Felat BOZARSLAN- Ahmet ÜN/DİYARBAKIR, () - DİYARBAKIR'da bulunan E ve D Tipi cezaevlerinde kapasitenin üstüne çıkılması nedeniyle 2 gün içinde 194 tutuklu ve hükümlü Trabzon ve Samsun cezaevlerine nakledildi. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, böyle bir dönemde bu kadar fazla sayıda kişinin sevk edilmesinin dikkat çekici ve anlamlı geldiğini söyledi.
Diyarbakır'da bulunan D Ttipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi ve E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlü kapasitesinin aşılması nedeniyle Adalet Bakanlığı tarafından nakil kararı alındı. Toplam kapasitesi yaklaşık 2 bin kişi olan Diyarbakır D ve E Tipi cezaevlerinde 250 kişilik fazlalık olması nedeniyle rutin uygulama kapsamında tutuklu ve hükümlü sevki yapıldığı ifade edildi. Diyarbakır'da son iki gün içinde THY'den uçak kiralanarak her iki cezaevinden 194 tutuklu ve hükümlünün Samsun ve Trabzon cezaevlerine sevk edildi. Nakil kararının kapasitesini aşan cezaevlerindeki sağlık şartlarında bir olumsuzluk meydana gelmemesi ve tutuklu ve hükümlülerin iyi koşullarda cezalarını çekmeleri amacıyla alındığı kaydedildi. Diyarbakır'dan sevk edilen 194 tutuklunun 4'te 1'inin terör suçlularından, diğerlerinin ise adli suçlulardan olduğu vurgulandı.
ELÇİ:İLK KEZ BU KADAR FAZLA SAYIDA SEVK YAPILIYOR
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, tutuklu ve hükümlü sayısı ile cezaevi kapasitesi arasındaki durum nedeniyle zaman zaman rutin bazı sevklerin yapıldığını belirterek, şöyle dedi:
"Cezaevleri'nin yetersizliği ve artan tutuklu ve hükümlü sayısı nedeniyle bazen Türkiye'nin Batı illerindeki Cezaevlerine bazı sevkler yapılıyor. Ama son yıllarda ilk defa bu kadar fazla sayıda neredeyse 200'e yakın tutuklu ve hükümlü 1-2 gün içinde Diyarbakır'dan daha çok Karadeniz bölgesindeki Ceza ve Tevkif evlerine nakledildi. Bu kadar kapsamlı ve çok sayıda ve tam da böyle bir dönemde sevkin yapılması dikkat çekici ve anlamlı gibi geliyor bana. Acaba bölgede son bir ay içerisinde artan olaylara paralel bir biçimde başlatılan soruşturma ve tutuklamalar karşısında ve giderek bu operasyonların tutuklamaların artacağını da düşünerek, muhtemelen cezaevlerinde daha da ihtiyaç olabileceği, daha da kapasite üstü tutuklu ve hükümlünün cezaevlerine geleceği düşünülerek, planlanarak çok sayıda tutuklu ve hükümlünün naklinin bir planlama dahilinde gerçekleştiğini düşünüyorum."
ADİL YARGILAMAYI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Diyarbakır'da bulunan D ve E Tipi cezaevlerinde ortalama standartlara göre kapasite üstü tutuklu ve hükümlü bulunduğunu kaydeden Elçi, şunlari söyledi:
"Bu ihtiyaçtan olmalı ki halen Diyarbakır'da çok büyük bir bölgesel cezaevi inşaatı devam ediyor. Şu ana kadar da cezaevlerinin yetersizliği nedeniyle özellikle geçtiğimiz bir kaç yıl içinde KCK davalarında yargılanan tutukluların çok büyük bir kısmı Türkiye'nin batısındaki cezaevlerine nakledilmişti. Bunların yargılamalarnı SEGBİS dediğimiz ekranlar üzerinden yapılabiliyordu. Giderek artık neredeyse yüz yüze yargılama, adil yargılanma hakkı, doğrudan doğruya yargılanma hakkı, yüz yüze yargılanma hakkı, yani sanığın doğrudan kendisi hakkında hüküm verecek hakimle yüz yüze gelerek, kendisini doğrudan savunması ve masumiyetini kanıtlamaya çalışması usülü ve yolu neredeyse bir istisnaya dönüşmüş. Artık neredeyse tutukluların çok büyük kısmı binlerce kilometre ötedeki bir cezaevinin, bir odasından bir kamera karşısına geçerek kendisini savunabiliyor. Bu hem adil yargılama hakkını olumsuz etkiliyor, hem insanların kendisi etkili şekilde savunmalarına engel oluşturuyor. Ayrıca çok önemli bir insani soruna da yol açıyor. Yoksul ve imkanları kısıtlı olan tutuklu ve hükümlü yakınları binlerce kilometre ötedeki cezaevlerine gitmek durumunda kalıyor. Bu aynı zamanda tutukluların yakınlarını da mağdur eden bir uygulamaya dönüşüyor."
CEZAEVLERİ'NDE 170 BİN KİŞİ VAR
Türkiye'de adli hükümlüler ve politik niteliği olan tutuklu ve hükümlüler bakımından çok olağanüstü bir tablo olduğunu ifade eden Tahir Elçi, şöyle konuştu:
"Cezaevi nüfusumuz hayli yüksek. Rakamlara baktığımızda bu olağanüstülük ortaya çıkıyor. Örneğin bizimle neredeyse aynı nüfusa sahip Almanya'da halen cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı 65 bin, Fransa'da 72 bin, İngiltere'de 86 bin, Türkiye'de ise bu rakam 170 bindir. Yani dünyanın kendi nüfusuna göre en çok tutuklu ve hükümlüyü cezaevinde alıkoyan, barındıran ülkesiyiz. Grafiğe baktığımızda son 15 yıl içerisinde giderek artan hızlı bir artış söz konusu. Örneğin 2000 yılında cezaevlerindeki toplam tuuklu ve hükümlü sayısı 49 binken bugün itibariyle Türkiye'de czeaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 170 bindir. Bu da zaten içinde bulunduğumuz ceza infaz krizini, cezaevleri sorununu çok çarpıçı şekilde ortaya koyuyor."

FOTOĞRAFLI