Mecliste partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin karanlık günlerden geçtiğini ve iyi yönetilemediğini kaydederek, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ayarlarına dönerek bu karanlığı aşacağız" dedi.



5 Nisan Avukatlar Günü'nü kutlayan Kılıçdaroğlu, mesleğin önemine değindi. Kılıçdaroğlu, "Yargının kurucu unsurlarından birisidir avukatlık. Bütün avukat kardeşlerime sesleniyorum, CHP iktidarında göreceksiniz avukatla savcı aynı düzeyde duracaklar. Adaleti sağlayacağız. Birisi neyi iddia ediyorsa karşı iddia da aynı güçte olacak" diye konuştu.

Polis Haftası'na da değinen ve polislerin zor şartlarda çalıştığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Polis kimdir? Kamu düzenini ve güvenliğini koruyan kişidir. Konut dokunulmazlığının güvencesi polis. Halkın ırz, can ve mal güvenliğinin teminatı. Polisin bu kadar güzel bir tanımı var. Devletin sıcak yüzünü poliste görmek isterim. Polisin dünya kadar sorunları var. 24 saat çalışıyorlar, gecesi gündüzü yok, gazeteciler gibi. Hayatın her alanında polis vardır. Polisler 24 saat çalışırsa fazla mesai yaparlar, fazla mesainin hakkını alamıyorlar. CHP iktidarında polisin 3 bin 600 ek gösterge sorununu çözeceğim dedim, bunlarda çözeceklerini söylediler ama yapmadılar. CHP iktidarında polise 3 bin 600 ek göstergeyi analarının ak sütü gibi kendilerine vereceğim, söz veriyorum. Polisin en büyük derdi siyasetin kendine müdahale etmesi. Tayin ve terfi objektif kurallara bağlanması lazım. Adamı olan terfi ediyor, liyakat esası polislerde de çökmüş vaziyette. Polislerden bir şey istiyorum, siyasi iktidarın polisi değil halkın polisi olun sizi baş tacı yapacağım" şeklinde konuştu.

"2015 VE 2016 YILLARINDA BİR SEFER BİLE DENETLENMEDİLER"

2015 ve 2016 istihbarat raporlarının denetlenmediğini öne süren ve raporların Meclise gelmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ankara'da iki canlı bomba vardı, 103 çocuğumuz hayatını kaybetti. Ön dinleme yapılıyor, ön dinlemede bulunamadı, bombalar patladı ve akla şu soru geldi, 'bir istihbarat zafiyeti mi var?' evet bir istihbarat zafiyeti var. Parlamentonun çıkardığı kanuna göre bakanlığın teftiş elemanları her yıl en az bir sefer bu istihbarat ile ilgili ön dinlemeyi denetlemek zorundadır. Bu raporlar Meclise gelecek. 2015 ve 2016 yıllarında bir sefer bile denetlenmediler. Yürütme organı, yani Bakanlar Kurulu, yani Başbakan, 'bu meclis istediği kanunu çıkartsın kanun benim' diyor. Meclis Başkanı, siz Meclisin itibarını korumak zorundasınız. Çıkan bir yasanın gereği yapılmıyor, raporlar TBMM'ye gelmiyorsa siz bunu sormak zorundasınız. Siz o koltukta hangi gerekçe ile oturuyorsunuz. 2015-2016 raporların TBMM'ye derhal isteyin" ifadelerini kullandı.

"CHP'Yİ TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE İRTİBATLANDIRANLAR ALÇAKLARDIR VE ŞEREFSİZLERDİR"

CHP'li il başkanı ve milletvekiline yapılan fiili saldırılara değinen ve CHP'nin terör örgütleri ile irtibatlandırılmasının alçaklık olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, milletvekili ve il başkanına yönelik saldırılara ilişkin hükümeti ve Cumhurbaşkanını eleştirdi.

Kılıçdaroğlu, "Son günlerde CHP'ye yönelik saldırılar var. İl başkanlarımız sokak ortasında saldırıya uğruyor, milletvekillerimiz saldırıya uğruyor. Bunu kabul edemeyiz. Acaba Sayın Başbakan bir açıklama yapacak mı diye bekledim. Sesini çıkartmıyor. Bu saldırıyı yapanlar CHP'yi terör örgütleri ile irtibatlandırarak yapıyorlar. CHP'yi terör örgütleri ile irtibatlandıranlar alçaklardır ve şerefsizlerdir. Bu ülkenin bağımsızlığı, geleceği için, üniter yapımızı korumak için, ayrım yapmaksızın kucaklayan partiye nasıl böyle bir iftira atabilirsiniz. Ben bunun arkasındaki oyunları biliyorum. Saray destekli bazı çevrelerin hangi oyunların içinde olduğunu biliyorum. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır diyen partiye kimse böyle bir haksızlık yapamaz. O saldırıları yapanlara soruyorum, bu terör örgütü ile masaya oturan kim, valilere talimat veren kim, şehirler silah deposuna döndürülürken 'bunlara dokunmayın' diyen kim. Böyle bir haksızlık, vicdansızlık, ahlaksızlık olabilir mi? Haksızlıklara karşı devlet sesini çıkartmaz diye bir kural mı var? Türkiye yönetilmiyor, savruluyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük krizini yaşıyoruz. Herkes farklı konuşuyor. Tam müsamere Başbakanı. Böyle ülke yönetilmez. Dünya kaygı duyuyor. Bu yönetim Türkiye'yi yönetemez. Üçüncü sınıf adamlarla Türkiye Cumhuriyeti yönetilemez. Tonlarca patlayıcı yerleştireceksiniz kimsenin haberi olmayacak. Hepsinin haberi var aslında. Suçlanacaksa CHP mi suçlanacak? Böyle bir ahlaksızlık, alçaklık olabilir mi? Şehirleri dolduracaksın, sonra döneceksin CHP'yi suçlayacaksın. Bunlarda din, vicdan, ahlak kırıntısı bile yok" açıklamasında bulundu.

"AİLEDEN SORUMLU BAKAN BİRİLERİNİN ÖNÜNE YATMIŞ VAZİYETTE KONUŞMUYOR"


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na yönelik ağza alınmayacak bir ifade kullanan Kılıçdaroğlu, "Öyle bir yoz kültürün içine sokuldu ki Türkiye, Karaman'da olan olaydan sonra Türkiye'nin her tarafından olaylar patladı. Bunlar sabah akşam Müslümanlıktan bahsediyorlar. 14 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz, bu çocukları bu yoz kültüre hangi gerekçe ile teslim ettiniz. Kalkmışlar vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın, vakıflara derneklere değil. Bir Allah'ın kulu çıkıp da demiyor, kardeşim bu çocuklar yasa dışı burada nasıl kaldı. Vali konuşmuyor, Emniyet Müdürü konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor, Aileden Sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor. 'Biz izin vermedik' diyorlar, izin vermediysen bunlar nasıl açıldı. Bu çocuklar oraya niçin gitti? Kocaman bir sessizlik. Milli Eğitim Bakanı niye konuşmuyor. Bu işlerin baş sorumlusu sen değil misin? Neden o çocukları sapıklara teslim ediyorsunuz" dedi.