Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yardımcısı Halil Etyemez, “Temmuz 2008’den bu yana işgücümüz 24 milyon 587 binden 28 milyon 785 bine, istihdamımız 22 milyon 163 binden 26 milyon 99 bine, istihdam oranımız yüzde 43.6’dan yüzde 46.9’a, işgücüne katılma oranımız yüzde 48.4’ten yüzde 51.7’ye yükselmiştir” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın himayesinde düzenlenen İŞKUR 7. Genel Kurul toplantısı, Ankara HiltonSA Otel’de gerçekleştirildi. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yardımcısı Halil Etyemez, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürü Dr. Nusret Yazıcı, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, DİSK Başkanı Kani Beko, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak , TİSK Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Günay da katıldı.

Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun 1946’da fiilen görev yapmaya başladığını belirterek, “Aradan geçen zaman zarfında çalışma hayatındaki değişimler ve bu değişimler sonucunda ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar, daha etkin bir kamu istihdam kurulunu gerekli kılmıştır. Bu gereklilik neticesinde son 11 yılda Türkiye İş Kurumu’nun teşkilat yapısı ve görev alanı, Avrupa Birliği müktesebatı doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir. Karar alma mekanizmalarına sosyal tarafların aktif katılımıyla sağlanmıştır. Bugün itibariyle İŞKUR ulusal istihdam politikalarının oluşturulması, işsizlik sigortası işlemlerinin yürütülmesi, aktif iş gücü programlarıyla iş gücünün niteliğinin arttırılması, iş gücü piyasasındaki arz talep dengesinin sağlanması, istihdamın korunması ve işsizliğin azaltılması gibi son derece önemli ve hayati görevleri yerine getirmektedir. Bu görevler İŞKUR’un işgücü piyasasında ne kadar kilit bir öneme sahip olduğunu ortaya koymaktadır. İŞKUR’un bu görevleri irdelendiğinde esasında hepsinin iki temel amaca hizmet ettiğini görüyoruz. Bunlardan birincisi istihdamı korumak ve arttırmak, ikincisi ise işsizliği azaltmaktır” diye konuştu.

İşsizlik sorununun bireyin aile içindeki konumunu, sosyal hayattaki yerini ve geleceğe dair umutlarını doğrudan etkileyen bir sorun olduğunu kaydeden Etyemez, kız istemeye gidildiğinde bile sorulardan bir tanesinin iş olduğunu ifade etti. Etyemez, İŞKUR’un iş bulmada doğrudan, eş bulmada ise dolaylı bir fonksiyon sahibi olduğunu vurguladı. Özel sektörde 2007 yılında 111 bin 371 kişinin İŞKUR sayesinde işe yerleştiğini ifade eden Etyemez, şunları söyledi:

“2013’ün sadece ilk 10 ayında 596 bin 290 kişiyi işe yerleştirmiştir. 2002’den 2011 yılına kadar 218 bin kişiye iş ve meslek danışmanlığı veren İŞKUR, son 2 yılda 1 milyon 900 bin kişiye iş ve meslek danışmanlığı hizmetini vermiştir. Bu rakamlar İŞKUR’un değişen ve etkin hale gelen kurumsal yapısıyla iş gücü piyasasında aktif rol almasının ne kadar olumlu sonuçlar doğurduğunu da ortaya koymuştur.”

İŞSİZLİK ORANLARI

İşsizliğin Türkiye’nin olduğu kadar dünyanın da bir sorunu olduğunu belirten Etyemez, küresel işsiz sayısının 192 milyona ulaştığını ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde 210 milyon kişiye çıkmasının beklendiğini kaydetti. Etyemez, şöyle devam etti:

“Gelişmiş ekonomilerde 2002-2006 yılları arasında yüzde 6.4 olan işsizlik oranı, 2007-2013 yılları arasında yüzde 7.4’e, aynı dönemlerde Euro Bölgesi’ndeki işsizlik oranı yüzde 8.7’den yüzde 10.5 yükselmiştir. Son açıklanan verilere göre ise işsizlik AB’de yüzde 11, İspanya’da yüzde 26.6, Yunanistan’da yüzde 27.6, Fransa’da yüzde 11.1, İtalya’da yüzde 12.5, Portekiz’de yüzde 16.3 seviyesindedir. AB ülkelerinde genç işsizlik oranı ise yüzde 23.5’tir. İşsizlikle mücadele konusu tüm dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiş, makro ekonomik politikalar işsizliği düşürmeye odaklanmıştır. Örneğin son 5 yıldır tarihinin en büyük parasal geliştirme politikası yürüten ABD Merkez Bankası, parasal gelişmenin durdurulmasını, işsizlik oranının yüzde 6.5’e düşürülmesi hedefine varmıştır.”

