Referandumda hükümet sistemi değişikliğini içeren anayasa düzenlemesinin geçmemesi halinde Türkiye’yenin karmakarışık olacağını belirten Bahçeli, CIA’ya fazla güvenmemek gerektiğini belirtti. Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım’la görüşmesinde anayasa değişiklik sürecinin ve Türkiye gündemindeki başlıkların ele alındığını belirtirken, "Biz gidip ‘evet’ i anlatmazsak kimse ‘evet’ demez" ifadelerini kullandı. Bahçeli, "Referandumdan hayır çıkarsa, bu sistem geçmezse ne olur?” sorusuna ise  “Karmakarışık olur Türkiye. Bundan yararlanmak isteyen çevreler çıkabilir.” Yanıtını verdi.

Gazetecilerin soruları ve Bahçeli’nin yanıtları şöyle:

Binali Yıldırım ile görüşmenizde neler konuşuldu. Anayasa değişikliği teklifi ve referandum sürecinin gündeme geldiği belirtiliyor…

Her bir araya gelişimizde sadece anayasa değişikliği üzerinde değerlendirme yapılmıyor. Türkiye gündemini de ele alıyoruz. Dış politikanın esasları üzerinde ilgileniyoruz veya görüşlerimizi söylüyoruz. Faydalı görüşmeler oluyor. Bugün (dün) saat 15.00’te de böyle bir görüşme yapılmıştır. Özellikle Türkiye ABD ilişkileri, Türkiye Rusya ilişkileri, El Bab’daki gelişmeler, Türkiye’deki terör ve dolayısıyla referandum süreci. Günü belli olduğu takdirde referandum konusunda da kanaatlerimizi ifade ettik.

Tarih konusunda hep 16 Nisan gündeme getiriliyor. Başbakan ile görüşmenizde bir tarih söylendi mi?

 Sayın Başbakan’ın özellikle belirttiği bir gün olmadı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın değişikliği onaylaması Cuma veya cumartesi günü gerçekleşirse o zaman takvime göre 16 Nisan referandum oylamasının yapıldığı gün olabilir.

Görüşmedeyken AK Parti kanadından şu tarz bilgiler yayıldı. Hükümet kanadından MHP’yle ortak hareket etme, ortak slogan belirleme, ortak görüş içerisinde bir dil kullanılması teklifi geldiği söylendi. Hatta belki ortak bir miting yapılabileceğinin teklif edildiği belirtildi. İşbirliği olacak mı? Özellikle Osmaniye’de güçlü bir miting olabileceği de söylendi…

Bugün 48. Yılımızı kutladık. Dolayısıyla 48 yıldan bu yana bir tüzel kişilik yapımız var. Dolayısıyla bu yapıyı koruyarak, anayasa değişikliğindeki referandum çalışmalarını sürdüreceğiz. ‘Evet’te hedef birliği içerisinde olunur da anlatımda farklı yerlerde, farklı zeminde farklı söylemler olabilir.

Evet ya da hayır… Toplumda da bir gerilimin olduğunu görmekteyiz ama o tarih geldiğinde. ‘Evet’ ya da ‘hayır’ çıkarsa Türkiye’nin fotoğrafını nasıl çekmek gerekir? Siyasette ne tür bir değişiklik olabilir, ne öngörmektesiniz?

Tabii, referandum sonuçları üzerinde her türlü tahmini yürütmek mümkün. Bir siyasetçi olarak daha günü belli olmamış bir konuda şöyle olabilir demekse siyaset yönünden bir hata olur. Onu basın değerlendirebilir, halkımız tartışabilir ama bizim genel havayı görmemiz gerekir. Genel hava da seçim, yani oylamanın yapıldığı gündür. Ondan sonraki gelişmeler toplumu bütünüyle ilgilendirdiği için siyasilerin de söyleyecekleri olabilir.

KABİNE TEKLİFİ YAPILAMAZ

Siz pazarlık algısından her zaman uzak durdunuz. Bu konuda hassasiyetiniz çok yüksek, ancak bu süreçte bundan bağımsız olarak değil ama bir anlayış birliği anlamında önemli bir sürecin önünü açtınız. MHP’den bakanların da kabineye girmesinde fayda olur diye bir anlayış uzun zamandan beri dile getiriliyor. Başbakan’dan böyle bir teklif geldi mi?

