SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, 1 Haziran Dünya Süt Günü nedeniyle yaptığı açıklamada “Süt sağlıktır. Ama pastörize edilmiş, hijyenik ambalaj ile korunmuş süt ve süt ürünü sağlıktır. Sokakta satılan, pastörize edilmemiş çiğ süt ve pastörize edilmemiş çiğ sütten yapılan her türlü süt ürünü ise risklidir, sakıncalıdır” ifadelerini kullandı.

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, 1 Haziran Dünya Süt Günü nedeni ile bir açıklama yaptı. Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü’nün (FAO) 2001 yılında aldığı karar uyarınca, üye ülkelerin neredeyse tamamında Dünya Süt Günü, her yıl 1 Haziran’da kutlanıyor. SETBİR de bu yıldan itibaren bu uluslararası karara uyarak Dünya Süt Günü’nü 1 Haziran’da kutlamaya karar verdi. Öyle umuyoruz ki Türkiye süt ve süt ürünleri sektörünün diğer sivil toplum örgütleri ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da gelecek yıldan itibaren Dünya Süt Günü’nü 1 Haziran’da kutlayacaklar.

Süt ürünleri sektörü 500 bin kişiyi besliyor

Tezel, Türkiye süt ve süt ürünleri sektöründe kamu otoritesinden onaylı ve denetimli 2 bin 150 işletmenin faaliyet gösterdiğini söyleyerek, “Sektör yılda 18 milyar TL ciro yaparken, 50 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor. Yanı sıra 200 bin çiftçi, 200 bin satış noktası ve 50 bin nakliyeci de süt ve süt ürünleri sektöründen ekmek yiyor” dedi.

“Üretilen çiğ sütün yarısı kayıtdışı işleniyor”

Türkiye’de 2017 yılında 20,7 milyon ton çiğ süt üretildiğini aktaran Tezel, “Bu miktarın yüzde 91’i inek, yüzde 6’sı koyun, yüzde 3’ü ise keçi sütü. Yine geçen yıl Türkiye’de süt ve süt ürünleri sanayii tarafından 1,55 milyon ton içme sütü, 133 bin ton süttozu, 60 bin ton tereyağı, 690 bin ton peynir, 1,17 milyon ton yoğurt, 717 bin ton ayran üretildi. Sanayi bu üretimi, 2017 yılında üretilen toplam inek sütünün yüzde 48,6’sını işleyerek gerçekleştirdi. Bir başka deyiş ile geçen yıl Türkiye’de üretilen sütün yarısı sanayi tarafından işlenirken, diğer yarısı kayıt dışı işletmelerde işleme tabi tutuldu, sokak sütü olarak tüketildi” dedi.

Kayıtlı sütün yüzde 97’sini SETBİR işliyor

Bu yapı içinde SETBİR üyesi şirketlerin günde toplam 27 bin ton süt işleyerek yer aldığını belirten Tezel, “Yılda 9,8 milyon tona denk gelen bu üretim miktarı, kayıtlı süt pazarının yüzde 97,4üne, Türkiye’de bir yılda üretilen toplam süt miktarı olan 20,7 milyon tonun ise yüzde 47,3’üne karşılık geliyor” şeklinde konuştu.

Hedef yılda kişi başı 300 kilo süt ürünü tüketmek

Türkiye’de geçen yıl kişi başına 256,2 kilo süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketildiğini bu miktarın, FAO verilerine göre dünyada ortalama 111,4 kilo, gelişmiş ülkelerde ise 300 kilonun üzerinde olduğunun altını çizen Tezel, “Gerek SETBİR üyesi süt ürünü üreticileri gerekse sektörün diğer paydaşları, halkımızın en kaliteli ve en hesaplı süt ürünlerine ulaşması, hayvansal proteinin en sağlıklı ürünlerini tüketmesi için canla başla çalışıyor. Ancak yukarıda ifade ettiğim ve her fırsatta vurguladığım gibi, tüketim yeterli değil.

Halbuki kayıtiçi üretim yapan süt ve süt ürünleri sektöründe üretim kapasitesi, bugünkünün çok üzerinde bir tüketimi karşılayabilecek seviyede. Bunun için yeterli kaynak, teknoloji ve bilgi birikimimiz var. Dolayısı ile hedefimiz, halkımızın tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, kişi başı yılda en az 300 kilo süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketmesi” dedi.

“Seçimimiz sağlıklı sütten yana olmalı”

Tezel sağlıklı süt vurgusu yaparak, “Ne yazık ki bugün ülkemizde bilimsel eğitimden geçmiş olmalarına rağmen kimi insanlar, uzmanı olmadıkları halde süt ve süt ürünleri hakkında ahkam kesmekte, tüketiciyi çiğ süt içmeye, ambalajsız ürün tüketmeye özendirmekte. Bu bilgi kirliliği, eğer önüne geçilmez ise halk sağlığını tehdit eden gelişmelere yol açabilir.

Süt sağlıktır. Ama pastörize edilmiş, hijyenik ambalaj ile korunmuş süt ve süt ürünü sağlıktır. Sokakta satılan, pastörize edilmemiş çiğ süt ve pastörize edilmemiş çiğ sütten yapılan her türlü süt ürünü ise risklidir, sakıncalıdır” diye konuştu.

“Hayvancılığa yatırım şart”

“Kişi başı yılda en az 300 kilo süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketme hedefine ulaşmak için yeterli hayvan kaynağına sahip olabilmeliyiz” diyen Tezel, şunları kaydetti: “Ancak bugün Türkiye’de sütte ve kırmızı ette yeterli hayvanımız yok. Her yıl giderek artan miktarlarda süt ve besi sığırı ithal ediyoruz. Eğer kendi hayvan kaynağımızı geliştiremezsek bu ithalat yarın da devam edecek.

Dolayısıyla her halükârda, bugün 80 milyon olan, 2023’te 84 milyon, 2050’de 93 milyon olması öngörülen nüfusumuzun süt ve hatta kırmızı et kaynaklı hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayımızı artırmak, bunun için de hayvancılığa yatırım yapmak şart.

Bu yatırım, nüfusumuzu yeterli miktarda hayvansal proteinle beslemekle kalmayacak, bu sayede gelişecek sağlıklı nesiller daha az hastaneye, daha az huzurevine ihtiyaç duyacak, hayvansal proteinle büyüyen nesiller daha çok keşfe ve icada imza atacak. Bu hayvansal proteinin kaynağı olan hayvanların yerinde beslenmesi ile köyden kente göç önlenecek, köylülükten çiftçiliğe geçilirken kent dışı hayatta da refah artarak kırsal kalkınma gerçekleşecek. Kentte de kırsalda da daha sağlıklı, daha verimli, daha mutlu ve refah içinde bir toplum olmanın yolu açılacak.”