Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yılmaz, Gençlik ve Spor Bakanlığının Gençlik Projeleri Destek Programı kapsamında, “Osmanlı İzinde Hoşgörü ve Medeniyet Projesi” çerçevesinde, “Balkan Ülkeleri Üzerine Bazı Değerlendirmeler” konulu konferans verdi.

Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekan Vekili ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Uyanık, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Namık Kemal Amfisi’nde gerçekleştirilen konferansın açılışında yaptığı konuşmada, konferansın Gençlik ve Spor Bakanlığı, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Uluslararası Bilim ve Medeniyet Araştırmaları Derneği ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla düzenlendiğini ifade etti. Osmanlı İzinde Hoşgörü ve Medeniyet Projesi’nin tarih, kültür ve medeniyet merkezli olarak düşünüldüğünü belirten Prof. Dr. Uyanık, “Projemizin uygulama aşaması yaklaşık 3 ay sürecek, sürdürülebilirliği açısından mutlaka farklı etkinliklerimiz de olacak. Proje, cihan devleti ‘Osmanlı Devleti’nin Balkanları da içine alan 3 kıtada oluşturmuş olduğu güçlü devlet yapısının içeriğine dönük, dünü bugüne getiren, bugünü düne götüren felsefeyle tarih, kültür medeniyeti içermektedir. Bu tür sosyal projeler şüphesiz ki günümüz açısından çok önemli. Yaklaşık 20 öğrencimizle Balkanları içeren kültürel bir etkinlik turu gerçekleştireceğiz. Bu çerçevede Gençlik ve Spor Bakanlığı ile koordineli olarak Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden 18 öğrencimizi ve Turizm Fakültesi’nden 2 öğrencimizi projeye dahil ettik. Türkiye adına yurt dışında faaliyet gösteren Yunus Emre Enstitümüz ile hareket edeceğiz. Oralarda ziyaretlerimiz olacak. TİKA’nın yurt dışında yapmış olduğu faaliyetleri de hep birlikte değerlendireceğiz. Biz bu coğrafya ve medeniyete hoşgörü, sevgi ve saygıyı getirdik. O bölgelerde, İslam dünyasının, Müslümanların yaşamış olduğu sıkıntıları bizzat yerinde görerek yerinde tespitlerde bulunacağız. Camiler, müzeler, köprüler, kervanlar gibi çok sayıdaki değerli mirası, medeniyetimizin mühürlerini yerinde göreceğiz” diye konuştu.

“Osmanlı Devleti, Balkanlar’daki etnik yapıya baskı yapmadı”

Prof. Dr. Uyanık’ın açılış konuşmasının ardından konferansa geçildi. Yrd. Doç. Dr. Yılmaz, Balkanlar, Balkanlar’ın tarihi, coğrafyası ve etnik yapısı konusunda sunum gerçekleştirdi. ‘Balkanlar’ ifadesinin ilk olarak Alman coğrafyacılar tarafından kullanıldığını, Osmanlı Devleti’nde ise daha çok “Eski Roma toprağı” anlamına gelen “Rumeli” ifadesine yer verildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Yılmaz, günümüzde Osmanlı Devleti izlerinin Balkanlar’da hissedilmeye devam ettiğini aktardı. Osmanlı Devleti’nin fethettiği bölgelerdeki halklara baskı ve zulüm gerçekleştirmediğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Yılmaz, “14. yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti bölgeye geldi. Osmanlı, Balkanlar’ı fethettikten sonra Balkanlar’daki etnik yapıya çok fazla müdahale etmemiştir. Halklar rahat etmişlerdir. Çünkü Osmanlı Devleti, dini bakımdan baskı yapmamıştır. Bölge insanı, Ortodoks ise Ortodoks, Katolik ise Katolik, kendi kilisesine gitmiş, kendi ibadetini yapmış, kendi ritüellerini gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla bir baskıyla karşı karşıya kalmamışlardır. Ama daha önceki dönemlerde Balkanlar’da Bizans Dönemi’nde müthiş bir dini tartışma vardır. Özellikle Katolikler, Ortodoksları sapkın ilan etmekte ve Katolik olmaya zorlamaktaydılar. Bu da zaman zaman başlarına iş açıyordu. Osmanlı Devleti, özellikle din değiştirmek için herhangi bir teşebbüste bulunmamıştır. Ama Boşnaklar bir sebepten dolayı seviyorlar, beğeniyorlar ve Müslüman oluyorlar. Tabi Osmanlı Devleti, Rumeli’yi fethettikten sonra Balkanlar’a Anadolu’dan bir miktar nüfus gönderir. Bunların bir kısmını gönüllü, bir kısmını da sürgün olarak gönderir. Çünkü gönüllü göndermeye kalkmış olsa herhalde yeterince nüfus doğamazdı. Fakat Osmanlı’nın Anadolu’dan gönderdiği ve bizim Evlad-ı Fatihan dediğimiz Türkler, Balkanlar’ın her tarafına eşit dağılmamışlardır. Balkanlar’ın bazı yerlerini tercih etmişlerdir. Dolayısıyla Osmanlı Dönemi’nde Balkanlar’ın bazı bölgelerinde Türk nüfus daha fazladır, bazı yerlerinde ise yok denecek kadar azdır” şeklinde konuştu.