Gülseli KENARLI - İdris TİFTİKCİ / İSTANBUL, () BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu," (Sığınmacılar) Aylan'ın acısını kendimize dert edinmezsek daha iyi bir gelecek kurma şansını da yitirmiş oluruz" dedi.

Sare Davutoğlu, C20 (Sivil Toplum 20) zirvesine katıldı. Boğaziçi Üniversitesi'deki zirveye, Davutoğlu'nun yanı sıra, Kadir Topbaş'ın eşi Özleyiş Topbaş, Ak Parti Milletvekili Revza Kavakçı, C20 Türkiye Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu ve dünyadan 400'ün üzerinde sivil toplum temsilcisi de katıldı. Zirvede bir konuşma yapan Sare Davutoğlu, "Dünden bu yana terör olaylarında kaybettiğimiz şehitlerimize rahmet, ailelerine ve tüm ülkemize başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak istiyorum" dedi.

"KÜRESEL VİCDAN ÇOK ÖNEMLİ"
Davutoğlu, salonda bulunan sivil toplum örgütleri katılımcılarına hitaben, "Sizler hepiniz, C20 açılım grubu olarak G20 ülkelerini temsilen buradasınız. G'0'nin gündeminde yer alan pek çok konu başlığına ilişkin, söyleyecek çok önemli sözleriniz var. Bunların içinden gelerek, kimi zaman yaşayarak, kimi zaman şahit olduğunuz problemleri çözmeye çalışarak bunlara vakıfsınız. Bu bakımdan C20 küresel meseleler bağlamında bir bakıma dünyanın vicdanını temsil ediyor diye düşünüyorum. Bu küresel vicdan çok önemli. Zira bu günlerde bu ortak vicdanımızı yaralayacak pek çok hadiseye hep birlikte tanıklık ediyoruz. Bölgemizde ve dünyanın başka bölgelerinde, baskı, zulüm, adaletsizlik, açlık gibi nedenlerden ötürü eziyet gören, yurdunu terk etmek zorunda kalan insanlar var. Sizler küresel vicdanın sesi olarak, kimi siyasetçilerin dile getirmediği bu gibi hususları açık yüreklilikle söyleyebilmelisiniz diye düşünüyorum. C20'nin bu seneki gündeminde ele alınan konulara getirdiğiniz bakış açısının bu anlayışı yansıttığını memnuniyetle gördüm" diye konuştu.

TOPLUMSAL EŞİTLİK
Sare Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kapsayıcı büyüme toplumda insanların ekonomik ve siyasi haklarını eşit bir şekilde korunduğu, ekonomi büyürken bundan toplumların bütün kesimlerinin faydalandığı bir ekonomik yaklaşımı göstermektedir. Toplumsal refahın gelirle ilgili olmayan, eğitim, sağlık, beslenme ve sosyal bütünleşmede fırsat eşitliği sağlama gibi unsurlarını da aslında kapsamaktadır. Bu ise toplumsal eşitsizliğin azaltılmasıyla doğrudan ilgilidir. Kısacası kapsayıcı büyüme insan merkezli kapsayıcı bir yaklaşımı da zorunlu kılmaktadır. Bu sene ilk kez G20 liderleri kapsayıcı büyüme konusuna odaklanarak ekonomik refahın adil dağıtımı, adli paylaşımı ve toplumun bütün kesimlerini kapsayacak şekilde artırılması konusunu Türkiye'de ele alacak. Eğer ekonomik büyüme toplumun sınırlı bir kesimi arasında paylaşılır ve özellikle gençler, kadınlar,çocuklar gibi kesimler bundan yeterli ölçüde pay alamazlarsa bu sadece sosyal istikrara açısından olumsuz sonuçlar doğurmakla kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir bir ekonomi, yaşam ve büyüme de imkansız hale gelir"

"MÜLTECİ SORUNUN TEMELİNDE DE KAPSAYICI BÜYÜME POLİTİKALARININ UYGULANAMAMASI YATMAKTA"
Davutoğlu, "Bugün gerek Arap Baharı ve gerekse de gelişmiş ülkelerde yaşanan çeşitli olaylar, ayaklanmalar, kapsayıcılığın önemini daha iyi idrak etmemize vesile oldu. Şu anda dünyanın bir çok ülkesinde yaşana dramın temelinde kapsayıcı büyümenin olmaması yer almakta. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da yeterli eğitim alamamış genç nüfusun varlığı, çalışma yaşına gelmiş birçok gence istihdam sağlanamaması, gelir dağılımında eşitsizliğin artması, seslerini duyuramamaları ve siyasi sistemin bir parçası olamamaları, önce ekonomik krize, sonra sosyal protestolara ve en sonunda da siyasal krize dönüşme potansiyelini barındırıyor. Bütün dünyayı, en çok Türkiye gibi komşu ülkeleri ve Avrupa ülkelerini yakından ilgilendiren mülteci sorunun temelinde de kapsayıcı büyüme politikalarının uygulanamaması yatmakta" diye konuştu.

"DAHA İYİ BİR GELECEK KURMA ŞANSINI DA YİTİRİŞ OLURUZ"
Türkiye'nin sığınmacılar için şuana kadar 5.6 milyar dolar harcadığını belirten Sare Davutoğlu, "Türkiye olarak, Suriye ve Irak'ta baskı ve şiddetten kaçan insanlara kapımızı açtık. Bugün hepinizin bildiği gibi 2 milyon Suriyeli ve Iraklı mülteciyi ülkemizde misafir ediyoruz. Sığınmacılar için Türkiye şu ana kadar 5.6 milyar dolar tutarında maddi kaynak harcamış durumda. Ne yazık ki uluslararası toplumun bu konuda bize verdiği destek çok sınırlı kalıyor. Bugün biz bu insanlara kapımızı açmaz, daha iyi bir yaşam uğruna çıktığı yolculukta 3 yaşındayken hayatını feci bir şekilde hayatını kaybeden Aylan'ın acısını kendimize dert edinmezsek daha iyi bir gelecek kurma şansını da yitirmiş oluruz" ifadesini kullandı.

(FOTOĞRAF)