Öz bakım becerilerinin çocuğun yemek yeme, giyinme, kişisel temizlik, tuvalet gibi ihtiyaçlarını yetişkin desteği olmadan yapabilme becerisi olduğunu belirten Uzman Psikolog Merve Demir, bu ihtiyaçların çocuğun tek yapabilmesi için aile tarafından cesaretlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Çocuk-Ergen Psikoterapisti Uzman Psikolog Merve Demir, “Öz bakım becerileri, hem çocuğun kendi kendine yeterli olmasına yardımcı olur hem de daha kaliteli bir yaşam sürmesini sağlar. Başlangıçta bebeğin tüm ihtiyaçları annesi tarafından karşılanır. Çocuk büyüdükçe fiziksel ve zihinsel becerileri de artar. Bu noktada annenin yavaş yavaş kendini çekmesi ve ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması için çocuğu cesaretlendirmesi gerekir. Böylece çocuğunun ayrı bir birey olma çabalarını desteklemiş olur. Çocuk öz bakım becerilerini, kendisine bakım veren yetişkinleri taklit edilerek öğrenir. Ebeveynler çocuğa bu konuda yeterli fırsatı sunarsa, çocuk gelişim dönemine göre yavaş yavaş öz bakımını üstlenmeye başlar. Bu sebeple çocuğun kendi başına yeme, giyinme ve tuvaletini yapma çabaları desteklenmelidir. Çocuğun öz bakım konusundaki çabalarının desteklenmemesi ve annenin bakımın tamamını üstlenmekte ısrarcı davranması, bu becerilerin gelişmesine engel olur. Okula başlaması ile çocuğun yaşıtlarından geride olan öz bakım becerileri de dikkat çekmeye başlar. Giyinemeyen, yemeğini yiyemeyen, tuvalet ihtiyacını karşılayamayan çocuk, akranları tarafından alaya maruz kalabilir. Aynı zamanda kendisini yeteriz ve beceriksiz görmeye başlar. Bu bakımdan öz bakım becerileri, çocuğun toplum tarafından kabulü için de gereklidir” dedi.

Öz bakım becerilerini öğretmekte, çocuğun gelişimsel düzeyinin dikkate alınması gerektiğini ifade eden Demir, “3 yaş öncesinde çocuklar genellikle öz bakım becerileri konusunda anneye bağımlıdırlar. Bu süreçte kendi ihtiyaçlarını fark etmeyi öğrenir ve bu becerilerin küçük provalarını yapabilirler. 3 yaşından itibaren, anne ve babalarının yardımlarıyla öz bakım becerilerini kendileri yapmaya başlarlar. Çatal-kaşık kullanarak yemek yiyebilir, kolay giyilebilen bazı giysilerini anne-babalarının desteği ile giyebilirler, ellerini yıkayabilirler. 4 yaşındaki çocuklar, yardımsız yemek yiyebilirler. Tuvalet ihtiyaçlarını artık kendi başlarına giderebilirler. Düğmeli olmayan kıyafetlerini giyebilirler. Oyuncaklarını toplayabilirler. 5-6 yaşından itibaren çocuklar tuvalet temizliklerini yardımsız yapabilirler. Yardımsız giyinebilir, düğme ilikleyebilir ve ayakkabılarını bağlayabilirler. Saçlarını tarayabilir ve dişlerini yardımsız fırçalayabilirler. Yemek araç gereçlerini bir yetişkin gibi kullanabilirler” diye konuştu.

“Çocukları kendi başına giyinmeye özendirmek için daha kolay giyip çıkarabilecekleri giysi ve ayakkabılar tercih edilmelidir”

