbul Bahçeşehir'deki villada Cem Garipoğlu tarafından başı kesilerek öldürülmüştü. Cem Garipoğlu cesedi iki parça halinde bir gitar kutusuna ve bavula koylup Etiler'de çöp konteynerine attıktan sonra kaçmıştı. 197 gün sonra 17 Eylül 2009 günü avukatıyla birlikte teslim olmuştu. 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Cem Garipoğlu, 10 Ekim 2014 tarihinde de Silivri Cezaevi'nde intihar etmişti.

Garipoğlu Ailesi, Karabulut Ailesi'ne 1 milyon 250 bin lira tazminat ödemeye mahkum edrilmişti. Ancak Garipoğlu Ailesi "Paramız yok" diyerek mahkemeye başvurmuş ve bu tazminatı ödememişti. 700 bin Euro'nun kaybolmasıyla ilgili davada Karabulut Ailesi de müdahil. Çünkü bu paranın bulunup, kendilerine tazminat olarak verilmesini istiyorlar. 

ÇARPICI İDDİALAR
İddianameye göre olay şöyle oldu: 3 Mart 2009 tarihinde Münevver Karabulut öldürüldü. Olayın ardından polis memurları M.T., T. K., İ. K., M. D., S. A., ve A.D. cinayetin şüphelisi Cem Garipoğlu'nun ailesiyle kaldığı Bahçeşehir'de bulunan villaya hareket etti. Jandarmaya da haber veren polisler evde arama yaptı. Polisler bu aramalar sırasında miktarı net olarak tespit olunamayan, ancak makul bir rakamın üzerinde olduğu belirtilen yabancı parayı tutanağa geçirmedi. Arama yapılan villanın güvenlik kameralarının olay tarihinde kayıt yaptığı ancak bu kaydın 7 Mart 2009 tarihinde silindiği, görüntülerin CD ya da DVD'ye aktarılmaya çalışıldığı, bir kısmının da geri dönüşüm kutusuna atıldığı tespit edildi. Polislerin villaya ait kamera kayıtlarını yeterli düzeyde incelemedikleri, kameraların çalışmadığı, bozuk olduğu yönünde 4 Mart 2009 günü polis memurları S.A. ve G.K. tarafından tutanak düzenlendi. Yine aynı memurlar tarafından 5 Mart 2009 günü güzergah üzerindeki kameralarda ise görüntü bulunmadığına dair ikinci bir tutanak düzenledi. Villaların yöneticiliğini yapan U. Y. ile site görevlileri Y. P. ve R. İ. da kameradaki görüntüleri silerek yok etti.

HAPİSLERİ İSTENDİ
Soruşturma sonunda savcılık, sanık polisler G.K., S.A.,T.K., M.D., İ.K., ve A.D. hakkında "Görevi kötüye kullanmak" suçundan 1'er yıldan 3'er yıla kadar, site yöneticisi ile görevlileri U.Y., R.İ., ve Y.P. hakkında da "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 6'şar ay ile 5'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Yargılamada ifade veren sanık polislerin bir kısmı parayı görmediklerini, bir kısmı da söz konusu parayı Tülay Garipoğlu'na verdiklerini anlattı. Polislerden bir kısmı yine güvenlik kameralari ile herhangi bir bilgisi olmadığını söylerken, bir kısmı da villa görevlisinin villayı gösteren iki kemaranın 2 senedir bozuk olduğunu, kayıt yapmadığını söylediğini aktardı. Diğer site görevlisi 3 sanık da kamera görüntüsünü silmediklerini belirtti.

BİLİRKİŞİ BULUNAMIYOR
İfadelerin alınmasının ardından mahkeme dosyanın TÜBİTAK'a gönderilmesine karar verdi. TÜBİTAK, "Yoğunluk sebebi ile inceleme için ayırabilecek ehliyetli personellerinin bulunmadığını" gerekçe göstererek dosyayı iade etti. İstanbul Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi de konu ile ilgili uzman bulunmadığı gerekçesiyle dosyayı iade etti. Dosya son olarak 11 Aralık 2015 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı'na gönderildi. Ancak Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı da 80 GB kapasiteli DİSK'in dosya kapsamında gönderilmemesinden ötürü inceleme yapılamadığını bildirdi.

FETÖ İDDİASI 
Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezan Epözdemir de mahkemeye bir dilekçe sundu: Yapılan yazışmalar sonucunda söz konusu 80 GB'lık DİSK'in kaybolduğu bilgisine ulaşıldığınI 8 yıldır sonuçlanamayan davanın sürümcemede kalmaması için hard diskin bir an önce bulunmasını ve dosyanın tekrar Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı'na gönderilmesini talep etti. Avukat Epözdemir dilekçesinde, "Sanık emniyet mensuplarının, eski avukatının FETÖ'nün yargı yapılanmasının imamı olduğundan bahisle hakkında yakalama kararı bulunmaktadır. Dosyanın incelenmek üzere gönderildiği tüm bilimsel kuruluşların, dosyayı incelemeden çeşitli bahanelerle göndermesi kafalarda makul soru işaretleri oluşturmakta olup, bu durum manidar ve düşündürücüdür" ifadelerine yer verdi.

AİLE İSYAN EDİYOR
Avukat Epözdemir, "8 yıldır hukuki mücadele veriyoruz. Hala CD'lerin dökümüyle ilgili rapor tanzim edecek bir kurum mahkemece bulunamıyor. Bütün kurumlar adeta dosyaya vebalı muamelesi yapmaktadır. Çeşitli bahanelerle yargılamaya konu olan görüntülerin ve kayıtların raporunu hazırlamaktan imtina ediyorlar. Bu husus son derece manidar ve düşündürücüdür. Artık isyan ediyoruz. Biran önce ilgili bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz. Adaletin tecellisi ve maddi gerçeğin tecellisi için mahkemenin karar vermesini bekliyoruz" diye konuştu.