Karadenizli ressam Gökçe Erhan’ın, basın açıklaması yaparken akıttığı gözyaşları ve isyanı, yanan evinden çok Sürmene’ye kurulması öngörülen kültür balıkçılığı tesislerineydi. Karadeniz’de son yıllarda çoğalan balık çiftliklerine Sürmene’de yenisinin eklenmesi gündemdeydi. Ekosistemi bozacak, görüntü kirliliği yaratacak, yerel turizmi olumsuz etkileyecek ve kafeslerde kullanılacak yemlerin doğal ortamdaki deniz balıklarının besin zincirinin bozulmasına yol açacak çiftliklere karşı yoğun mücadele yürütüyordu. 37 yaşındaki çevreci ressam Gökçe Erhan. Tepkisini bölgenin duyarlı yurttaşlarıyla birlikte gösteriyordu. Çevre sorunlarına çizdiği resimlerden ötürü, Sürmene ve bölgede “Çevreci ressam” olarak tanınıyordu. Yapıtlarıyla Karadeniz’in özgün yapısını bozan, yeşilini ve mavisini ortadan kaldıran çevre kirliliğine dikkat çekiyordu. Sürme’nin Gökçesu Mahallesi’nde 2 katlı yöresel mimari evinde tek başına yaşamını sürdüren Gökçe Erhan, yaşamını doğanın ve denizlerin korunmasına adayan ödünsüz bir aktivist. Sürmene’de yapılması öngörülen kültür balıkçılığı tesislerinin diğer denizler gibi temiz Karadeniz’i de hızla kirleteceğine ve balık popülasyonunun sonunu getireceğine inanan “Çevreci ressam” tehlikeye dikkat çeken açıklamasını yapacağı bir gün öncesinin akşamı, severek oturduğu evinin yanması ile adeta can evinden vuruldu. Yine de sarsılmadı, evin yeniden yapılacağını, ancak kirlenen Karadeniz’in eski haline gelemeyeceğini düşünerek sakinleşti... Akıllarda kalan soru; evi arızadan ötürü yandı mı ya da birileri tarafından yakıldığı mıydı? Hala yanıtı bulanamayan belirsiz yangın, Gökçe Erhan kadar çevre sakinlerini de oldukça üzdü. Acısını içine atan çevre tutkunu ressam, denizleri mahvedecek balık çiftliklerine karşı olan mücadelesini yangının ertesi günü gözyaşlarını akıtarak okuduğu basın açıklamasıyla bir kez daha dile getirdi. Erhan’ın açıklamasına Çamburnu Doğa Kültür Sanat Derneği, Sürmene Yeniçam Balıkçı Kooperatifi üyeleri ve bölge halkı katılarak destek verdi. Aslında, “Karadeniz temiz kalsın”, “Deniz balıklarının besin zinciri bozulmasın” çığlıklarının bedelini evi yanarak ödedi. Ama inandığından vazgeçecek gibi değil. “Yanan ev yeniden inşa edilir, kirlenen Karadeniz geri gelir mi” diyerek mücadelesini sürdürmekte kararlı görünüyor. Marmara’yı esir alan müsilaj yeniden kendisini göstermeye başladı. Yılların kirliliğinin, sanayi atıklarının salınmasının, hoyrat davranılmanın bedelini ödüyor Marmara Denizi. Bahar aylarında yüzeyi temizlenen deniz yeniden müsilaja boyandı, dibinde göz gözü görmüyor. Bu sularda balık yaşayabilir mi? Yaşasa bile avlanan balık sağlık açısından son derece sakıncalı. Gökçe Erhan ve çevreye duyarlı yurttaşlar, sivil toplum örgütleri temiz suyu ile dikkat çeken Karadeniz’in kirletilmemesi, geleceğinin Marmara Denizi gibi olmaması için balık çiftliklerine, kirli suyunu denize akıtan çöplüklere, kömürlü santrallere, dereleri kurutan Hidro Elektrik Santrallere (HES) karşı çıkıyor ve direniyor. Çünkü Karadeniz’den başka denizleri yok.