İzmir’de ikisi geçtiğimiz Şubat, biri de Mayıs ayında kendi kendine elle muayenede memelerinde kitle fark eden üç kadın, kanser mücadelesine bir sıfır önde başladı. Meme kanseri tanısı alan Funda Öztolan (58), Neslihan Ergin (38) ve Nesrin Tunç (38) pandemiyi bahane etmeden hemen tedavilerine başlarken, Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, “Meme kanserinde erken teşhis ne kadar önemliyse tedavinin de geciktirilmemesi hayati önemde. Bu hastalarımız bu iki avantajı da kullanabildi, ancak maalesef virüs bulaşır korkusuyla birçok kadın tanı ve tedavide ihmal kurbanı oluyor. Oysa sağlık kuruluşları gerekli önlemleri alarak hastalarına güvenli hizmet sunuyor” dedi.

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde oturan iki çocuk, iki torun sahibi Funda Öztolan (58), eşine ait eczanede yıllarca çalıştı, üç yıl önce de çalışma hayatına veda etti. Artık kendisine ayıracak zaman bulan Öztolan, 22 Mayıs günü banyo sonrası yaptığı meme kontrolünde eline gelen şişlikle irkildi. Kanser olabileceği hissiyle kimselere haber vermeden hemen tetkiklere başladı. Nitekim şüpheleri doğru çıktı. Öztolan, Kent Onkoloji Merkezi’nde Prof. Dr. Ömer Harmancıoğlu tarafından gerçekleştirilen ameliyat sonrası Medikal Onkolog Doç. Dr. Gürbüz Görümlü’nün takibinde kemoterapi almaya başladı.

5 yaşında kızı var

Defne adında 5 yaşında bir kız çocuğu annesi olan ve sağlık güzellik ürünleri pazarlayan bir Alman firmasında çalışan 38 yaşındaki Neslihan Ergin için ise 27 Şubat günü tarihi bir gün oldu. Yoğun bir iş gününün ardından halk oyunları çalışmasını tamamlayan Ergin, göğüslerine eliyle dokunduğunda farklılık hissetti. Ailesinde kanser tedavisi gören hastaların fazlalığı onu hiç zaman kaybetmeden doktora gitmesini sağladı. Yaşı itibarıyla bugüne kadar hiç mamografi yaptırmamış olan Ergin’e yapılan tetkikler sonucu kanser tanısı koyuldu. Meme ucunda da tümör bulunan genç anne, Kent Onkoloji Merkezi’nde Prof. Dr. Murat Kapkaç tarafından ameliyat edildi. Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, sağ memesi alınıp yerine protez yapılan Ergin’e 4 Haziran’da kemoterapiye başladı. Son 4 kürü kalan Neslihan Ergin’in tedavisi akıllı ilaçla devam edecek.

40 yaş altı olduğu için mamografi çektirmeyen, bu yüzden de elle muayenesini rutin bir şekilde sürdüren bir çocuk annesi ev hanımı Nesrin Tunç (38) da titizliği sayesinde kanseri eliyle yakaladı. Pandeminin başında sağ memesinde eline gelen kitle üzerine soluğu doktorda alan Tunç’a kanser tanısı koyuldu. Prof. Dr. Murat Kapkaç’ın 4 cm’lik kitlenin ameliyattan önce küçültülmesi gerektiğini söylemesi üzerine Kent Onkoloji Merkezi’nde Medikal Onkolog Uzm. Dr. Ahmet Özveren’e başvuran Tunç’a tedavi planlandı. Tümör 1 santimetreye gerilediğinde ameliyat olan Tunç, kanserin lenflere sıçramadığını, yavaş ilerleyen bir tip olduğunu öğrenirken, psikolog, diyetisyen gibi destek programlarından da yararlanarak rahat bir tedavi süreci geçirdi, tedavinin sonuna geldi.

Ne dediler?

Grip bile olmayan, sağlıklı bir kişi olduğunu belirten Funda Öztolan, “Kendimi emekli ettikten sonra artık her şeye zaman bulabiliyordum. Yaklaşık 5 ay önce bir banyo sonrası sütyen balenin altında iç kısımda elime bir kitle geldi. Kanser olabileceğimi düşündüm. Bu kitleyi uzanarak kontrol ederken fark ettim. Kesin sonucu alıncaya kadar da aileme hiçbir şey söylemedim. Agresif ve sıçrayan, çabuk büyüyen bir kitle olduğu ortaya çıktı. İlk öğrendiğimde kendimi kötü hissettim, hastanenin yeri ayağımdan kayıp gitmişti. Kitleyi bulmadan bir gün önce torunum doğmuştu, o süreçte kimseyi üzmek istemedim. Son raporu alınca aileme açıkladım. Kitleyi fark ettiğim günden Kent’e gelinceye kadar geçen sürede bomboştum, hiçbir şey algılayamıyor, söyleneni anlayamıyordum, anlatılanı aklımda tutamadığım gibi ne yapacağımı bilmiyordum. Kızlarım otur dese oturacak, kalk dese kalkacak durumdaydım. Büyük kızım Nihal’in ‘anne kendine gel, sen lazımsın’ uyarısından sonra varlığımın önemini anladım. Hayatın sadece çocuklara ait, işe ait olmadığını anladım. ‘Ben’ demeyi öğrenmeye başladım, daha düzenli beslendim, stresli, üzücü haberlerden uzak durmaya çalıştım, hala da böyle devam ediyorum. Tedavimi bir gün bile aksatmadan uyguluyorum. Pandemiye karşı gerekli önlemler alındığı için güven içinde tedavim başladı, öyle de sürüyor. İyi olacağıma inanıyorum, en önemlisi bu. Beklentilerim var. Torunlarımın büyüdüklerini görmek istiyorum. Saçlarım dökülmesin diye tedavi sırasında uygulanan buz kaskı işe yarıyor. Sokağa çıkınca kemoterapi alan bir hasta gibi görünmüyorum, bu da moralimi düzeltiyor. Bir müzik derneğinin başkanı ve solistiyim, pandeminin bitmesini ve eskiden olduğu gibi konserlerimizin başlamasını, şarkı söylemeyi iple çekiyorum. Kadınlara önerim elle muayenelerini mutlaka uzanarak yapsınlar, ben böyle yakalayabildim. Diğer bir önerim ise kendinizi önemseyin, sevin. Hayatı ıskalamayın, ben demeyi öğrenin" dedi.