Ülkemizde iş gücü piyasasının olumlu bir sınav verdiğini de belirten Etyemez, özellikle 2008’den sonra hayata geçirilen istihdam paketleri, teşvikler, iş ve meslek danışmanları gibi icraatlar neticesinde genel işsizlik oranının yüzde 9.3, gençler üzerindeki işsizlik oranının ise yüzde 18 olarak gerçekleştiğini söyledi. 2008’den bu yana işgücü piyasasında ciddi hareketlenmelerin olduğunu belirten Etyemez, şunları söyledi:

“Temmuz 2008’den bu yana işgücümüz 24 milyon 587 binden 28 milyon 785 bine, istihdamımız 22 milyon 163 binden 26 milyon 99 bine, istihdam oranımız yüzde 43.6’dan yüzde 46.9’a, işgücüne katılma oranımız yüzde 48.4’ten yüzde 51.7’ye yükselmiştir. Kadınlarımızın iş gücüne katılma oranı ise yüzde 23.3’ten yüzde 31.6’ya çıkarılmıştır. Kayıt dışı istihdamda da kayda değer başarılar sağlanmıştır. 2002’de yüzde 52 olan kayıt dışı istihdam oranı bugün yüzde 37.8’e gerilemiştir. Tüm bu gelişmeler son derece olumlu ve önemli gelişmelerdir. Ancak iş gücü piyasamızın kırdan kente göçte, emek yolu üretimden teknoloji yolu üretime geçişinden kaynaklı yapısal sorunları da bir an önce çözüme kavuşturmalıyız.”

İŞKUR’un aktif iş gücü programlarının yanında pasif iş gücü programlarını da yürüttüğünü kaydeden Etyemez, “İşsizlik sigortası fonunun hayata geçirildiği günden bu yana toplam 3 milyon 110 bin kişiye 6 milyar 450 milyon TL işsizlik parası ödenmiştir. Özellikle küresel kriz döneminde aktif hale getirdiğimiz kısa çalışma ödeneğinden bugüne kadar 227 bin kişi faydalanmış ve bu kişilerin kriz döneminde işlerini kaybetmelerinin önüne geçilmiştir” dedi.

İŞKUR’un uluslararası alanda da konumu olduğunu söyleyen Etyemez, “İŞKUR daha önce Kamu İstihdam Kurulu Birliği’nin üyesiydi. 2012 yılında birliğin yönetim kuruluna seçildi. Dünya Kamu İstihdam Kurulları Birliği’nin 2015’teki kongresinin İstanbul’da gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Bu da dünyada iş gücü piyasasındaki gelişmeleri yakından takip etmek ve ülkemizin tanıtımı adına son derece önemlidir” değerlendirmesini yaptı.

İşsizlikle mücadelenin siyaset üstü bir konu olduğunu kaydeden Etyemez, “İşsizlikle mücadele konusunda yapmamız gereken daha çok şey var. 2023 yılında istihdam oranını yüzde 55’e yükseltmeyi, işsizlik oranını yüzde 5'lere ve kayıt dışı istihdam oranını da yüzde 15’e indirmeyi hedefliyoruz. Kadınların işgücüne katılım oranını yüzde 30’lardan alıp yüzde 40’ların üzerine çıkarmamız gerekiyor. Ülkemizin sahip olduğu beşeri sermayeyi iyi değerlendirecek ve milletimizin yarınlarını güvenceye alacak reformları hayata geçirmemiz gerekiyor. Bu anlamda İŞKUR Genel Kurulu iş gücü piyasasının temel sorunlarına yönelik projeler üretecek olan sosyal tarafların bir araya geldiği önemli bir platformdur” ifadelerini kullandı.