Böyle bir teklif MHP’ye yapılamaz. Yapılırsa karşılık verilir. MHP’nin de böyle bir talebi olmaz.

Teklif Meclis’e geldiğinden itibaren hükümet kanadında bu işin bir an evvel olmasına yönelik bir çaba vardı. Gerilimler de oldu. Fakat teklifin 21 Ocak’ta kabul edilmesinden sonra 10 gün Meclis’te kaldı, Cumhurbaşkanı hala onaylamış değil. Bu bir çelişki değil mi? Hem bir an önce olsun denildi, hem de onaylama süreci gecikti…

Cumhurbaşkanı’nın yasal olarak 15 günlük bir süresi var. Bunun ne kadarını ne zaman kullanacağı onun takvimine dönük ama bu arada da istişareler belki yapılmıştır? Ama mutlaka 15 gün içerisinde bir karara varılacaktır. Cumhurbaşkanı’nında 15 günlük sürede bir sabır varsa, bizde de var demektir.

RUS UÇAĞININ TÜRK ASKERLERİNİ VURMASI

Başbakan ile görüşmenizde El Bab ile de ilgili değerlendirmelerde bulunduğunuzu söylediniz. Sizin görüşmenizden sonra yansıdı, Rus uçaklarının yanlışlıkla Türk askerlerini vurduğu. Bu görüşmenizde değerlendirildi mi? Başbakan bir bilgi paylaşmış mıydı?

Bizim görüşmemiz sırasında bilgi tazeydi. Dolayısıyla kendilerinin özellikle de Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu görüşmeler henüz bize bütün açıklığıyla intikal etmemişti. Onun için olayı sabırla takip etmek durumundayız.

Koalisyonla ilgili bir görüşme olmadığını söylediniz ama bu konuda sizin Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili çıkışınızdan sonra yoğun bir şekilde beklenti var. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz, bu beklentiyi? Bir başka bahara mı kalıyor, yoksa yakın zamanda olabilir mi?

O görüş Sayın Perinçek’e ait olan bir görüştür. Milli mutabakat hükümeti… Yeni bir söylem de değildir. Türkiye’nin bazen kriz ve kaosa sürüklendiği dönemde Milli Mutabakat Hükümeti’nden bahsedilir. Milli Mutabakat Hükümeti, TBMM’de temsil edilen bütün siyasi partilerin katılımı veya toplumda belli bir damarı bulunan fikir hareketlerinin siyasi anlaşması oluşmuş olan fikir hareketlerinin katılmasıyla sağlanır. Zannederim, Doğu Perinçek 40 yıldan bu yana bir özlemini gidermek için bir Milli Mutabakat Hükümeti üzerinde duruyor.

Salı günkü konuşmanızda Perinçek’e çok ağır yüklenmiştiniz. Kendisi de size “Cumhurbaşkanı’nı seçmek, beni seçmektir” yanıtını vermişti. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu yanıtı?

Hiçbir tutarlı tarafı olmayan bir cümle.

Perinçek ile Erdoğan’ı karşılaştırıyor olmanızın altında başka şeyler mi var sorularını da beraberinde getirdi. Yani sadece basit bir karşılaştırma değildi denildi. Belki bizim arkasında tam olarak göremediğimiz bir güç çatışması mı var? Çünkü sonrasında “Perinçekgiller” şeklindeki sözleriniz de, onu da destekleyenler gibi bir algıya neden oldu bizde… Sadece basit bir karşılaştırma olarak mı değerlendirmeliyiz?

 MHP’yi eleştirme gerekçelerine dayalı… Bir de İşçi Partisi, Vatan Partisi şekline dönüştüğü sırada bazı grupları da parti bünyesine almış olması. Bunlar içerisinde de belli bir sayıda MHP’linin bulunmuş olması. Böyle bir tabloyla MHP bir tavır koyacaksa, bu tavrın çok net anlaşılması lazım. Eğer bunu “hayır” kavramı içinde yapmaya çalışıyor ise o zaman onu kabul etmek mümkün değil. Bu bakımdan söylenmiş sözlerdir.