"Çok yorulmuşum, hayat bana ’biraz dinlen, daha güçlü olacaksın’ diyor, ben buna inanıyorum"

“Tedavimin yarısındayız, her şey güzel gidiyor” diyen Neslihan Ergin (38) duygularını şöyle anlattı:

“Hem iş hem sosyal açıdan çok aktif bir insanım. Yoğun geçen bir ayın son günüydü. Göğsümde elime bir kitle gelir gelmez doktora gittim. 2. evrede yakaladım kanseri. Hiç mamografi çektirmemiştim. Bu elle kontrol benim şansım oldu. Kent Onkoloji Merkezi’ne geldim. Önce ameliyat, ardından tedaviler başladı. 4 Haziran’da başlayan tedavimin yarısı bitti, akıllı ilaçla devam edeceğim. Başlamak bitirmenin yarısı. Karamsar olmamak gerek. Ben hep hayat doluydum, hala da öyleyim, hiç pes etmedim hayatımda. Yine pes etmiyorum, o da tedavime yansıyor. Herkese erken teşhisin hayat kurtarıcı olduğunu söylüyor, yaşadıklarımı çevremdekilere anlatarak rehberlik ediyorum. Bu benim hayatımda kısa bir mola. Çok yorulmuşum, hayat bana ’biraz dinlen, daha güçlü olacaksın’ diyor, ben buna inanıyorum. Covid hepimizin hayatına bomba gibi düştü. İnsanlık için çok kötü bir şey ancak pandemiye karşı alınan önlemler bizim gibi hastalar açısından olumlu oldu. Ziyaret kısıtlaması, mesafe, maske kendimizi daha iyi koruduk. İyi yönlerine bakmak lazım. Ben hafta sonlarını doğada geçirerek kendimi ödüllendiriyorum. Önlemlerimi alıp kendimi hayattan soyutlamadan yaşıyorum."

"Mamografi çektiremediğim için sık sık elle muayenemi yapardım, bu kontrolde yakaladım"

Ailesinde hiç kanser vakası olmadığını, 38 yaşında olduğu için hiç de mamografi çektirmediğini belirten Nesrin Tunç şunları söyledi:

“Benim hastalığım genetik değil, ne anne ne baba tarafında kanser olan var. Mamografi çektiremediğim için sık sık elle muayenemi yapardım. Bu kontrolde yakaladım. Tetkikler yapıldı, tanı koyuldu. Kardeşim hekim. Onun araştırması sonucu Kent Onkoloji Merkezi’ne geldik. Önce kemoterapi aldım, ardından ameliyat oldum. Şimdi ise akıllı ilaç ve ışın tedavisi görüyorum. Kemoterapi başladığında oğluma saçlarımın döküleceğini söyledim, çok üzüldü. O üzülmesin diye 4. kürden itibaren buz kaskı kullanmaya başladım, seyrelmeler olmuştu; ama hafif ilaçlara başlayınca ondan sonra çıkmaya başladı. Kemoterapim bitmeden saçlarım çıktı, gürleşti. Bu süreçlerde moral çok önemli. Ben de hiç moralimi bozmadım, hiç yokmuş gibi hayatıma devam ettim. Kendimi soyutlamadım hayattan. Arkadaşlarımla görüşmeye devam ettim. Tedavi görürken yüzünüzde vücudunuzda şişkinlikler, eklem ağrıları, kaş kirpik dökülmesi oluyor ama umursamamak gerekiyor. Önemli olan sağlığınızın yerine gelmesi. Dökülen kaş, saç da yerine geliyor. Moralinizi bozar, kendinizi kapatırsanız, üzülürseniz yıpranırsınız. Kendinizi kontrolü elden bırakmayın, tedavinizi de salgını bahane ederek ertelemeyin."

"Covid-19’a yakalanma riski nedeniyle doktora gitmeyi erteleyebildiğini gördük"

Kent Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloğu Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, kanser ile mücadelede için en önemli stratejinin kanserin erken saptanması olduğunu söyledi. Görümlü, "Meme kanseri, erken evrede saptandığında başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Meme kanserinde erken teşhis ne kadar önemliyse tedavinin de geciktirilmemesi hayati önemde. Bu hastalarımız bu iki avantajı da kullanabildi. Son dönemde pandemi sürecinde meme kanseri belirtileri ortaya çıksa bile kadınların Covid-19’a yakalanma riski nedeniyle doktora gitmeyi erteleyebildiğini gördük. Bu durumun ciddi olarak tanıda gecikmelere ve olumsuz sonuçlara yol açabildiğini gözlemledik. Bu nedenle kanser şüphesi olan veya teşhis konan hastalarımızın tedavilerini geciktirmeden pandemi öncesi dönemde olduğu şekilde ivedilikle ilgili doktorlara başvurmaları çok önem taşımaktadır” diye konuştu.