İşsizlik sigortası fonuyla ilgili yapılan eleştirilere de cevap veren Etyemez, işsizlik fonunu çok önemsediklerini ve çalışma hayatına fayda sağlayacağını belirterek, bu fonun hassasiyetini taşıdıklarını ve bütçeye bu fondan pay ayrılmasının söz konusu olmasını kaydetti.

“İŞSİZLİĞİN AZALTILMASI, DAHA NİTELİKLİ VE KALICI İSTİHDAMIN SAĞLANMASI AZMİYLE KURUMUMUZDAN BEKLENTİLERİ ETKİN BİR ŞEKİLDE KARŞILAMAYA ÇALIŞMAKTAYIZ”

İŞKUR Genel Müdürü Dr. Nusret Yazıcı ise, küreselleşme sürecinin işgücü piyasalarının ekonomik ve teknolojik gelişmelere olan duyarlılığını arttırdığını kaydederek, “Buna bağlı olarak işgücü talebi, gelişen teknoloji ve yeni üretim biçimleriyle beraber gün geçtikçe değişmekte ve daha karmaşık bir hale gelmektedir. Bu durum, işsizliği tüm platformlarda tartışılan temel bir sorun haline getirmiştir. Sorunun çözümüne yönelik arayışlar, kamu istihdam kurumlarının sorumluluklarını ve bu kurumlardan beklentileri artırmıştır. Cumhuriyetimizin 90’ıncı yılını kutlarken Türkiye’nin kamu istihdam kurumu olarak işsizliğin azaltılması, daha nitelikli ve kalıcı istihdamın sağlanması azmiyle Kurumumuzdan beklentileri etkin bir şekilde karşılamaya çalışmaktayız” şeklinde konuştu.

Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Doğru işe doğru kişiyi yerleştirmek, piyasanın talep ettiği mesleklerde işgücü temin etmek, eğitim hayatından istihdama geçiş sürecini kolaylaştırmak, istihdamında güçlük çekilen grupları özel programlar yoluyla işgücü piyasasına kazandırmak üzerinde önemle durduğumuz konulardandır. Bu alanlarda her geçen gün daha fazla sayıda ve daha yüksek kalitede hizmet sunmak gayretindeyiz. Özellikle küresel ekonomik kriz sürecinde Hükümetimizce alınan ekonomik tedbirler ve kurumumuza sağlanan destekler sayesinde krizin işgücü piyasasına olan olumsuz etkisi azaltılmıştır.”

MESLEKİ EĞİTİM KURSLARI

İŞKUR’un beceri ve nitelik eksikliği nedeniyle işgücü piyasasına giremeyen işsizlerin istihdam edilebilirliğini artırmak amacıyla mesleki eğitim kursları düzenlediğini de ifade eden Yazıcı, “Bu yıl uygulamaya koyduğumuz yeni düzenlemelerle mesleki eğitim kurslarının etkinliğini ve niteliğini yükseltirken kursiyerlerin daha uzun süre istihdamda kalmalarına yönelik de ciddi tedbirler almış bulunmaktayız. Bu çerçevede işgücü arz ve talebini en etkin şekilde eşleştirmek ve işveren taleplerine en uygun işgücünü yetiştirmek için uluslararası normları da esas alan yeni bir anlayışla aktif işgücü hizmetleri mevzuatı hazırlanarak yürürlüğe konmuştur. Bu ve diğer çalışmalarımızda vermiş oldukları destekten dolayı huzurunuzda Sayın Bakanımız Faruk Çelik Bey’e ayrıca teşekkür etmek isterim. Yine, işsizlerimizin mesleğini işyerinde öğrenmelerine ve pratik kazanmalarına imkân sağlayan işbaşı eğitim programlarımız son iki yıl içerisinde yaygınlaştırılmıştır. Bu programla işverenlerimiz işe alacakları kişilerin özelliklerini ve becerilerini yakından tanıma ve onları kendi ihtiyaçları doğrultusunda eğitme ve istihdam etme imkânına kavuşmuştur” dedi.