Türkiye’de çok yoğun bir şekilde trafik var. Bugün CIA Direktörü geldi. Siz Tramp’ın ABD başkanı olduktan sonra özellikle bölgede bir değişiklik bekliyor musunuz? Özellikle Kuzey Irak ve Suriye’de.

Obama’nın siyasetini takip etmeyeceği anlaşılıyor.

Türkiye’nin lehine mi alehine mi olacak?

Obama’nın siyasetini Türkiye’de getirdiği herhangi bir iyilik ve iyileşme yok. Ona benzemek istemiyorsa onu terk etmesi lazım. Zannediyorum Ortadoğu ve dünyanın beklentisinin de bu yönde olmasında bir yarar var o da henüz daha görev üstlendikten sonra, yönetim yapılanması içinde bilgi toplama, bazı karar süreçlerini harekete geçirme gibi yönetimde klasik davranışları şu an için uygulayan bir anlayışı sergiliyor.

Bu süreçte yeni KHK’leri nasıl değerlendiriyorsunuz. Bazı isimlerin akademiden ihraç edilmeleri çok tartışılıyor. Anayasa hukuçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu gibi…

Muhalif kavramının içeriği hakkında çok net bilgi görülmüyor. Muhalif dediğiniz unsurlar belki de FETÖ’nün beyin takımlarından birisi olabiliyor. Bunu görebilmek açısından bazı uygulamalar her devlet tarafından yapılır. O bakımından uygulamaların sonucunu görebilmek için adalet mekanizmasının kısa sürede harekete geçip, orada sorgulanmanın başlaması lazım. Üniversite geçmişten bu yana çok önemli bir kurum ama üyelerinin hepsinin masum olduğunu da söylemek çok yanlış olur. Eski bir öğretim üyesi olarak söylüyorum.

Son dönemde başka bir karar da tartışılıyor o da Varlık Fonu’na devredilen bazı kurumlar… Bunun Duyun-u Umumi’ye bile gidebileceği söyleniyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Varlık Fonu hükümet tarafından çok ayrıntılı bir açıklama yapılmış değil. Biz de arkadaşlarımızı görevlendirdik, özellikle bu alanda çalışan arkadaşlarımızı, onlar da bir inceleme yapıyor. Fakat CHP’nin çok aşırı ve karamsarlığa doğru insanları sürükleyen bir muhalefet anlayışı var, Duyun-u Umumiye erken bir cümle, bakalım görelim.

KHK ile YSK’nin radyo ve TV’lerle ilgili, özellikle seçim dönemlerinde siyasi partiler hakkında eşit yayın yapılmasına aykırı hareket edenlere yönelik cezalar kaldırıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim hiç TV’lerde yer almadığımız dönemde bir ceza uygulaması olmadı. (Gülüyor) Bize TV’ler eşit davranıyor cümlesi MHP için çok geçerli değil. Cezayı da kaldırmış oldular. Ama biz bir yol gösterdik tabii ki MHP üzerinden yorum yapanlar için. Bakalım ne gelecek?

 O yol nedir?

 Müşahitlik görevi…

Siz daha önce kerelerce özellikle siyaset içinde FETÖ’cülerin olabileceğini söylediniz. Hatta 80’e yakın AKP içinde FETÖ’cü  olabileceği yönündeki duyumlarınızı da paylaşmıştınız. O kanaatinizi hala sürdürüyor musunuz? Yurtta Sulh Konseyi de hala ortaya çıkarılmadı…

 Benim sözüm söz. Dün ne söylemişsem şimdi de aynısı geçerlidir. 14 yıl beraber olacaksınız, bir gün ayrılacaksınız, her şey yokmuş gibi ifade etmek gerçekçi değil. O bakımdan konunun üzerine çok kararlı ve ciddi tarzda gidilmesi lazımdır. Öğretmen, askeri öğrenci, asker kesiminin belli bir bölümü, bürokrasinin belli bir bölümü ile uğraşmak çok sağlıklı olmuyor. Bazı haksızlıklar olduğu kamuoyunda paylaşılıyor. Hal böyle olunca artık mahkemelerin başlaması lazım. Adalet önünde sorgulamaların yoğunlaşması lazım. Bütün bilgi ve belgelerin mahkemelere intikali lazım. 8 tane alanda bir FETÖ hareketinden bahsediliyorsa bu alanın dışında siyaseti tutmamak lazım. O bakımdan da Yurtta Sulh Konseyi’nin üzerine gidilmesi gerekiyor. Nitekim bununla ilgili bir rapor anayasada kurulmuş olan konu ile ilgili komisyona da intikal etmiş durumda. Orada sıkıyönetim komutanları var, orada başka görevliler var fakat siyasiler yok.

