Her yıl 6 Mayıs'ta  geleneksel bayram olarak kutlanan "Hıdırellez"de ev, araba, çocuk isteyenler dilekte bulunurken şifa ve bereket umut edenler ise farklı ritüelleri yerine  getiriyor

Ülkenin birçok yerinde gül dalına bağlanan dilekler ile karşılanan "Hıdırellez", yurdun farklı bölgelerinde yörelere özgü etkinliklerle kutlanıyor. 

Balıkesir'de Karınca Deresi'ne taş atıp, ev ve araba isteyenler dere kenarına bunların resimlerini çizerken Kütahya'da çiğ damlalarıyla mayalanan yoğurt yapılıyor, Bilecik'te bir kayadan, yılda sadece bir gün akan ve şifalı olduğuna inanılan sudan içmek isteyen çok sayıda kişi bölgeye akın ediyor

Denizli'de keşkek, İzmir'de kazanlarla pilav yapılıp dağıtılırken Bergama'da ağaca kurulan  salıncağa oturan genç kızı sadece evlenmek istediği kişi sallıyor 

EÜ Türk  Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ekici: "Hıdırellez özü itibarıyla bir bahar bayramı. Aslında doğayı anlamak, doğa bilincinin geliştirilmesi ve doğayla bütünleşmenin en güzel şekilde Türk kültüründe ifade dildiği bir bayram"

Anadolu'da "Baharın habercisi" olarak kabul edilen, Hızır ve İlyas peygamberlerin her yıl  buluştuklarına inanılan "Hıdırellez", yurdun birçok yerinde farklı ve bir o kadar  da ilginç gelenek ve inanışlarla kutlanıyor. 

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, her yıl 6 Mayıs'ta geleneksel  bayram olarak kutlanan Hıdırellez nedeniyle ülkenin dört bir yanında ateşler  yakılıyor, dilek tutularak bunun üzerinden atlanıyor.

Hıdırellez öncesindeki günün akşamında, birçok yerde vatandaşlar, ev,  araba, çocuk ve eş dileklerini bir kağıda çizerek gül ağacının dalına bağlıyor ya  da bu ağacın dibine toprak üzerine yansıtıyor. Bereket getireceğine inanıldığı  için gül ağacının dibine para da gömülüyor.

Bursa'da, 5 Mayıs akşamı evin her üyesi, madeni para işaretleyerek bir  çantanın içine koyuyor. Gül ağacının dibine bırakılan çanta, Hıdırellez Sabahı  açılıyor, herkes kendi parasını bereket getirdiğine inanarak cüzdanında saklıyor.

Bursa ve birçok kentte bolluk getireceği inancıyla kapı önleri  Hıdırellez sabahı evin yönüne doğru süpürülüyor. Üzerine çeşitli dilekler, niyetler yazılan kağıtlar açık olarak ve  yavaşça bir akarsuya bırakılıyor. Kağıtlar, yazıları üste gelecek şekilde suya  düşerse dileklerin kabul olacağına, ters dönerse bunların tutmayacağına  inanılıyor.

Dilek tutup dereye taş atıyorlar

Balıkesir ve Çanakkale'de bazı yörelerde, Hıdırellez günü, güneş  doğmadan su kenarlarına gidiliyor ve bu suyla kadınlar, ellerini yüzlerini yıkıyor.

Çanakkale gibi birçok kentte Hıdırellez öncesinin akşamında gül  ağacının dibine fasulye gömülüyor ve bu sabaha kadar yeşerirse tutulan dileğin  gerçekleşeceğine inanılıyor

Balıkesir'in Kepsut ilçesinde Hıdırellez etkinlikleri kapsamında,  Ulupınar Mağarası'nda yakılan ateşin üzerinden dilek tutularak atlanıyor. burhaniye ilçesinde yüzlerce kişi, Karınca Deresi'ne dilek tutarak,  taş atıyor. Halk daha sonra dere kenarına ev ve araba gibi sahibi olmak istediklerinin resimlerini çiziyor.