AKTİF İŞGÜCÜ PİYASASI PROGRAMLARI

Alınan tedbirlerle 2011’de 16 bin civarında kişinin yararlandığı programlardan 2013’ün ilk 10 ayında yaklaşık 57 bin kişiyi yararlandırdıklarını belirten Yazıcı, şunları söyledi:

“Aktif işgücü piyasası programlarımızdan 2007 yılında 22 bin kişi faydalanmışken, 2013 yılının ilk 10 ayında 288 bin kişi yararlanmıştır. Kurumumuz 2007 yılında özel sektörde 111 bin kişiyi işe yerleştirmişken, 2013 yılının ilk 10 ayında 596 bin kişi işe yerleşmiştir. Şunu ifade etmek isterim ki, işgücü piyasasının beklentilerini çalışmalarımızda rehber olarak kullanmaktayız. Bu amaçla Türkiye tarihinin en kapsamlı İşgücü Piyasası Talep Araştırması, 2013 yılında İŞKUR tarafından yapılmıştır. Türkiye genelinde 10 ve daha fazla sayıda işçi çalıştıran 100 bin özel sektör işyerleri ziyaret edilerek, işgücü piyasasının gereksinim ve talepleri ortaya konulmuştur. Bununla birlikte işgücü piyasasına ilişkin bilgileri toplayan temel aktörlerin istatistiklerini derleyecek ve yayımlayacak olan ‘İşgücü Piyasası Bilgi Sistemi’ni oluşturma çalışmalarına ayrıca devam etmekteyiz. Hizmet ağımızı işgücü piyasasının nispeten daha eğitimli kesimlerine yönelik genişletmekteyiz. Amacımız genç işgücümüzü doğru yönlendirmektir. Bu doğrultuda, üniversite gençlerine ulaşmak ve kurumsal hizmetlerimizi tanıtarak işgücü piyasasına daha bilinçli adım atmalarını sağlamak amacıyla şimdilik 48 üniversitede İŞKUR irtibat noktaları oluşturulmuştur. Bu sayı her geçen gün artmaktadır. Bununla beraber meslek seçme sürecinde olan ortaöğretim öğrencilerine ve velilerine destek olmak, öğrencilerin eğitim ve kariyer planlarına yön vermelerine yardımcı olmak amaçlarıyla meslek seçimine destek kitapçığı hazırlanarak, yaklaşık 700 bin öğrenciye dağıtılmıştır. Öte yandan tüm bu hizmetlerimizi daha hızlı ve etkin sunabilmek için personel sayımızı son iki yılda yaklaşık üç kat artırmış bulunmaktayız.”

DÜNYA KAMU İSTİHDAM KURUMLARI BİRLİĞİ

Bir taraftan işgücü piyasasının beklentilerini tespit edip bu beklentilere uygun hizmet verirken, ulusal olduğu kadar uluslararası işbirliğine dayalı çalışmalar da yürüttüklerini ifade eden Yazıcı, “Kadın ve gençlerin işgücü piyasasına katılmalarında yaşanan sıkıntıları azaltmak amacıyla Avrupa Birliği ile işbirliği içerisinde operasyonel programları başarıyla uygulamaktayız. Kadın ve Genç İstihdamının Desteklenmesi operasyonları kapsamında toplam 53 milyon euro bütçeli Avrupa Birliği projeleri uygulanmıştır” dedi.

Çeşitli uluslararası platformlarda yapılan temaslarda İŞKUR’un muadilleri arasında en öne çıkan birkaç kurumdan birisi olarak değerlendirildiğini ifade eden Yazıcı, “İstihdam alanında dünyadaki gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip eden Kurumumuz, 2003 yılında üye olduğu Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği’nde 2012 yılından beri de yönetim kurulu üyesi olarak temsil edilmektedir. Son olarak da geçtiğimiz ay sonunda Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği’nin Fas’ta düzenlenen 25. yıl kutlamalarında büyük bir başarıya imza atarak, 2015 yılında yapılacak olan Dünya Kongresi’nin Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da yapılmasını sağlamış bulunmaktayız. 1,5 yıllık yoğun bir çabanın sonucu olarak böylesine önemli bir organizasyonu ülkemize getirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu organizasyonun dünyadaki gelişmelerin takibi ve ülkemizin en iyi şekilde temsil edilmesi için önemli bir fırsat olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu.