 Hükümetten size bir yanıt geldi mi? Siz sıklıkla soruyorsunuz…

Ben sürekli soruyorum, üzerinde de ısrarla duruyorum ama henüz bir yanıt almış değilim.

7 ay oldu, bu yanıtın gelmemesini neye bağlıyorsunuz? Bunu referanduma bağlayanlar var, referandum sonrası bu ayağın üzerine gidilecek diye… 

Siyasi iktidarın düşüncesi nedir bunu tam kestiremiyoruz. Fakat bu kadar olay olduktan sonra bunun siyasetin dışında olduğunu iddia etmek çok zordur. O bakımdan siyaset üzerine gitmek ve bu ayağı çıkarmak lazım. Bu şart oldu artık. Nereye dayanırsa da dayansın. Geçmiş dönemlerde darbe teşebbüsleri olmuştur, bazıları sonuç vermiştir, bazıları sonuç alamamıştır ama hepsinin arkasında bir konsey olduğu görülmüştür. Bunların bir kısmı askerdir bir kısmı bürokrattır, bir kısmı siyasetçidir. Geçmişte bunlar varken şimdi bu Yurtta Sulh Konseyi’ni tamamen bir kanat üzerinden, asker üzerinde tutmak biraz eksik kalır.

İkinci bir darbe olasılığı görüyor musunuz? Yani bu kez FETÖ kaynaklı olmasa da asker içine FETÖ sonrası konuşlanmış başka yapılar tarafından… Böyle bir olasılık sizce var mı?

Darbe bazıları için hayaldir, bazıları için rüyadır, bazıları için hülyadır. Önümüzde bunun hangisi olur onu bilemiyoruz. Ama geçmiş dönemde bu tür deneyimler olmuştur. Talat Aydemir olayı bunun örneğidir. Yapılmıştır sonra vazgeçildiği söylenmiştir ama bir kez daha denenmeye kalkışılmıştır. Onun da sonuçları kötü olmuştur. Bu bakımdan inşallah Türkiye’de böyle bir olay yaşanmaz. Hele hele 15 Temmuz günü gibi bir darbe teşebbüsü Türk milletine büyük bir ihanettir. Bunu artık herkes görmek durumundadır. Niyeti olanlar varsa da vazgeçmek durumunda olmalıdır.

FETÖ’YE ZÜRAFA BENZEMESİ

FETÖ’nün farklı bir yapılanma içerisinde olduğuna yönelik yaklaşım da komisyon başkanı tarafından dile getirildi. Sizin böyle bir gözleminiz var mı?

Bunu çok yönlü düşündüğünüz takdirde FETÖ hareketi üzerinde durmak lazım. Şimdiki haliyle bir cümle söyleyeceğim ama yanlış anlaşılmasın. FETÖ zürafa gibidir. Tanınması kolay tanımlanması zor. Zürafayı şurada gördüğün zaman “Evet, bu bir zürafa” dersin, ama birisi merak eder, “Zürafa nedir” dediğinde, onun boynunun kaç metre olduğunu, ön ayağının niye uzun olduğunu anlatmak çok zor.

Tramp’ın  göreve gelmesiyle siz Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edileceğini düşünüyor musunuz?

Edilmesi lazım. ABD’nin Türkiye – ABD ilişkilerinde eğer gerçekten demokratsalar, gerçekten darbe teşebbüslerine karşı tedbir geliştirmeyi düşünen bir yapıdaysalar örnek olayı yaşamaları lazım. Onun da örneği Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesidir.

