Havaların bir anda soğuması, özellikle rüzgarın etkili olduğu sabah saatlerinde korunmadan dışarı çıkılması sonucunda gerçekleşen yüz felci vakalarında düşük enerjili lazer tedavisiyle problemli bölgedeki ödem çözülerek hastanın hızla iyileşmesi sağlanıyor.

Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr Cafer Abbasoğlu, kış aylarında birden bastıran soğuklar nedeniyle daha sık rastlanan yüz felcinden düşük enerjili laser tedavisiyle kurtulmanın mümkün olduğunu dile getirdi.

Abbasoğlu, "Yüz felci, yüzümüzün her iki yanında kasların hareketini sağlamak için bulunan iki tane sinirin herhangi bir nedene bağlı olarak hasar görmesi sonucu kasları yönetememesiyle meydana gelen ciddi bir sağlık sorunudur. Beyindeki bir hasardan dolayı meydana gelen ve beraberinde vücudun başka yerinde de inme gibi bulgular oluşturan santral yüz felci ve başına bir olay gelmesi dolayısıyla oluşup sadece yüzün o tarafını etkileyen periferik yüz felci şeklinde iki çeşittir. Yüz felcine neden olan önemli faktörlerden biri de yüzün ciddi rüzgar ya da soğuğa maruz kalmasıdır. Soğuğa maruz kalma sinirin o kemik kanal içerisinde ödemlenmesine neden olabilir. Soğuk dışında metabolik hastalıklar, travmatik nedenler, özellikle uçuk gibi viral enfeksiyonlar, orta kulak iltihabı, tükürük bezi tümörleri, nezle, grip gibi bazı üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası sinirde oluşan ödem de yüz felcine neden olabilir. Ayrıca şeker hastalığı, lipid yağ hastalıkları gibi metabolik hastalıklarda daha fazla yüz felci riski vardır " dedi.

Yüz sinir ödem ve harabiyetine bağlı felçlerde düşük enerjili lazer tedavisinin dünyanın büyük kliniklerinde kullanıldığını dile getiren Abbasoğlu, "Düşük enerjili lazer tedavisi yüz felci tedavisinde olağanüstü etkili olup özellikle erken aşamada tedaviye başlanan vakalarda kısa sürede tam iyileşme ve şifa ile sonuçlanır. Daha kronikleşmiş ve diğer medikal yöntemlerle de geçmeyen vakalarda ise düşük enerjili lazer tedavisi ile ciddi toparlanma ve iyileşme sağlanır. Hastanın geçirdiği felcin nedenine bağlı olarak hekim lazerlerin dalga boyu ve gücünü seçerek ardından da kaç seans uygulanacağını belirleyerek tedaviye başlar. Işın renginin hekim tarafından seçilip hangi dalga boyu ve türünün kullanılacağına karar verilmesi tedavinin en önemli kısmıdır. Her gün damar yolundan ince bir kanül aracılığıyla 1 saat süreyle uygulanan ışınlar bölgedeki ödemi çözerek hastanın şikayetlerini büyük ölçüde azaltır. Gerginlik ve harabiyet hissinden kurtulan hasta daha rahat ve konforlu bir şekilde hayatına devam eder" şeklinde konuştu.