Çocukların önce giysileri çıkartmayı, daha sonra giymeyi öğrendiklerini kaydeden Demir, “Küçük yaşlardan itibaren çocuklar bazı basit kıyafetlerini çıkarabilirler. Ancak bir çocuğun yardımsız giyinebilmesi, küçük kas becerilerinin gelişimine bağlıdır. Bebeklikten itibaren anne babaların, çocuğu giydirirken ona ne yaptığını anlatması çocuk için faydalıdır. Anne babalar çocuğu giydirirken yavaş yavaş onun da yapmasına olanak tanımalı, zamanla yardımlarını azaltmalı ve giyinme işini tamamen çocuğa bırakmalıdır. Çocukları kendi başına giyinmeye özendirmek için daha kolay giyip çıkarabilecekleri giysi ve ayakkabılar tercih edilmelidir. Bağcıklı ayakkabılar yerine cırt cırtlı ayakkabılar, düğme ve fermuar yerine çıtçıt kullanmak, çocuğun giyinme denemelerinde başarılı olmasını sağlar. Bu da çocuğu daha karmaşık becerileri denemeye motive eder. Çocuk biraz daha büyüdüğünde, giysilerinde büyük ve kolay açılıp kapanabilen düğme ve fermuarlar kullanılabilir. Bu yolla çocuk düğme ilikleme ve fermuar açmayı basit bir şekilde denemiş olur. Aynı zamanda oyuncak bebeklere basit fermuarlı, düğmeli giysiler giydirilerek oyun oynanabilir. Küçük çocuklar genellikle kıyafetlerinin tersini ve düzünü ayırt edemezler. Bu konuda çocuğa yardımcı olacak küçük ipuçları, işaretler kullanılabilir. Ayrıca kıyafetlerini dolabına çocukla beraber yerleştirerek, çocuğun hangi giysinin nereye konulduğunu görmesi sağlanmalıdır. Tamamen yardımsız giyinmeyi öğrenmesinin zaman alacağı unutulmamalıdır. Bu nedenle sabırlı olmak ve çocuğun çabalarını tebrik etmek önemlidir. Yaklaşık 6 yaşında çocuklar düğme iliklemeyi, fermuar açıp kapatmayı ve hatta ayakkabı bağcıklarını bağlamayı öğrenebilirler. Yani okula başlayan bir çocuk kendi başına tüm giysilerini giyebilir. Ancak bu noktada her çocuğun gelişiminin kendine özgü olduğu unutulmamalıdır. Küçük kas gelişimi ya da dikkat konusunda sorunlar yaşayan çocuklar, giyinme becerilerinde yaşıtlarının gerisinde kalabilirler” ifadelerini kullandı.

“Çocuklar, anne ve babasının temizlik ve düzenle ilgili rutin davranışlarını taklit ederler”

Çocukların anne ve babaları gibi dişlerini fırçalamak, basit ev işlerinde ebeveynlerine yardım etmek istediklerini belirten Demir, “Bunları yapmasına fırsat vermek, çocuğun temizlik alışkanlıkları kazanmasındaki ilk basamaktır. Anne ve babalar el-yüz yıkama, diş fırçalama, saç tarama, banyo gibi alışkanlıklar konusunda çocuğa örnek olmalı, kendi kişisel bakımlarına özen göstermelidirler. Düzenli olarak yapılan kişisel temizlik rutinleri oluşturulmalıdır. Ancak temizlikle ilgili abartılı ve zorlayıcı tutumlar çocukta bazı sorunların oluşmasına neden olabilir. 2 yaşından itibaren çocuk macun kullanmadan, 3 yaşından sonra da macunla dişlerini fırçalamaya başlayabilir. Çocuğun diş fırçasını kendisinin seçmesi onu diş fırçalamaya heveslendirecektir. Ayrıca anne babalar çocuğa diş fırçasının yalnızca kendisine ait olduğunu da öğretmelidir. Anne-babaların çocuğa el yıkamak diş fırçalamak gibi kişisel temizlik alışkanlıklarını sürekli hatırlatması uygun değildir. Bu durum çocuğun kendisini yetersiz hissetmesine ya da anne babasına karşı öfke duymasına neden olabilir. Bunun yerine bu etkinlikler şarkılar, oyunlar ve mizah aracılığıyla daha eğlenceli hale getirilmelidir. El yıkamayı çocuk için daha cazip hale getirmek için renkli ve eğlenceli figürlü sabunlar kullanılabilir. Banyo yapmayı sevdirmek için küvete oyuncaklar konabilir. Ayrıca köpüklerle oynamasına izin vermek onun yıkanmayı sevmesine yardımcı olacaktır” dedi.