CIA’YA FAZLA GÜVENMEMEK LAZIM

Bu kapsamda CIA Direktörü’nün Türkiye’ye olan ziyaretini hem zamanlama hem içerik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD, iklime göre hareket ediyor. Ortadoğu’nun bu karmaşıklığını yeni atanmış olan bir Dışişleri, yeni atanmış olan bir bürokratın öğrenmiş olması çok zordur. Bunu en iyi bilen CIA’dir. CIA de başına gelmiş olan kişi, ne kadar yeni de olsa, derinliği olan bir kurum olarak, bilgilendirmeyi sağlıklı yapabilir. Acaba doğru bilgi almak için mi geldiler yoksa Türkiye’yi yanlış yola sürüklemek için mi? Bunu da zaman gösterir. CIA’ye fazla güvenmemek lazım.

4 parçalı bir Kürdistan sürecinden söz ediyordunuz… İran, Irak, Türkiye’nin de güneydoğusunu katarak… Bu arada biz PYD özerk bölgesinin seslendirildiğini görmekteyiz. Hükümetle yaptığınız görüşmelerde bu konularda yaptığınız bir uyarı var mıdır? Nasıl bir öngörünüz var?

Hem Türkiye’nin hem MHP’nin yıllardan bu yana kırmızı çizgisi budur. Şartlar bu kırmızı çizgiyi değiştirecek veya bir farklı renge büründürecek durumda da değildir. O bakımdan Batı Kürdistan’a imkan sağlayabilecek bir  yapılanmaya müsaade edilmemesi lazım.

Ne AB, ne Şangay, önemli olan Türk birliği demiştiniz. Bununla ilgili hükümetin bir görüşü var mı?

Gerçeği söylemek gerekirse bu anayasa değişikliği sırasında Sayın Başbakan ile yapılmış olan görüşmelerde, bu konulara hiç girilmemiştir. Arkadaşlarımızın milletvekilleriyle olan görüşmeler ve sohbetlerinde de üzerinde fazla durulduğu bana intikal etmiş değildir. Ama ileriki günlerde altı çizilmesi gereken konulardan bir tanesidir.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Almanya Başbakanı ile görüşmesini de eleştirdiniz. O görüşmenin arkasında yatan eleştirinin özü nedir?

Türkiye’deki bazı tutumları, bazı politikaları eleştirme hakkı Sayın Kılıçdaroğlu’nda vardır, bu eleştiriyi de her zaman yapabilir. Ama Türkiye üzerinde, uzak – yakın bazı düşünceleri olan bir devlet ve onun başbakanı ile ona belli fırsat, bilgi ve kodlama yapabilecek tarzda şikayeti doğru değildir. Burayı iyi anlamak lazım.

ERKEN SEÇİM CİDDİYE ALINIR YAKLAŞIM OLMAZ

Referandum ertesinde sonuç evet de çıksa, hayır da çıksa bir erken seçimin olabileceği iddiaları var. Siz bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Evet çıkarsa, Cumhurbaşkanı’nın yetkileri hemen kullanmak isteyeceğine dönük yorumlar da var. Ne düşünüyorsunuz? 

Referandumda evet veya hayırın kabulüne ya da reddine bağlı olarak gelişir. Ama evet de olsa hayır da olsa başka senaryolar üzerinden Türkiye’yi seçime götürmek gibi bir durum çok ciddiye alınır bir yaklaşım olmaz. Türkiye’yi o kadar senaryolara kurban etmemek lazım.

18 YAŞTA VEKİLLİK

Teklifin içinde en çok tartışılan maddelerden birisi 18 yaşında milletvekili olunabilmesinin önünü açan maddeydi. Cumhurbaşkanı bu tartışmaya farklı bir boyut kazandırdı. 18 yaşındaki milletvekilinin askerlik sorununa ilişkin olarak “Tecil demiyorum muaf diyorum” dedi. Buradan 18 yaşında milletvekili olanların artık askere gitmeyeceği anlamı da çıkıyor. Bu kadar terörle mücadelenin olduğu noktada, eşitsizlik söz konusu.  Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhurbaşkanı neye dayalı olarak böyle bir yorum yapıyor, bilemiyorum. Ama bu 18 yaşında kaç bin kişi var, tam bilemiyoruz, bunların hepsi milletvekili olacak hali yok. Eğer bunların hepsi bu göreve talip olacaksa, hiçbirimize yer yok.

