Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Başkanı Prof. Dr. Orhan Hikmet Azizoğlu, 2015 yılının İslam dünyasının barış ve özgürlük yılı olmasını temenni etti.
Yeni yıl dolayısıyla değerlendirmelerde bulunan Azizoğlu, Türkiye’nin ekonomik, diplomatik ve demokratik her uyanış ve silkinişinde karşısında emperyalizmin uşakları, emir erlerini, ihtilal ve darbecileri gördüğünü ifade ederek, “Asla hak ettiği konuma gelemedi. Ülke ve millet olarak bizi tam anlamıyla parçalamak, yok etmek politik ve askeri güç olarak menfaatlerine ters geldiğinden ve tüm irade ile kontrolümüz onların elinde olduğundan onlar ne emir buyurduysa o kadar demokrasiye sahip olduk, ne kadar lütfettilerse o kadar milli gelirimiz arttı” dedi.
Orta Doğu’da ise tam bir vahşet ve faşizan sistemle istek ve gayelerine ulaştıklarını belirten Azizoğlu, “Bazı zengin yer altı kaynaklarına sahip Arap ülkelerine himayelerinde kukla yönetimler halk iradesiyle asla bağı olmayan totaliter rejimler kurarak perde arkasında bu ülkeler ve yönetimlerinde tek söz sahibi konumuna geldiler. Bazen istisnalar olduğunda kaideleri bozmadan başkaldıran değil, onlara başkaldırma ihtimali olanları bile acımasızca yok ettiler. Önceleri emperyalist güç odağı olarak 2 blok koydular önümüze. Doğu Bloğu mu, Batı Bloğu mu, biz hiçbiri deme hakkına sahip değildik. İki emperyalist güçten birinin himaye ve himmetine girmek yaşamsal koşuldu. Türkiye, Mısır veya Pakistan benzeri kalabalık nüfusu ve güçlü askeri gücü olan ülkelerde ise işi yorulmadan çözmüşlerdi. İhtilaller, yani onların talimatıyla hareket eden ve kesin sonuç alan masrafsız, zahmetsiz bir güç odağı oluşturdular” ifadelerini kullandı.
Batı toplumlarının medeniyet maskesi ile kamufle ettikleri, aslında insani değerlerden hızla uzaklaşarak akıp giden yolculukta ilerlerken diğer medeniyet dünyası doğu toplumlarının statükocu bir inat, bir diretme ile yoksullaşmaya, antidemokratik sistemlerde yok oluşa doğru ilerlediklerini kaydeden Azizoğlu şunları söyledi:
“Direnmeyenler ise kendi topraklarında kiracı konumuna, kendi evlerinde misafir konumuna gelmek zorunda kaldılar. Yani gelişmemiş ülkeler ya da ekonomik olarak az gelişmiş sosyal olarak Batı değer ve kültürleriyle asimile olmuş, kendi özünden hızla uzaklaşmış toplumlar ve uluslar oldular. Ulusların ideolojik kavramlarla yeniden yapılandırıldığı, kültür, değer ve kaçınılmaz olarak inançların da yozlaştırıldığı, sınırların yakın zaman diliminde yeniden belirlendiği yerküremizde insanoğlu da yeni bir sınıflandırılmaya tabii tutuldu. Sermaye, kapitalist yaklaşımlar yeni bir kimlikle karşımıza çıktı. Bu yeni kapital güç tabakalaşmada kendi elit yerini alma yarışını önce bireylerin sonra toplumların hızla ve kaçınılmaz son olarak da ulusların değer yargılarının hızla değişmesine, farklılaşmasına ya da başka bir tanımlamayla güçlüden yana zayıfın asimilasyonuna sebebiyet verdi. Eski nesil yeni nesil diye türeyen bir kavram geçmişi yobazlık geleceğe çağdaşlık olarak içinden çıkılmaz bir çıkmaz sokak ve tutarsızlıklar, haksızlıklar ile birlikte değer, kavram ve kültür yozlaşmasına götürdü. Hiçbir toplumun aslında bu sürecin sonunda kazananı olamazdı. Güçlü zayıfı asimile ederek güç gösterisi ile meşgul iken kendisinin de hızla değişime uğradığını fark etmedi.”
Azizoğlu, Batı toplumları değişimi yaşarken Doğu toplumlarının değer, kavram, kültür ve inançlarını koruma kaygısı ile ve bazen aşırı reaksiyonlarla çağın gerisinde kaldıklarını kaydederek, “Ağır statükonun sonuçlarını yaşamak zorunda bırakıldılar. Bu olgular, bireyler ve toplumsal değerleri koruma içgüdüsü değişen, gelişen zamana uygun değişim ve gelişimleri engelledi. Doğu toplumlarının sahip oldukları, onların refah düzeyini yükseltecek yer altı, yer üstü doğal zenginliklerinin farkına varamadan önlerine konan kısır döngüde dönüp durdular. Tabidir ki zenginliklerinden pusuda oyun kurucular yararlandılar. İnsanoğlunun en önemli icatlarından olan demiri, insanlığın yararına ve yaşamsal ihtiyaçları içinde kullanan insandır ve kendi bakış açısından doğruyu yapmaktadır. Burada tek doğru vardır demiri insanlığın geleceğini için yani onun sağlık, refah düzeyi, ulaşım ve benzeri icatlar için kullanan doğru kullanmıştır. Kesintisiz ve kalbi dualarımız, emek ve çalışmalarımız coğrafyamızda devam eden insanlık dışı terör eylemlerinin son bulması, Türkiye’nin son 12 yılda kazandığı ve tüm küremizin takdir ve övgüsü ile örnek aldığı demokratikleşme ile birlikte hızla yükselen refah düzeyini tüm İslam coğrafyasının da 2015 yılında yaşamasıdır” dedi.