İŞKUR olarak sosyal katılıma açık bir yönetim yapılarının bulunduğunu belirten Yazıcı, “Bir yandan yönetim kurulumuz üç sosyal taraf, üç kamu kurumu temsilcisiyle kurumun yönetiminde en yetkili organ olarak yer alırken, diğer yandan illerde üçlü yapıya uygun kurulan il istihdam ve mesleki eğitim kurullarımız yerel ihtiyaçlara cevap vermeye çalışmaktadır. En geniş katılımlı ve sosyal diyalogun önemli örneklerinden olan genel kurulumuz ise, iki yılda bir hizmetlerimizin gözden geçirilmesi ve geleceğimize yön verilmesi noktasında oldukça önemli bir platformdur. Bugün bu platformda ortaya konacak politika önerilerinin gelecek iki yıldaki rotamızı belirleyeceğine ve başarımıza büyük katkılar sağlayacağına İŞKUR ailesi olarak yürekten inanmaktayız. Genel kurulumuzca ortaya konacak politika önerileri ışığında, İŞKUR daha etkin ve başarılı bir kurum olacaktır. Türkiye İş Kurumu 7. Genel Kurulu’nun genelde ülkemize özelde kurumumuza ve sosyal taraflara hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

“ULUSAL İSTİHDAM POLİTİKALARININ GELİŞTİRİLECEĞİ BİR ŞUURA İHTİYAÇ VAR”

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, genel kurulun hayırlı olmasını dileyerek, işsizliğin Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olduğunu vurguladı. İŞKUR’un faaliyetlerine de değinerek ümitli olduklarını söyleyen Gündoğdu, “İhtiyacımız olan çalışanlar var. İhtiyacı karşılayacak sayıda işsiz var. İş dünyasının istediği kalifiye elamanın yeteri derecede olmadığı gibi bir tablo var” dedi.

Bakanlığın Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı gibi bir şuura yaparak, ulusal istihdam politikalarının geliştirileceği bir şuura yapmasına ihtiyaç olduğunu ifade eden Gündoğdu, şöyle konuştu:

“Ekonomik Sosyal Konsey’de varız, Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Konseyi’nde varız, Sosyal Güvenlik Kurulu’nda varız ama istihdam politikalarının belirlendiği Türkiye İş Kurumu yönetiminde yokuz, Mesleki Eğitim Kurulu’nda yokuz. Bunları eksik görüyorum, artık bütün tarafların bir araya geldiği, taşın altına elimizi değil, bütün vücudumuzu koymamız gereken bir süreçteyiz.”

Kamuda başörtüsü özgürlüğü ve kadın istihdamına da değinen Gündoğdu, bundan sonra ciddi bir çalışma gerektiğini kaydetti. Atanamayan öğretmen sorununun da giderilmesi gerektiğini ifade eden Gündoğdu, İŞKUR’un illerde işsizlere dokunup öncülük ettiğini söyleyerek, kurulun hayırlı olmasını diledi.

“BUGÜN GEÇMİŞ İKİ YIL ANALİZ EDİLECEK”

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ise şöyle konuştu:

“İŞKUR’un 6. Genel Kurulu’nda sosyal diyalog ve uzlaşma zemininde ülkemiz işgücü piyasasının geleceğine ışık tutacak önerilerimizi ve önceliklerimizi belirlemiş, bunları karara bağlamıştık. Bugün geçmiş iki yılı analiz edecek, ortak akılla gelecek iki yıla ilişkin yeni kararlar alarak, bir yol haritası belirleyeceğiz. HAK-İŞ olarak, bu kararların yol haritası olmanın ötesinde işsizler için umut, çalışanlar için iş güvencesi, aileler için iş ve aş, toplumumuz için kalkınma ve refah anlamına geldiğini düşünüyoruz.”