Şöyle bir yorum da yapılıyor, “Birilerinin çocukları milletvekili yapılmak suretiyle askerlikten muaf mı tutulacak mı? Birilerine özel bir düzenleme mi?” Bu yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

MHP’nin iktidarında birileri kimse onların çocukları ilk önce cepheye sürülür. Bu kadar açık söylüyorum.

2019 yılında, bu teklif geçerse, cumhurbaşkanı seçmek için seçime gideceğiz. MHP’nin adayı kim olur?

Hele günü gelsin bakalım.                       

ERDOĞAN’IN ÇAĞRISINDA ÖNCE 1050 DOLAR BOZDURDUM

Ekonomik krize ilişkin görüşleriniz nedir? Piyasada yaprak kımıldamıyor deniyor… Siz de dolar bozdurdunuz mu?

Ben, Sayın Cumhurbaşkanı’nın böyle bir öneri yapmadan evvel, bir miktar dolarım vardı, onu bozdurdum. Hepsi de bin 50 dolardı. O günkü karşılığıyla da 3 bin küsur yapıyordu. Hala da benim masamda, çekmecemde duruyor. Çağrıdan çok evvel…  İhtiyacım yoktu bozdurmak için. Bozdurmuş olsam da o para bir ihtiyacı karşılamaz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da böyle bir daveti yoktu. Herhalde dolar alerjisi mi oldu, ne oldu? Elden çıksın dedik yani…

Ekonomi konusunda öngörünüz nedir?

 Ekonomi ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Siyasal ve sosyal kargaşanın, kaosun devamı halinde ekonomide de bir bozulma ciddi boyutlara gelirse, Türkiye için çok riskli olur. Sadece Anayasa değişikliği ile uğraşmamak, ekonomi yönünde de bazı tedbirler almak gerekmektedir. Krizi de en iyi yaşayanlardan bir tanesi de 57. Hükümet döneminde biziz. Bu bakımdan Türkiye’yi ekonomik krize sürüklememek için bir çıkış yolu da bulmak lazımdır.

Sayın Başbakan’ın açıklamalarından sonra tartışılıyor, hayır oyu kullanacak olan cephenin, o yönde oy kullanacak vatandaşların “teröre destek verdiği” gibi bir söylem… Siyasette, sporda… Bu yönde toplumda da bir kaygı gelişiyor… Siz nasıl bakıyorsunuz?

Salı günkü konuşmamda evet veya hayır oyu kullananların bu milletin evladı olduğunu ifade ettim ve saygı duyulması gerektiğini söyledim. Ama hayır oyunu kullanmayı, örgütlenme amacıyla veya örgütlenme amacına yönlendirmek maksadıyla kullanılacak ise oraya karşı dikkatli olmak lazım. Bugün de o gözüküyor. Bazı kuruluşlar var, hayır kampanyasını kendilerinin örgütsel amaçları doğrultusunda, bir ara sonuç almak için yapılması gerektiğini söylüyorlar. FETÖ da bunlardan bir tanesi. 

 dönemde MHP’de muhalif girişimlerde bulunan isimlerin “Milliyetçi Cephe” olarak bir araya gelip, bir hayır platformu oluşturdular. Bu girişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

MHP’de milliyetçiliği yapamayanlar, MHP dışında milliyetçiliğe düşman olanlarla nasıl Milliyetçi Cephe oluşturacaklar? Yaşar Okuyan’a sormak lazım.

EL BAB MORAL OLUR

Başbakan ile dış politikayı da konuştuğunuzu söylediniz. Muhtemel bir Fırat Kalkanı Operasyonu ile bir Rakka Operasyonu da gündeme geldi. Bu konuda bir bilgi paylaşımı oldu mu?

Görüşmede, Rakka’ya değinilmedi, ancak El Bab üzerindeki son durum hakkında bilgi verildi. Biz de El Bab’da mutlaka sonucun alınması gerektiğini ifade ettik. Bu hem milletimiz için hem askerimiz için yüksek moral olur.

El Bab Operasyonu’na baktığımız zaman Rakka’ya yapılabilecek bir operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Operasyonlar düşünülürken mutlaka ara ve nihai hedefler de düşünülür. Birisi daha halledilmeden öbürünü de yüksek sesle göğüslemek siyaseten akıllı olmaz. Askeri yönden de hata olur.

