1- Acısu
Osmanlı kayıtlarında Acı Su Hicri 1309 M. 1892 Trabzon Sancağı Salnamesi s. 248’de Acı Su’dan şöyle bahsedilir:
“Kaza-i mezkure (zikredilen kaza-Bafra) merbut (bağlı) Alaçam nahiyesine bir saat mesafede çay kenarında karbonat tağmine (tadında) mesape (kaliteli) bir acı su olub insanın vucuduna nef’iyye-i mücribe (faydalı) olduğu içün içilmektedür.” Acı Su mevkii ve suyu Alaçam ilçe merkezine yaklaşık 3 km’dir. Acı Su, Uluçay içerisinde kayaların arasından çıkardı. Acı Su bir tür maden suyu idi. Bu suyun halk arasında ağrılara ve mide rahatsızlıklarına iyi geldiği söylenirdi. Belgede de zikredildiği gibi, eskiden halk Acı Su’ya gelir, şifalı suyundan içermiş. Bu durum bugün de devam etmektedir.
2- Ahşap Camiler
Alaçam ilçesi, ahşap mimari bakımından oldukça zengindir. Ahşap sivil mimari yapıları ve dini yapılar günümüzde hala kullanılmaktadır. Ahşap mimari son dönemlerde bilim insanlarının, turizmcilerin, doğa sporlarıyla ilgilenenlerin, fotoğrafçıların ve yazılı-görsel basının dikkatini çekmektedir. İlçedeki ahşap eserlerin korunma ve tanıtımlarının sağlanması ve gelecek nesillere aktarılması hususunda çalışmalar devam etmektedir.
3- Alaçam Mübadele Müzesi
2010 yılında Samsun İl Özel İdaresi tarafından restore edilmiştir. 16 Nisan 2012 tarihinden itibaren ziyarete açık olup 18 Eylül 2012 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın ziyareti ile resmi olarak açılmıştır. Alaçam Mübadele Müzesi, etnografya eserlerinden müteşekkil ve aynı zamanda tematik bir müzedir. Müzedeki eserler 24 Temmuz 1923 yılında Lozan Antlaşması’na konulan ek protokolle zorunlu göçe tabi tutulan mübadillerin yanlarında getirdikleri günlük kullanım eşyaları, belgeler ve fotoğraflardan oluşmaktadır.
4- Ahşap Ambarlar
Gerek yapı tekniği bakımından gerekse ahşap süslemeleri bakımından Türk oyma sanatının izlerini taşıyan Alaçam ahşap ambarları, her dönem ilgi görmüştür. Hepimizin bildiği gibi ambarlar buğday, mısır ve farklı tahıl ürünlerini saklamak amacıyla kullanılıyor. Alaçam'ın köylerinde bulunan ambarlar ahşap mimari ve süsleme bakımından da önem arz etmektedirler. Türk oyma sanatı izlerini süslemelerde ve inşa tekniğinde bulma imkanına sahibiz.
5- Geyikkoşan Sahili
Geyikkoşan Sahili temiz kumsalının yanı sıra; çınar, kavak ve çam ağaçlarından oluşan koruluğa sahiptir.
6- Sivri Tepe
Tarihteki yerleşim yerleri hep su kenarlarına kurulmuştur. Bununla birlikte düz ovalar hariç, dağlık alanlara kurulmuş her kentin mutlaka bir de tepesi vardır. Kente hakim bu tepeler, bazen kentin güvenliği için kale niteliği taşımaktadır. Alaçam ilçesinin tepesi de Sivri Tepe’dir. İlçenin en büyük yükseltileri Katran ve Tin gaz dağları olup, bu dağların etekleri ise yayla durumundadır. Ayrıca, kasabanın girişinde göze çarpan Sivri Tepe 700 m yüksekliğindedir. 700 m yüksekliğindeki Sivri Tepe’de yapılan kazılarda Miletoslulara (Miletliler) ait olduğu düşünülen çanaklar, çömlekler bulunmuştur.
7- Kuş Cenneti
Bafra ve Alaçam ilçeleri sınırları içerisinde yer alan Karaboğaz Gölü'nün çevresinde sazlık ve bataklık alanlarda çok sayıda kuş türü yaşamaktadır. Değişik mevsimlerde göçmen kuşlarında uğrak yeri konumundadır. Kızılırmak Deltasının batısında yer alan Karaboğaz Gölü’nün çevresindeki sazlık ve bataklık alanlarla sulak alan ekosistemi biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengindir. Flora ve fauna zenginliği yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur.
8- Kitaplı Konağı
Yapılan araştırmalarda Kitaplı Konağı üzerinde yapım yılına dair herhangi bir tarihleme bulunamamıştır. Bununla birlikte plan özellikleri ve mimari elemanları açısından değerlendirildiğinde Doç. Dr. Gül Asatekin balkon kullanımı, pencere sövelerindeki eğri söve başlıkları, merdiven tipi ve Osmanlı Barok üslubunun izlerini taşıması, ıslak hacimlerin yapı içinde yer alması ve sofada yer alan lavabonun gösteriş öğesi olarak yapıya 19. yüzyıl sonlarında girmesiyle birlikte yapının yaklaşık 1890 yıllarında inşa edilmiş olabileceğini düşünmektedir. (Ayrıca yakın çevredeki aynı üslupta yapılmış yapılardan birinin bahçesinde yer alan çeşmenin kitabesinde çeşmenin 1899 yılında yapıldığı yazmaktadır. Bu yapıların da hemen hemen çeşmeyle aynı dönemde yapıldığı düşünülmektedir)