HAK-İŞ olarak İŞKUR’u kilit bir kurum olarak gördüklerini ve çok önemsediklerini belirten Arslan, “İŞKUR’un faaliyet alanına giren konularda çalışmalarını artan bir başarı ivmesiyle gerçekleştirmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Özellikle kadınların, gençlerin ve dezavantajlı kesimlerin İŞKUR çalışmalarından yararlanma oranlarında yaşanan artışı geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyoruz. Yıllardır dile getirdiğimiz şekilde İŞKUR’un personel sayısının artmasını, faaliyetlerini daha etkin şekilde gerçekleştireceği modern bir hizmet binasına kavuşmasını çok önemsiyoruz. Bu gelişmelerin İŞKUR hizmetlerine olumlu şekilde yansıyacağını düşünüyoruz. HAK-İŞ olarak özverili çalışmaları nedeniyle sayın genel müdürümüz nezdinde tüm Türkiye’deki İŞKUR çalışanlarına teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

İŞKUR YÖNETİM YAPISINA İLİŞKİN DEĞİŞİM TALEBİ

İŞKUR’un son yıllarda yaşadığı değişim ve dönüşümle birlikte daha yaygın ve kaliteli hizmet sunmaya, daha fazla hedef kitleye ulaşmaya yönelik aksiyonlar geliştirmeye, yenilikçi adımlar atmaya çalıştığını kaydeden Arslan şunları söyledi:

“İŞKUR tarafından yürütülen aktif işgücü piyasası programları ile ilgili yapılan mevzuat düzenlemesi ve uygulama ile kurs ve programlar daha nitelikli olarak yürütülmeye başlanmıştır. Bu şekilde kamu kaynaklarının etkin ve verimli olarak kullanılması sağlanarak işsizlerimiz için ayrılan fonun doğru kullanılması temin edilmiştir. 2013 yılı ocak-ekim döneminde 288 bin 444 kişiye işgücü yetiştirme eğitimi verilmesi İŞKUR’da yaşanan değişim ve dönüşümün en somut göstergesidir. Bu kapsamda düzenlenen mesleki eğitim kursları ile işgücü piyasasının aradığı nitelikte işgücünün oluşmasına katkı sağlanmıştır. Ayrıca işbaşı eğitim programları ile hem işsizlerin ve öğrencilerin iş deneyimi eksiklikleri giderilmekte hem de işverenlerimize işe alacakları kişileri kendilerinin eğitmelerine imkan tanınmıştır. İŞKUR Genel Müdürlüğü tarafından bu yıl tüm illerde işgücü piyasası talep araştırması gerçekleştirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yıllardır dile getirdiğimiz bu eksikliğin giderilmesi ülkemizin işgücü planlaması açısından hayati önem taşımaktadır. HAK-İŞ olarak kadınıyla erkeğiyle, gençleriyle, engellileriyle, dezavantajlı kesimleriyl, işsizlerimizi, çalışanlarımızı, işverenlerimizi, kısacası tüm ülkemizi ilgilendiren bu adımların ve İŞKUR çalışmalarının daha etkin sonuçlar verebilmesi için sosyal paydaşların bu süreçte daha fazla sorumluluk alması gerektiğine inanıyoruz. Başarı için sosyal paydaşların daha demokratik ve katılımcı ortamlarda Türkiye İş Kurumu ile işbirliği içinde çalışması son derece önem taşıyor. Öncelikli olarak İŞKUR’un yönetim kurulu yapısının daha demokratik ve katılımcı olması gerekiyor. Bildiğiniz üzere İŞKUR genel kurullarını 2 yılda bir gerçekleştiriyoruz. Bu genel kurullarda faaliyet raporunu müzakere ediyor, kurum faaliyetlerini önerilerde bulunuyor, kararlar alıyoruz. Ancak demokratik şartlarda bu hususların muhatabı ve sorumlusu olması gereken yönetim kurulunu tüm bu hususların dışında bırakıyoruz. Çünkü İŞKUR Yönetim Kurulu’nda görev yapan kamu ve sosyal taraf temsilcilerini 3 yıllığına ve atamayla belirliyoruz. HAK-İŞ olarak, İŞKUR genel kurulu iki yılda bir yapılmasına rağmen yönetim kurulu üyelerinin genel kurul’da demokratik temsil ve katılım esasına göre düzenlenmiş bir seçim yerine 3 yıllığına ve atamayla görev yapmasını büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyoruz. Bu çerçevede İŞKUR yönetim kurulu ve genel kurulu sürelerinin uyumlaştırılması, yönetim kurulunun genel kurulda demokratik bir seçimle belirlenmesi, yönetim kurulunun yapısının sosyal paydaşların daha fazla sorumluluk almasına imkan sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğine inanıyoruz. HAK-İŞ olarak İŞKUR’un büyük bir çabayla gerçekleştirmeye çalıştığı çalışmaların kalitesinin, çeşitliliğinin artırılması, işsizlikle mücadelede daha etkili çalışmalar yapılması, İŞKUR’un kurumsal gelişim sürecinin daha hızlı gerçekleşmesi, daha işlevsel ve dinamik bir kurum haline gelme sosyal ortaklarla birlikte çalışma kültürünün içselleştirilmesi için bu önerilerimizin dikkate alınması gerektiğine inanıyoruz.”

