İhlas Haber Ajansı (İHA) ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Yaşar, Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde, "TSK Kılıçdaroğlu’nun hangi sözünden rahatsız oldu", "Amerika'ya kimler hangi akılları vererek FETÖ’yü korumaya çalışıyor", "Amerikalı savcı TBMM’yi bombalayan pilotlarla ilgili hangi soruyu sordu?", "KCK’da yapılması istenenin benzeri yapılıyor sözünü kim söyledi?", "Adil Öksüz çift taraflı ajan mı?", "FETÖ Adil Öksüz üzerinden ne yapmaya çalışıyor?" sorularına cevap aradı.



Batuhan Yaşar'ın, "Çok karışık işler" başlıklı yazısının tamamı ise şöyle:

"FETÖ soruşturması bir yandan, PKK-PYD-YPG ve DAEŞ ile mücadele diğer yandan yürüyor. Kafalarda birçok soru var. Daha doğrusu suyu bulanık tutmak isteyenler mevcut. Hatırı sayılır miktarda hem de.
Hafta sonu sizleri sıkmadan, yelpazeyi de geniş tutarak beraberce bir ufuk turu yapalım isterseniz.

Her yazı öncesinde olduğu gibi birçok önemli kişiyle konuştuk.
Önce "TSK imamı" olduğu iddia edilen Adil Öksüz için sosyal medyada yazılan çizilenler;
Vay efendim bu adam çift taraflı ajan, duble ajan, eleman... diye devam ediyor...
Birincisi, kesinlikle böyle değil. Daha açık yazalım, güvenilir kaynaklar böyle bir durumu doğrulamıyorlar.

Peki yapılmak isteyen ne? Cevabı çok net:
- Ortalığı dedikodu ve fitneye boğmak.
- Devleti dinamitlemek.
- FETÖ’nün eli yine devrede ve operasyonel.

KCK operasyonlarının ardından yaşadıklarımız yeniden sahneleniyor.
Hatırlarsanız MİT’in PKK içindeki elemanlarının neredeyse tamamı deşifre edilmişti. FETÖ, istihbaratı kör ve sağır hâle getirmişti. Şimdi aynısını yapmaya çalışıyor.
“Devleti, elemanlarını açıklamaya zorluyorlar.”
Siz hiç ABD basınında CIA’nın kaynaklarının veya çalıştığı elemanların açık edildiğini gördünüz mü? Veya İngiliz gazetelerinde MI-6’nın elemanları konusunda...
Adil Öksüz ile ilgili bir karartma uygulanıyor. Güvenlik birimlerini ters tarafa yönlendirme çabası var.
Bütün bunlar da FETÖ’ye en büyük darbe vurulduktan sonra oluyor.
Demek ki sadece Adil Öksüz konusunda yaşananlar bile FETÖ’nün hâlâ hafife alınmaması gerektiğini gösteriyor.
Yapılan ne mi?
Bu konuda işi berbat edenler, sızdırmalarla kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar.
ABD’li savcının o dikkat çeken sorusu...
Gelelim FETÖ elebaşının iadesi ile ilgili olup bitenlere.
ABD heyeti ile geçen hafta dolu dolu 2 gün geçirildi. Görüşmeler, toplantılar, deliller...
Amerikalı savcının Meclis’i bombalayan pilotun ismine kadar sorduğunu da öğrendik.
Bu detay önemli. Artık bu işin ciddiye alındığını anlıyoruz. İsterseniz soru-cevap gidelim...
- ABD, FETÖ ile ilgili nasıl bir hareket planı belirledi?
- İşi ağırdan alacak, seçimlere sadece 4 ay kaldı, Obama yönetimi FETÖ konusunda adım atmayacak. Top yeni yönetime atılmış durumda.
- 3. ülkeye gönderme durumu olabilir mi?
-ABD açısından konu henüz o noktaya bile gelmedi. Ankara’daki görüşmelerde en üst düzeyde, FETÖ’nün 3. ülkeye gönderilmesi ile Türkiye’ye verilmemesi arasında bir fark olmayacağı Amerikalılara çok açık bir şekilde söylendi. ABD’nin FETÖ’yü 3. ülkeye göndermesi de onu koruduğunu gösterir. Türk kamuoyundaki algısı daha da dibe vurur. Bunu biliyorlar, yapamazlar.
- Peki ABD’nin Fırat Kalkanı operasyonuna ses çıkarmamasını, FETÖ’yü vermeme karşılığında olduğunu yazanlar çizenler var. Bu doğru mu?
-Hayır, bazı dangalaklar, diplomasiyi bilmeyenler aynı Adil Öksüz olayında olduğu gibi FETÖ’nün ekmeğine yağ sürmeye, bunu da bırakın Washington yönetimine akıl vermeye kalkıyorlar. O başka bir şey bu bambaşka bir şey. Ne Ankara’da ne de Washington’da böyle bir okuma yapılmadı.

Ama Washington’da oluşan kanaat "FETÖ’nün elebaşı başımıza yeteri kadar bela oldu artık bundan bir şekilde kurtulmalıyız" şeklinde...
Diğer yandan, FETÖ’nün kullanma tarihinin henüz geçmediğini düşünenlerin olduğunu da belirtmeliyiz.
Birilerinin hâlâ beklentileri var demek ki...
Peki bundan sonra Türkiye ne mi yapacak?
Hiçbir şekilde bu konunun soğutulmasına izin vermeyecek.
Hemen belirtelim, ABD’den yeni bir teknik heyetin gelmesi bekleniyor. Ankara’dan benzer bir heyet de bu ay içinde Washington’da olacak. Ardından Dışişleri ve Adalet Bakanlarının baskıyı artırmaya yönelik Washington ziyaretleri var.
Kılıçdaroğlu fabrika ayarlarına geri mi döndü?
Öyle görünüyor. Demek ki bu kadar izin verdiler. Bir anda hooop 15 Temmuz öncesine dönüverdi.

Aynı üsluba...
Bir öyle, bir böyle olmaz.
O zaman Yenikapı’ya katılmayacaktın.
"Yenikapı ruhu" belli ki birilerini çok rahatsız etmiş.
Selin Sayek Böke, "bu böyle gitmemeli" diye zaten uzunca bir süredir hoplayıp zıplıyordu.
Hâlâ toparlama imkânı var. Yazık etmemeli.
Tamam toplantıya katılma, eleştirini de yap... Ama o sözler ne öyle... Çok ağırdı hiç yakışmadı..
Türkiye, NATO standartlarının da ötesinde bir harekât yapıyor. Amerikalılar, Ruslar gıpta ile izliyor..

Sen ondan da rahatsız oluyorsun.
DAEŞ/PKK/PYD/YPG, bu terör örgütlerini sınırımızdan kim temizleyecek? Marslıların gelip temizleyeceğini düşünmüyordur herhâlde sayın Kılıçdaroğlu...
Özgür Suriye Ordusu ile ilgili sözleriniz de bütün Türkiye’yi rahatsız etti.
PYD ve YPG’ye bırakın terörist demeyi, eleştiri bile yöneltmezken, ÖSO’ya ‘çete’ demeniz Türk Silahlı Kuvvetlerini de rahatsız etti Sayın Kılıçdaroğlu..."