Çiğ damlalarında yoğurt mayalıyorlar

Hıdırellez günü Kütahya'da çiğ damlalarıyla mayalanarak elde edilen  yoğurt, bir yıl boyunca "damızlık" yoğurt olarak kullanılmaya devam ediliyor.

Bu yoğurdun üzerine "Nazar değmesin" diye çörek otu serpilerek sadece  akrabalara dağıtılıyor. Bu yoğurt mayasının suyundan mayalanan hamur ile de ekmek  yapılıyor.

Kütahya'da ve bazı kentlerde ayrıca bereket getirdiğine inanıldığı  için evlerin çevresine haşhaş serpiliyor.

Kayadan damlayan şifa

Bilecik'in Osmaneli ilçesinin Sarıkız mevkisindeki bir kayadan, yılda  sadece bir gün akan ve şifalı olduğuna inanılan sudan içmek isteyen çok sayıda  kişi, sabah erken saatlerde bölgeye geliyor.

Damla damla akan suyu birçok kişi şişelere doldururken, bazıları da  suyun aktığı yerde oluşan çamurdan vücuduna sürüp dilek tutuyor. Buraya  genellikle kısmet arayan bekarlar, şifa arayan hastalar geliyor.

Bilecik merkeze bağlı Çukurören köylüleri de her yıl Hıdırellez  sabahı, Hasmakam mevkisindeki kaynak su ile yoğurt mayalıyor ve bu yoğurdun  mayasını da bir yıl boyunca kullanıyor. Şifalı olduğuna inanılan bu kaynak  suyundan abdest alınıp namaz kılınıyor.

Kırklar Tepesi'ndeki Kırklar Camisi'nde ise sabah namazının ardından  şükür namazı kılınıyor, caminin bahçesindeki gül ağacının dibine para gömülüyor,  ev veya beşik resimleri çiziliyor.

Bilecik'in köylerinde, 6 Mayıs'tan itibaren 1 ay boyunca Hıdırellez  pilavı pişirilerek, gurbette olan vatandaşlar, köylerine davet ediliyor.

Eskişehir ve Yalova

Eskişehir'de ise Hıdırellez günü sokak aralarında yakılan ateşler  sabaha kadar canlı tutulmaya çalışılıyor ve yakılan bu ateşlerin üzerinden dilek  tutulup maniler söylenerek yedi defa atlanıyor.

6 Mayıs sabahı erkenden çay ve dere kıyılarına gelenler, yüzlerini  yıkayıp piknik yapıyor. Sabahın alaca karanlığında söğüt dalları ile  birbirlerinin başına vuran gençler, nasiplerinin açılmasını, muratlarının yerine  gelmesini diliyor. Gençler niyetlerini yazdıkları kağıtları da Porsuk Çayı'na  atıyor.

Yalova'da Romanların yaşadığı Bağlarbaşı Mahallesi'nde, rengarenk  kıyafetler ve gelinlikler giyen vatandaşlar, müzikler eşliğinde kent sokaklarında  dolaşıyor. Bu sırada çalgıcılara eşlik eden Roman gençler de çeşitli oyunlar  sergiliyor.

Altınova'nın Subaşı beldesinde yaşayan göçmenler de Hıdırellez'i  yörelerine ait kıyafetler giyerek, yöresel yemekler ikram ederek kutluyor.

Her dileğin yerine geleceğine inanılıyor

Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.  Metin Ekici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Hıdırellez" kelimesinin Hızır ve  İlyas peygamberlerin isimlerinin birleştirilmesiyle oluştuğunu belirtti.

İnanca göre Hızır'ın kara, İlyas'ın da suyun hakimi olduğunu anlatan  Prof. Dr. Ekici, Hızır ve İlyas peygamberlerin 6 Mayıs'ta bir araya geldiğinin  kabul edildiğini, bu tarihte her türlü dileğin yerine geleceğine inanıldığını  aktardı.

