Güneydoğu Genç İşadamları Derneği (GÜNGİAD) Başkanı Hakan Akbal, ’Özerklik’ ile ilgili modeller ithal etmek yerine Osmanlı İmparatorluğu’nun 500 yıl başarıyla uyguladığı ’Eyalet sisteminin’ yeniden canlandırılabileceğini belirtti. Akbal, TRC2 ve TRC 3 bölgelerinin birleştirilip, Diyarbakır vilayetine dönüştürülebileceğine de dikkat çekerek, bölgenin yönetim merkezinin Diyarbakır olmasını önerdi.
GÜNGİAD, ’Çözüm süreci’ ile ilgili önerilerine bir yenisini daha ekledi. Daha önce ’Denetimli Özerklik’ ve ’Mezopotamya Beşlisi’ gibi önerilerini kamuoyu ile paylaşan dernek, şimdi de ’Osmanlı Eyalet Sistemi’ önerisinde bulundu. Konuya ilişkin bir otelde düzenlenen basın toplantısında konuşan GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal, barış sürecinin ikinci aşamasına geçilmesi ve ilgili tarafların müzakere masasında bir araya getirilmesini sağlayan girişimlere hız verilmesini isteyerek, bu yönde yürütülen çabaları desteklediklerini ve konuya ilişkin önerilerle sürece destek vermek istediklerini ifade etti. Daha önce ’Denetimli Özerklik’ önerilerini kamuoyunun dikkatine sunduklarını dile getiren Akbal, önerileri yerelden yönetimi öne çıkaran ve Türkiye’nin yönetimine uygun modellerin geliştirilmesi olarak açıkladıklarını anımsattı.
“TÜRKİYE SİSTEM ARAYIŞINDA”
1988 yılında Avrupa Birliği (AB) Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı çekincelere rağmen imzalayan Türkiye’nin, merkezi esas almak yerine, demokratik temsiliyeti öne çıkaran yerinden yönetim uygulamalarına yönelik sistem arayışlarını açık bir şekilde ifade ettiğini vurgulayan Akbal, “18 Aralık tarihinde Başbakan Sayın Davutoğlu ve bakanların katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında ekonomide yapısal dönüşüm programının ikinci bileşeni kamuoyuyla paylaşılmış, açıklanan 7 tedbirden birinin yerel yönetimlerin gelirlerinin artırılması ve güçlendirilmesi olduğu belirtilmiştir. Aynı eksende İmralı ile yürütülen müzakere taslağı üzerinde uzlaşmaya varıldığı ve taslağın bileşenleri arasında ‘özerklik’ konusunun da olduğu Sayın Sırrı Süreyya Önder tarafından paylaşılmıştır” dedi.
OSMANLI EYALET SİSTEMİ ÖNERİSİ
İspanya, İtalya, Almanya, Avusturya, Kanada gibi dünyanın birçok ülkesinde uygulanan ve uygulandığı ülkelerin kendi içsel dinamikleri ekseninde geliştirilen sistemleri modifiye etmek yerine, Türkiye’nin ve bölgenin bünyesine uygun sistemlerin geliştirilebileceğine işaret eden Akbal, “Yönetsel modeller ithal etmek yerine bu topraklarda yaklaşık 500 yıl önce başarıyla uygulanmış ve batının kendi sistemlerini inşa ederken ilham aldığı Osmanlı eyalet sistemini bugün yeniden canlandırabiliriz. Osmanlı’da 1500’lü yılların başında uygulanmaya başlayan eyalet sistemi ile imparatorluk ilk aşamada 6 eyalete, daha sonra 16 ve 32 eyalete ayrılarak bugün batıda uygulananlara ilham olan modern bir yerinden yönetim sistemi geliştirilmiştir. 1515 yılında Osmanlı’nın 5. eyaleti olan Diyarbakır, kendisine bağlı 24 sancağı ile imparatorluğun en büyük eyaletlerden biriydi” diye konuştu.
