Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Yeni başarı hikayesinin temelini oluşturacak bilim ve teknolojidir. Türkiye bütün enerjisini AR-GE ve inovasyon alanına odaklayarak bilgi toplumu olma ve bilgi ekonomisi oluşturma yolunda emin adımlarla ilerliyor” dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, Bilkent Üniversitesi Aysel Sabuncu Beyin Araştırmaları Merkezi’nin temel atma törenine katıldı. Tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Daha sonra Beyin Araştırma Merkezi ile ilgili tanıtım filmi gösterildi. Bilkent Üniversitesi Siberpark’ta düzenlenen törene Bakan Işık’ın yanı sıra Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, hayırsever iş kadını Aysel Sabuncu ve diğer yetkililer katıldı.
Bakan Işık törende yaptığı konuşmada, Aysel Sabuncu’ya teşekkür ederek, Türkiye’nin dünya ile yarışır seviyede olmasının önemine dikkat çekti. Bakan Işık, dünyanın inter disiplin çalışması yapan üniversitelere yöneldiğini ifade ederek, “Bilkent’in bu merkezle birlikte dünyada inter disipliner çalışma yapan üniversiteler arasındaki yerini çok daha pekiştireceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Mikrobiyoloji, psikoloji ve mühendislik alanında çalışan bilim adamları için beyin hakkında inter dizsipliuner çalışma yapmalarını kolaylaştıracağını vurgulayan Bakan Işık, “Özellikle kurulduğundan bugüne kadar 22 tane ABD patenti almış olan Bilkent Üniversitesi Ulusal Manyetik Rözenans Araştırma Merkezi (UMRAM) bu merkeze tanışarak, araştırma imkanlarını da önemli ölçüde arttıracak. UMRAM arttırılmış imkanlarıyla beyin hastalıklarının tanı ve yöntemlerinin geliştirilmesi konusunda çalışmaları başarıyla yürütecek” şeklinde konuştu.
TÜBİTAK’ın çalışmaları ile ilgili de bilgi veren Işık, “TÜBİTAK Gen Mühendisliği ve Biyo Teknoloji Enstitüsü bünyesinde kanser tedavisine yönelik yerli ilaç geliştirilmesi, biyo sensör geliştirilmesi, kanamayı durdurucu biyo malzemelerin geliştirilmesi gibi önemli projeleri yürütüyor ve destekliyoruz. TÜBİTAK’ta depresyon ve intiharların genetik faktörlerle ilişkisini araştıran bir projeyi de başlatıyoruz. Günümüz dünyasında Türkiye ölçeğindeki toplumların gelişmesinin temel anahtarı bilim ve teknolojiye yaptıkları yatırım ve yapacakları yatırımdır” diye konuştu.
Türkiye’nin yeni bir başarı hikayesi yazmasının zamanının geldiğini belirten Bakan Işık, şunları kaydetti:
“Yeni başarı hikayesinin temelini oluşturacak bilim ve teknolojidir. Türkiye bütün enerjisini AR-GE ve inovasyon alanına odaklayarak bilgi toplumu olma ve bilgi ekonomisi oluşturma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Üç alana odaklandık. Dünyada üzerinde çalışan teknoloji, AR-GE ve inovasyon eko sistemi ve kamu-üniversite- sanayi işbirliği.”
“AR-GE HARCAMALARINDAN ELDE EDİLEN GELİR VERGİSİ’Nİ ALMAYACAĞIZ”
Sürdürülebilir bir büyüme için bilim ve teknoloji üreten bir ülke olmanın önemine değinen Işık, bilim ve teknoloji alanında Japonya’yı örnek verdi. Işık sözlerini şöyle sürdürdü:
“Üniversitelerde AR-GE yapan hocalarımızın ürettiği değerin önemli bir kısmı Gelir vergisi, döner sermaye kesintisi gibi nedenlerle kesiliyor, 100 liralık değer üreten hocamızın maalesef kendisine 50 liradan daha az para kalıyordu. Maliye Bakanımızla görüştük. ‘AR-GE harcamalarından elde edilen Gelir Vergisi’ni almayacağız’ diye mutabakat sağladık. Artık üniversitelerin AR-GE’den dolayı hocaların elde ettiği gelirden Gelir Vergisi almayacağız. Döner sermaye kesintisini makul düzeye indirdik. 100 liralık değer üreten bir üniversite hocası bunun 85 lirasını alabilecek. 21 Nisan’da yürürlüğe girin düzenleme ile AR-GE ve inovasyon sonucunda elde edilen fikri mülkiyet hakkının değerlendirilmesinden dolayı oluşan Kurumlar Vergisi’nin yüzde 50’sinden vazgeçtik. Arzumuz şu, kim ARGE ve inovasyona kim daha fazla zaman, imkan ayırıyorsa, bunun getirisinden kendisi daha fazla yararlansın.”
Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atalar ise, 25 Nisan 1953 tarihinde iki bilim adamının, Amerikalı James Watson ve İngiliz Francis Grek’in DNA adı verilen bütün canlılarda bulunan molekülü anlattıkları makaleyi Natura Dergisi’nde yayınladıklarını hatırlatarak, molekülün içindeki dört değişik amino asidin sıralamasının o canlının içindeki kodu oluşturduğunu ifade etti. Atalar, bu kodun canlının varlığını belirlediğini aktararak, bu keşfi yapanların Nobel ödülü aldıklarını hatırlattı. Dört yaşındaki bir çocuğun bir yabancı dili üç-dört ayda öğrendiğini söyleyen Atalar, 20 yaşındaki bir gencin yabancı dili bir yıl veya iki yılda öğrenebileceğine dikkat çekti.
Hayırsever iş kadını Aysel Sabuncu, merkezde çalışacak insanların beynin nasıl çalıştığını ilk defa ortaya çıkartan bilim insanları olacağına inandığını kaydederek, katılımcılara teşekkür etti.
Bilkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergin Atalar, Beyin Araştırma Merkezi kurulması ile beynin sınırlarının keşfedilmesi yönünde önemli bir adım atıldığını söyleyerek, beynin nasıl çalıştığının anlaşılmasının sadece sağlık yönünden değil, birçok yeni teknolojinin gelişmesi bakımından önemine değindi. Deney hayvanlarının kullanılacağını belirten Atalar, merkezin tüm bilim insanlarına açık olacağını ifade etti.