Hıdırellez kutlamalarının 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece  başladığını kaydeden Ekici, "Onların (Hz. Hızır, Hz. İlyas) yeşillik ve sulak bir  yerde bir araya geldiği kabul ediliyor. Onların bir araya geldiği yerlerde  bulunan insanların da her türlü istek ve dileklerinin, onları vasıtasıyla Allah  tarafından gerçekleştirileceğine inanılıyor. Bu nedenle bütün kutlamalar su  kenarlarındaki yeşil alanlarda gerçekleştiriliyor." ifadelerini kullandı.

Denizli'de Keşkek, Bergama'da pilav dağıtılıyor

Hıdırellez'in Anadolu'nun pek çok yerinde "hayır" günü olarak  benimsendiğini ve hayır yemekleri verildiğini dile getiren Ekici, ritüellerin  farklı kültürlerde değişiklik gösterdiğini, Denizli'nin Çal ilçesinde keşkek  hayrı yapıldığını, İzmir'in Bergama ilçesinde kazanlarla pilav yapılıp  dağıtıldığını anlattı.

Meydanlarda 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece büyük ateşler  yakıldığını ifade eden Ekici, şöyle devam etti:

"Ateşin üzerinden kötülüklerden, uğursuzluktan arınmak için atlanır.  Ertesi gün de su kenarına giderek orada bütün aile, yeşillik içinde yemek yiyip  içerek sağlıklarını, mutluluklarını kutlar.

Genç kızlar arasında gül bahtiyarı uygulaması var. 5 Mayıs akşamı genç  kızlar kendi aralarında toplanır, bir çömleğin içine bilezik, yüzük gibi  eşyalarını koyarlar, üzerini de yeni açmış gül goncalarıyla doldururlar. Çömlek  ağzı kapatılarak bir gül ağacı dibine konulur, sabaha kadar orada bekler. Burada  'bahtımız gül gibi güzel olsun, tertemiz olsun' düşüncesi var. Ertesi gün büluğ  çağına ermemiş bir çocuk tek tek çömleğin içinden bir nesne çeker, o çekilirken  manici kadın o nesnenin sahibi olan kızın adına bir mani okur. O mani de  genellikle geleceği, mutluluğu, evliliğiyle ilgilidir."

Salıncağı evlenmek isteyen kişi sallıyor

Bergama bölgesinde yapılan etkinlikte ağaca kurulan salıncağa genç bir  kızın oturduğunu, bu kişiyle evlenmek isteyen delikanlının da o salıncağı  salladığını belirten Ekici, bu tarihte türbelerin ziyaret edildiğini, Kur'an-ı  Kerim okunduğunu, kutsal kabul edilen mekanlarda, kişilerin dilek ve  temennilerini sembolik şekilde ifade ettiğini vurguladı.

Ekici, "Taşlarla evi olmayan ev, arabası olmayan araba çizer. Çocuk  isteyenler bir ağaca küçük dallardan beşik yapar, içine dallardan yaptıkları  bebek koyar. Ağaçlara bez bağlanır dilekler dilenir. Hıdırellez günü insanlar  yeşil bir dal takar kulaklarının arkasına. çiçek, uzun yaşadığına inanılan bir  ağacın dalı. Yeniden baharı yaşamış olmanın mutluluğunu sembolize eder." dedi.

Hıdırellez'de evlerin temizlendiğini, hayvanların sağıldığını ve ekmek  yapıldığını bildiren Ekici, sütün ve ekmek yapılan mayanın "Evin bereketi  bozulmasın" düşüncesiyle paylaşılmadığını vurguladı.

Hıdırellez'in, özü itibarıyla bir bahar bayramı olduğunu kaydeden  Ekici, "Baharın gelişinin kutlanmasıyla ilgili bir bayram. Aslında tabiatı,  doğayı anlamak, doğa bilincinin geliştirilmesi ve doğa ile bütünleşmenin en güzel  şekilde Türk kültüründe ifade edildiği bir bayram. İslami temel inanç sistemiyle  birleştirilmiş olan Hıdırellez geleneğinin temel direkleri bolluk, bereket,  sağlık ve iyiliktir." ifadesini kullandı.

Kaynak:Milliyet