“AHMET NEJDET SEZER ENGELLEDİ”
AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın imzalanmasının ardından, merkezi sistemden dönüşüm amacıyla 2002 yılında 4720 sayılı yasa ile Türkiye’nin nüfus, coğrafi özellikler, bölgesel kalkınma planları, temel istatistiki göstergeler ile illerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sırası esas alınarak 26 bölgeye ayrıldığını anımsatan Akbal, “Düzey 2 (Nuts2) de denilen bu bölgelerde, bölge kalkınmasının parametrelerinin oluşturulması, bölgesel kalkınma politikalarının geliştirilmesi ve uygulanması amacıyla da 2006 yılında 5449 sayılı kanunla, idari ve mali yetkilere sahip kalkınma ajanları kuruldu. Devletin kendi mekanizmaları içerisinde ve bu mekanizmaların gereksinimlerine bağlı olarak oluşturulmuş 26 bölgenin tümü zaman içerisinde özerk yönetsel birimlere dönüşebilme potansiyeli taşımaktadır. 2002 yılında istatistiki olarak bölge kavramına geçilmesi ile 2006 yılında ajansların oluşması arasında, devletin, merkez ve yerel arasında yetki paylaşımını sağlamayı amaçladığı en önemli girişimlerden biri de ‘Kamu Yönetimi Reformu’ konusundaki yasal düzenlemelerdir. Yeni bölgelerin tespit edilmesi ardından belki de merkezden yerele transfer edilecek yetkileri belirleyecek bu çerçeve kanun ne yazık ki dönemin cumhurbaşkanı sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilerek, bu çalışmalar engellenmişti” şeklinde konuştu.
“BÖLGENİN MERKEZİ DİYARBAKIR OLMALI”
Kendilerinin önerilerinin 26 istatistiki bölgeden Şanlıurfa ve Diyarbakır’ın yer aldığı TRC2 bölgesi ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’in yer aldığı TRC3 bölgesinde özerklik gibi yerinden yönetim pilot uygulamasına geçilmesi olduğunu anlatan Akbal, “Bu girişimin, devletin uzun yıllar alan çalışması ve emeğiyle oluşmuş bu bölgeleri, aynı zamanda yerinden yönetim merkezlerine dönüştürecek ve toplumda önemli oranda yerleşik hale gelmiş bölünme kaygılarını da bu yolla giderilebilecek bir çalışma olacaktır. Bizler coğrafi, ekonomik, sosyal, kültürel ve dilsel açıdan önemli benzerlikler ihtiva eden TRC2 ve TRC3 bölgelerin yönetim merkezinin Diyarbakır olmasını, ulusal parlamento yanında yerel düzeyde de seçim esasına dayalı, temsile olanak veren meclislerin oluşmasının tartışılmasından yanayız. Osmanlı dönemindeki tecrübeden faydalanarak eyalet ve ona bağlı sancaklardan oluşan idari düzenleme TRC2 ve TRC3 bölgeleri için yeniden tecrübe edilebilir. TRC2 ve TRC3’ün bölgesel yönetim birimlerine dönüştürülmesi kanun hükmünde kararname ile sağlanabilir. Nitekim 1989 tarihli 388 nolu kanun hükmünde kararname ile GAP bölgesi yönetsel bir birim olarak tanımlanmıştı. Bu yönde bir düzenleme ile Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illeri Osmanlı’da olduğu gibi Diyarbakır vilayeti olarak tanımlanabilir, Diyarbakır vilayetinin yönetim merkezi de Diyarbakır ili olabilir” diye konuştu.
“OSMANLI 500 YIL BAŞARIYLA UYGULADI”
Önerdikleri sistemin Osmanlı İmparatorluğu’nun 500 yıllık uygulamasıyla tecrübe edildiği bir sisteme dayandığına da işaret eden Akbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Osmanlı eyalet sistemi ile Düzey 2 bölgelerinin sentezlenmesiyle ülkemize özgü melez bir idari yapılanmaya ulaşabiliriz. Bölgesel yönetim birimleri için de kalkınma ajansları modifiye edilerek yerel meclislere dönüşebilir. Kalkınma ajansları bünyesinde oluşan ve ilgili illerin STK ve kamu kuruluşları temsilcilerinden oluşan yaklaşık 100 üyeli danışma kurulları seçimle belirlenerek bir tür yerel yasama organına dönüşebilirler. Seçimle iş başına gelen danışma kurulları (yasama organı) içerisinden, ajans yönetim kurullarında olduğu gibi bölgesel yürütme organı oluşturulabilir. Bu düzenlemelerle Osmanlı’da olduğu gibi, TRC2 ve TRC3 bölgesi üzerinden eyalet-sancak ilişkisi geliştirilerek merkezini Diyarbakır ilinin oluşturduğu, Diyarbakır vilayeti modelini esas alan bir pilot özerklik uygulaması önerimizi kamuoyunun dikkatine sunarız”.