Arslan, yüzde 9-10’lar seviyesinde sabitlenmiş gibi duran bir işsizlik oranına sahip olunduğunu da belirterek, “Genç işsizlik oranlarımız düşme eğiliminde olsa da hala yüksek, kadınların istihdam ve işgücüne katılım oranlarında uluslararası arenanın en alt seviyelerinde yer alıyoruz. Bu veriler tek başına ekonomik büyümenin istihdam alanındaki küresel gereksinimleri karşılamaya yetmediğini göstermektedir. Ekonomik hedeflerle sosyal hedefleri örtüştürerek işsizlik oranının yüzde 5 seviyesine inmesi için çaba sarf etmeliyiz” dedi.

Arslan, önerilerini ise şöyle sıraladı:

“HAK-İŞ olarak ülkemiz işgücü piyasasına ilişkin sorunların çözümü, eksikliklerin giderilmesi için politika ve araçların bütüncül bir yaklaşımla hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede Türkiye’nin 2023 yılına kapsayıcı ve akıllı bir sosyal model geliştirilerek yürümesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde sürdürülebilir, istikrarlı ve adil bir iyileşme yaşanabilecek, ekonomide yaşanan iyileşmenin keyfini tüm toplum kesimleri birlikte yaşayabilecektir. Ulusal istihdam stratejisine ilişkin yapılan hazırlıklar üçlü diyalog ve işbirliği yöntemiyle, sosyal paydaşların mutabakatıyla son haline getirilerek uygulamaya konulmalıdır. HAK-İŞ olarak 1999 yılında çalışma hayatımıza giren İşsizlik Sigortası Fonu’nu önemsiyoruz. İşsizlik sigortasından yararlanma koşullarının, fonun kuruluş felsefesi ve amacı dışına çıkılmadan iyileştirilmesini, işsizlik ödeneğinin miktarının ve yararlanma süresinin uzatılmasını talep ediyoruz. Ayrıca işsizlik sigortasına ilişkin yapılacak çalışmaların sosyal diyalog çerçevesinde sosyal tarafların görüşleri alınarak uzlaşı ile hayata geçirilmelidir.”

Yeni esnek çalışma modellerinin uygulamaya konmasına yönelik yapılan çalışmalara ilişkin ise Arslan, “Öncelikle işsizlikle mücadele çerçevesinde işgücü piyasasına ilişkin sosyal politika önerilerinin esnek çalışma düzenlemeleri ekseninde tartışılmasını eksik bir bakış olarak değerlendirdiğimizi belirtmek istiyorum. Bugün ülkemizdeki esnek çalışma modellerinin güvence boyutu bulunmamakla birlikte sosyal güvenlik bağlantısı tam olarak kurulmamıştır. Halihazırda 4857 sayılı İş Kanunu’nda birçok esnek çalışma modeli yer almaktadır” dedi.

Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“İşsizliğin sorun olmaktan çıktığı uluslararası normlarda örgütlenmenin gerçekleştirildiği; çalışma koşullarının iyileştiği; küresel ölçekte firmalara ve işgücüne sahip güçlü, rekabetçi ve istikrarlı bir Türkiye istiyoruz. Merkezinde insan olan, sosyal ve ekonomik unsurların dengeli şekilde benimsendiği ortak akılla etkin, bütüncül ve tutarlı politikalar oluşturmalıyız. Bunun için sosyal tarafların bilgi, birikim ve yetenekleri geniş katılımlı, demokratik platformlarda daha fazla değerlendirilmelidir. Sosyal taraflar olarak bizler de daha fazla sorumluluk almalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle teşekkür ediyor, genel kurula başarılar diliyorum.”