İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Rejeneratif ve Restoratif Tıp Araştırmaları Merkezi (REMER), altyapısını ve araştırmacı kadrosunu genişleterek Sağlık Bilim ve Teknolojileri Araştırma Enstitüsüne dönüştü. Üniversite, uluslararası düzeyde araştırma yapmak isteyen bilim insanlarına kapılarını açtı.

Rejeneratif tıp alanında dünyanın önde gelen araştırma merkezleri arasında yer alan İstanbul Medipol Üniversitesi Rejeneratif ve Restoratif Tıp Araştırmaları Merkezi (REMER) laboratuvar altyapısını ve araştırmacı kadrosunu genişleterek Sağlık Bilim ve Teknolojileri Araştırma Enstitüsüne (SABİTA) dönüştü. Öncülü olan REMER’i de bünyesinde barındıran SABİTA çatısı altında Kanser Araştırmaları Merkezi, İlaç Geliştirme Merkezi, Biyomühendislik ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi, Sinirbilim Araştırmaları Merkezi, Deney Hayvanları Birimi ve Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi de faaliyet gösteriyor. SABİTA, uluslararası düzeyde araştırma yapmak isteyen bilim insanlarına kapılarını açtı.

’’SABİTA’da araştırmalar aktif olarak devam ediyor’’

İstanbul Medipol Üniversitesi SABİTA Müdürü Prof. Dr. Gürkan Öztürk kısa zamanda bütün dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 pandemisi sebebi ile araştırma alanlarında bir daralma yaşandığını söyledi. COVİD-19 dışındaki araştırmaların ise durma noktasına geldiğini kaydeden Öztürk, SABİTA’nın ise farklı alanlardaki çalışmalara kontrollü bir şekilde devam ettiğini belirtti. Bu süreçte COVİD-19 hastalarının tanısının konulması ve yerli tedavi imkanlarının geliştirilmesi için çalışma başlattıklarını kaydeden Öztürk, diğer alanlarda da çalışmalarına kaldıkları yerden devam ettiklerini ifade etti.

Lisansüstü çalışmalar için güçlü bir alt yapı

Verilen bilgiye göre SABİTA’da, protein düzeyinde fonksiyonel görüntülemeler yapılabilen, hücresel düzeyde müdahaleye imkan tanıyan, ayrıntılı elektronmikroskobik analizlerin yapılabildiği, hücresel hareketlerin gerçek zamanlı kayıtlarının alınabildiği, dünyanın en gelişmiş görüntüleme teknolojilerini barındıran ‘İleri Mikroskopi Laboratuvarları’, sinir hücresi, kalp hücresi, kanser hücreleri gibi birçok hücrenin primer ve sekonder hücre kültürü çalışmalarının yapılabildiği, floresan işaretli hücresel ayrıştırma teknolojilerinin kullanıldığı ‘Hücre Kültürü Laboratuvarları’, protein ve gen çalışmalarının yürütüldüğü ‘Moleküler Biyoloji Laboratuvarları’, her türlü invivo operasyonların yapılabildiği ‘Beyin Araştırmaları Laboratuvarları’, fonksiyonel görüntüleme teknolojileri ile donatılmış ‘Bilişsel Sinirbilim Laboratuvarları’, beslenme davranışlarının, biyokimyasının, arkasında yatan sinir ağlarının çalışılabildiği ‘Metabolizma ve Beslenme Laboratuvarları’, dokulardan elektriksel kayıt almaya imkan tanıyan ve onlarca farklı davranışsal analizin yapılabildiği ‘Elektrofizyoloji Davranış Laboratuvarları’, ön maddelerden ilaç ve biyoaktif molekül sentezleri geliştirlen, doğadaki çeşitli kaynaklardan ilaç etken maddelerinin elde edildiği ‘Farmakognozi ve Sentetik Kimya Laboratuvarları’ ile genomik, biyoinformatik, proteomik, metabolomik analizlerin yapılabildiği ‘Sistem Biyolojisi Laboratuvarları’ gibi en ileri teknolojiyle donatılmış çok sayıda laboratuvar bulunduruyor.

’’Global anlamda öncü bir enstitü’’

Bu laboratuvarlarda ilaç geliştirme, sinirbilim ve beyin araştırmalarının yanında kanser, inme ve nörodejenaratif hastalıkların yeni tedavi yaklaşımlarına yönelik çalışmalar da sürdürülüyor. Bu çalışmaların sürdürüldüğü merkezlerden biri olan Kanser Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Körkaya yaşanan pandemi koşulları sebebi ile birçok genç araştırmacının uluslararası dolaşımının kısıtlandığını ve kariyer gelişimlerinin sekteye uğradığını söyledi. Körkaya, SABİTA’nın araştırmacılara sağladığı teknik altyapı ve birçoğu yurtdışında eğitimlerini tamamlamış farklı alanlarda araştırmalar yürüten güçlü akademisyen kadrosuyla global anlamda öncü bir araştırma enstitüsü olduğunu ifade etti. Körkaya dünyanın neresinde olursa olsun araştırmalarına ülkemizde devam etmek isteyen lisansüstü öğrencilere SABİTA olarak kapılarının açık olduğunu ifade etti.

SABİTA, COVID-19’a karşı mücadelede yer alıyor

Üniversitedeki SABİTA, COVİD-19 ile mücadelede de ilaç ve tanı noktasında da çok önemli başarılara imza attı. Türkiye’nin genetik araştırmalardaki dışa bağımlılığını azaltmak ve bu alandaki eksiklikleri gidermek amacıyla SABİTA bünyesinde kurulan COVİD-19 PCR Tanı Laboratuvarı’nda 100 bine yakın test yaptı. SABİTA İlaç Geliştirme Merkezi Müdürü Dr. Mustafa Güzel, Atabay ilaç ile iş birliği çerçevesinde COVİD-19 tedavisinde en sık kullanılan iki ilaç olan ‘Hidroksiklorokin’ ve ‘Favipiravir’ isimli ilaçların yerli sentezini 40 gün gibi kısa bir sürede üretmeyi başardıklarını ifade etti. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlanan ilacın tüm üretim aşamaları artık ülkemizde gerçekleştirileceğini belirten Dr. Güzel, bu gelişmenin Türkiye’nin kendi orijinal ilaçlarını geliştirmesi sürecinde önemli bir psikolojik kırılma noktası olduğunu söyledi. SABİTA bünyesinde COVİD-19’a karşı yenilikçi bir hücresel tedavi projesi ise devam ediyor.

24 Ağustos itibariyle İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü tarafından açılan lisansüstü eğitim programlarına başvuran araştırmacılardan SABİTA da çalışma yeterliliğini karşılayanların, lisansüstü eğitimleri esnasında SABİTA’nın sunduğu altyapı ve araştırma imkanlarından faydalanabileceği, başvuruların 13 Eylül tarihine kadar online olarak yapılabileceği aktarıldı.

Detaylı bilginin üniversitenin web adresinde yer aldığı belirtildi.