Yemek yeme sürecindeki ısrarcı ve zorlayıcı tutumların, çocuğu kandırarak yemek yedirmenin, televizyon karşısında yedirmenin ve kendi başına yemesine izin vermeme gibi davranışların genellikle yeme sorunlarına sebep olduğunu vurgulayan Demir, “Çocuğa sağlıklı yemek yeme alışkanlığı kazandırmak için öncelikle anne ve babanın çocuğa doğru model olması gerekmektedir. Eğer evde ailece sofraya oturulmuyorsa, çocuk doğru yemek yeme davranışını gözlemleyemez. Yemek saatleri düzenli olmalı ve çocuk herkesle birlikte sofraya oturmalıdır. Anne-babalar çocuğa çatal kaşık kullanma ve sofra kuralları konusunda örnek olmalıdır. Yemeği dökse bile çocuğun kendi başına yemesine izin verilmelidir. Genellikle anneler, çocuklarını kendileri yedirerek hem etrafın kirlenmesini engellerler hem de zamandan tasarruf ederler. Ancak, sürekli olarak bir yetişkin tarafından doyurulan çocuk, bu becerilerini geliştiremez. Yeme becerileri çocuğun izlemesine ve denemesine fırsat verilerek, doğal ortamı içinde, yani rutin yemek saatlerinde öğretilir. Çocuk için daha rahat tutabileceği kaşık ve çatallar kullanmak faydalı olacaktır. Yiyeceği miktar ve yiyecek seçimi konusunda çocuğun kararına saygı duyulmalı, ısrarcı ve zorlayıcı olunmamalıdır. Çocuğun yemeği hazırlamakta ve toplamakta anne babaya yardım etmesine izin verilmelidir” açıklamalarında bulundu.

“Çocuk tuvaletini kaçırdığında asla cezalandırılmamalıdır”

Çocuğun tuvalet alışkanlığı kazanması için hem fiziksel hem de duygusal açıdan hazır olmasının önemli olduğunu söyleyen Demir, “Çocuk hazır değilken tuvalet eğitimine başlanması, bu süreci daha da uzatabilir ve farklı problemlere sebep olabilir. Çocuğun kendisi talep etmediği sürece, 2 yaşından önce tuvalet eğitimine başlamaya gerek yoktur. Ancak 4 yaşına kadar çocuğun tuvalet becerisini kazanması gerekmektedir. Çocuğun bezinin 2-3 saat kuru kalması; yani çocuğun tuvaletini az az ve sık sık yapmak yerine, daha fazla miktarda ve daha az sıklıkta yapmaya başlaması, tuvaletini klozete yapmaktan korkmaması, tuvaleti geldiğinde huzursuz olması, kirli bezinden rahatsızlık duyması gibi davranışlar çocuğun tuvalet eğitimine hazır olduğunu gösteren işaretlerdir. Anne-babanın tutarlı, sabırlı ve hoşgörülü tutumu, tuvalete alışma sürecini kolaylaştıracaktır. Küçük çocuklar, yetişkinlerin kullandığı tuvaletlerden genellikle korkarlar. Lazımlık kullanmak, klozete çocuklar için olan aparatlardan takmak ya da ayağının altına basamak koymak gibi yöntemlerle, çocuğun kendisini daha rahat ve güvende hissetmesi sağlanabilir. Lazımlık çocuğun kolayca ulaşabileceği bir yerde olmalı, çocuğun tuvaletini lazımlığa yapma denemeleri tebrik edilmelidir. Lazımlığa oturmayı reddettiğinde ise ısrarcı davranılmamalıdır. Çocuk tuvaletini kaçırdığında asla cezalandırılmamalıdır. Çocuğa tuvaletini yaptıktan sonra nasıl temizlenmesi gerektiği öğretilmelidir. Eğer çocuk tuvaletini yaptıktan sonra poposunu silmeyi, sifonu çekmeyi ya da ellerini yıkamayı unutuyorsa, banyonun duvarına çocuğun görebileceği bir yere, yapması gerekenleri hatırlatacak resimler asılabilir. Bunlara ek olarak tuvaletin kapısının kapalı olması gerektiği ve bir kişi tuvaletteyken tuvalete girmesinin doğru olmadığı da çocuğa öğretilmelidir. Çocuk yaklaşık 4 yaşlarındayken tuvalet kâğıdı kullanmayı, poposunu silmeyi ve sifonu çekmeyi kendi başına yapabilir. Fakat bazen anne-babalar çocuklarının yeterince iyi temizlenememesinden endişe duyup, bu işi kendileri yaparlar. Tuvalet temizliğinin anne-babası tarafından yapılmasına alışan çocuk, okula başladığında da tuvaletini kendi başına yapamayacaktır. Bu da tuvaletini uzun süre tutmasına ve bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Bir çocuğun kendi başına yapabileceği bir şeyi, onun yerine yapmak, çocuğun becerilerini küçümsemek demektir. Çocuklar, ancak kendi başlarına bir şeyler yapabildikleri zaman özgüvenleri gelişebilir. Bu nedenle çocukların öz bakım becerileri konusundaki çabaları teşvik edilmelidir” şeklinde konuştu.