Referandum kampanyasında hayır cephesinin en çok kullandığı tez, bütün yetkinin bir kişide toplanması sonucunda ileride tehlikeli bir sürece girileceği… Daha uzak yorumlar da yapılıyor. “Batı’nın bölgede, bazı ülkelere müdahale etmek istediğinde diktatörlüğü bir gerekçe olarak kullanıyor ve demokrasi getirmek gerekçesiyle müdahale ediyor” gibi… Bu yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dün akşam Beyaz TV’de, Osman Gökçek’in belgelere dayalı, kendine has üslubuyla yaptığı değerlendirmeler var. Onu tavsiye ederim. (Gülüyor) İsmet İnönü’nün, Celal Bayar’ın yaklaşımları… O belgelere dayalı olarak açıklamış. O zaman neler olduğu görülüyor. Şimdikiyle mukayese ettiğiniz vakit, benzer olduğunu varsayın, İnönü döneminde, Atatürk döneminde, Celal Bayar döneminde cumhuriyet yıkılmamış.

Toplumun önde gelen isimlerinin, sanatçı ve sporcuların “evet” videolarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Toplumda kutuplaşma etkisi yaratır mı?

Sanatçılar arasında kutuplaşma olmaz, rekabet olur.

Yunanistan ile ilgili gerilimi nasıl değerlendiriyorsunuz? İktidarın bu gerilimden referandum sürecinde, bu gerilimden beslendiği yorumları da yapılıyor. Yanı sıra Kıbrıs müzakereleri… Türk tarafının alehine mi gelişiyor. Mevcut Kıbrıs Cumhurbaşkanı’nın söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Akıncı ille bir mağlubiyetin gerekçesini arıyorsa Kıbrıs konusunda en hassas görüşlere sahip olan MHP’yi suçlaması lazım. O da onu yapıyor. Çünkü Kıbrıs bizim için çok önemli. Akıncı gerçek niyetini söylemeye çalışsın.

Başbakan ile görüşmenizle referanduma ilişkin paylaşımlarınızı bizimle de paylaşır mısınız?

Referandum konusunda, bir, MHP kamuoyu ile evet oyu görüşünü paylaşmak ister. Yani bir başka değişle, anayasa değişikliğinde, referandum sürecine girildiği vakit, MHP’ye gönül vermiş arkadaşlarımız evet oyu kullanacaklardır. En azından biz de bu yönde arkadaşlarımızı bilgilendirmeye, neden evet oyu verildiği konusunu anlatmaya çalışacağız. İkinci olarak, kampanya, MHP’nin kendi imkanlarıyla, kendi üslubuyla, kendi gerekçeleriyle yürütecektir. Dolayısıyla tamamen MHP’nin bu konudaki yaklaşımı üzerinde durulması lazımdır. Başka partiler de evet oyu kullanabilir, o da onların hakkıdır. Öyle bir durum karşısında hedefte bir beraberlik söz konusu olursa, o zaman çelişkilere fırsat vermeyecek tarzda, bir ağız birliği içerisinde olabilecek kavramları kullanmakta da yarar vardır.

Bir slogan belirlediniz mi?

Birincisini söyledik geçenlerde… Millet için, devlet için, cumhuriyet için evet diye… Cumartesi günü yeni bir sloganımız daha olacak. Bu ülke için bir yeminimiz vardır: Vazgeçilmez, Onun için evet. Cumartesi günü açıklayacaktım, iki gün önce size söyledim.

Çelişkiler olursa, çelişkilere fırsat vermeden ağız birliği içinde kavramları kullanmak gerek dediniz… Hassas kavramlar hangileri?

 “Evet”i söylerken kararsız bir üslup kullanmamak demektir. Yarım ağızla evet olmaz.

TÜRKİYE KARMA KARIŞIK OLUR

Bu sistem geçmezse ülke bölünür mü? Beka sorununa vurgu yapıyorsunuz…

Karmakarışık olur Türkiye. Bundan yararlanmak isteyen iç ve dış çevreler çıkabilir. Tersinden okursak geçmezse çok iyi olur cümlesi hiç doğru bir cümle değil.

Kaynak:Milliyet