Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mehmet Yariş, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, fazla kilolar, yeterli miktarda sıvı alınmaması ve aşırı tuz tüketiminin böbrek taşı oluşumuna zemin hazırlayan önemli faktörler olduğunu söyleyerek, riski azaltmak için önerilerde bulundu.

Memorial Dicle Hastanesi Üroloji Bölümünden Op. Dr. Mehmet Yariş, böbrek taşı oluşumuna neden olan risklerin ortadan kaldırılması için önerilerde bulundu. Böbrek taşı oluşum riskini artıran en önemli faktörlerden birinin obezite olduğunu belirten Yariş, “Bu nedenle kilo problemi yaşayan bireyler kişiye özel beslenme programları ile ideal kilo seviyelerine ulaşmalıdır. Böbrek taşlarından korunmada günlük egzersizler de kilo alımını engellediği için etkili rol oynamaktadır. Bu doğrultuda sağlıksız diyetlerden, özellikle de kilo vermeye yardımcı olduğu düşünülen protein diyetlerinden özellikle kaçınmak gerekir. Yüksek tansiyon da hastalar için taş oluşum riskini artırır. Kan basıncı yüksek hastalar ilaçlarını düzenli olarak kullanmalı ve tuz alımlarını sınırlandırmalıdırlar” dedi.

“Taş oluşumuna karşı bol su tüketin”

Günlük olarak alınması gereken sıvı miktarının kişiye ve iklime göre değişiklik gösterdiğini anlatan Yariş, “En doğrusu, vücuttan günde 2 litre idrar çıkışını sağlayacak miktarda sıvı tüketimidir. Ancak sıvı alımı günün her saatine yayılmalı, özellikle belli bir zamanda fazla tüketilmemelidir. Her saat başı bir bardak su içmek pratik ve ideal bir yöntemdir. Evde yapılan limonata ve taze sıkılmış portakal suyu, böbrek taşı oluşumunu engelleyecek içeceklerdir. Bu içeceklerde taş oluşumunu engelleyen inhibitör denilen ve sitrat yönünden zengin bir madde vardır. Vücutta sitratın eksik olması taş oluşma riskini artırır. Bu nedenle bu tür içeceklerin bolca tüketimi çok önemlidir. Ancak hazır ve kutulanmış olarak sıkılan meyve suları ile greyfurt suyu önerilmemektedir. Günlük yiyecekler çeşitli olmalıdır. Tek bir besinin fazla tüketiminden kaçınılmalıdır. Lif içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Çünkü lifli besinlerden fakir olan beslenme sonucu oluşan kabızlık, taş oluşumunu da hızlandırmaktadır. Lif oranı yüksek sebzeler, meyveler ve kuru baklagiller gibi besinler kabızlığı engeller. Lifli gıdalar, besinlerin bağırsaktan geçiş sürecini kısaltır ve dolayısıyla oksalat emilimini azaltır” diye konuştu.

“Protein içerikli besin tüketimini sınırlayın”

Hayvansal proteinlerin tüketiminin azaltılması gerektiğine vurgu yapan Yariş, şunları kaydetti:

“Kırmızı et, sakatat, tavuk gibi hayvansal besinlerin vücuda fazla miktarda girişleri, özellikle böbreklerde taş oluşumunda koruyucu görev yapan sitrat miktarını azaltarak taş oluşumunu artırır. Bu nedenle protein alımı, bireysel olarak doğru hesaplanmalıdır. Günlük beslenme programında hayvansal ve bitkisel protein tüketimi dengelenmelidir. Bir öğünde fazla miktarda hayvansal protein tüketilirse, diğer öğünde sebze tercih edilerek denge sağlanmalıdır. Genel olarak bireylerin protein kısıtlaması yoksa 70 kilogram olan bir birey, günlük 70 gram protein tüketebilir. Gün içinde tüketilen yiyecekler az tuzlu olmalıdır. Fazla tuz tüketimi, idrarda kalsiyum ve oksalat atımını artırıp, taş oluşumunu hızlandırır. Bu nedenle çok tuzlu gıdalar tüketilmemelidir. Genetik olarak taş oluşumuna yatkın bireylerin günlük tuz tüketimi 3-5 gram (yaklaşık bir çay kaşığı) olmalıdır. Günlük beslenmede sebze, meyve ve ekmekte tuz olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle sebze yemekleri ekstra tuz ilave edilmeden hazırlanmalıdır. Böbrekte taş oluşumu yönünden en riskli maddelerden biri de oksalattır. Bu nedenle günlük beslenmede oksalattan zengin besinlerin çıkartılması gerekir. Böbrek taşı hastaları çay, kahve, alkol, ıspanak, pazı, pancar, bamya, mısır, taze fasulye, patates, domates, soya, maydanoz, dereotu, ebegümeci, roka, tere otu, incir, ahududu, kırmızı erik, çilek, böğürtlen, kuş üzümü, ceviz, fındık, badem, yer fıstığı, susam, çikolata, kakao, hardal ve soya tüketiminden mümkün olduğunca kaçınmalıdır.”