EGE Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar son gelişmeleri değerlendirirken siyasetin varlık nedeninin aksine çözüm değil, sorun üretir hale geldiğini söyledi. Yorgancılar, "Görüntü olarak demokrasi pratiğinde sınıfta kaldığımız, demokrasinin uzlaşma rejimi olduğunu öğrenemediğimiz ortaya çıkmıştır. Böylece varlık nedeninin aksine siyaset, çözüm değil sorun üretir hale geldi" dedi.
Türkiye'nin düşük tasarruf oranı, bilim ve teknoloji alanında oldukça geride kalması, yetersiz ve niteliksiz eğitim, dış girdi ve kaynak bağımlılığı gibi yapısal ekonomik sorunları derinleşmiş bir ülke olduğunu belirten Ender Yorgancılar, “Küresel likidite bolluğunun sağladığı imkanlarla ülkeye gelen sıcak paranın yarattığı düşük reel kur ile gelişmişlik ve gelir düzeyimizin ötesinde tüketim yapabildik. Bu süreçte devlet özelleştirmeler ve borçlanma yoluyla elde ettiği kaynakları yeterince etkin kullanamadı. Özel sektörümüz yüksek faiz ile içeriden borçlanmak yerine daha çok düşük faizle döviz cinsinden dışarıdan borçlandı. Yanlış faiz ve kur politikaları nedeniyle yerli yerine ithal girdi kullanmak zorunda kalması özel kesimin dış borçlanmasını körükledi. Aldığımız borçları da üretken sanayi yatırımlarına değil daha çok konut, rezidans, AVM inşaatında kullandık. Reel sektörü cezalandıran, arazi ve finansal rantları ön plana çıkarak sürdürülmesi mümkün olmayan büyüme yolu izledik" diye konuştu.
Tüm bunların sonunda bugün vatandaşların bankalara 377 milyar TL tüketici kredisi borcu bulunduğunu, firmaların ise ülke bankalarına 1 trilyon 36 milyar TL ticari kredi, yaklaşık 280 milyar dolar da dış borcu bulunduğunu vurgulayan Yorgancılar, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Devletin ise 430 milyar TL iç, yaklaşık 114 milyar dolar dış borcu var. Döviz borcu olanların kur artışları, TL borçlarını çevirecek olanların da artacak faizler nedeniyle çok ciddi ilave maliyetlerle karşılaşması kaçınılmazdır. Kısacası tüm ekonomik birimler borçludur. Ekonomimiz içsel dinamikleri itibariyle böylesi bıçak sırtı bir durumda bulunurken dışsal-küresel dinamikler de tersine dönmeye başlamıştır. Nitekim küresel likidite bolluğunda da sonbahara gelinmiş, ucuz ve yeterli dış kaynağa ulaşmanın mümkün görünmediği bir konjonktüre girilmiş, ayrıca adeta küresel kur savaşları dönemi gelmiştir."
Suriye ve Irak'ta devam eden çatışmaların Türkiye'ye de yansıdığını, bu bölgeden Türkiye'ye terör ve belirsizlik aktığını kaydeden Yorgancılar, bu bölgeden daha uzun yıllar kaos ithal edeceğimizin belirginleşmesinin ise yarınlara ümitle bakmamızı zorlaştırdığını söyledi. Yorgancılar “Dünya ve Türkiye'deki olumsuz ekonomik iklim kötüye giderken, ülke olarak adeta ateş çemberinin ortasında kalmışken, siyasetçilerimiz bir eksikliği daha tamamladı ve bu kaotik sürece siyasi belirsizliği ekledi. Zira görüntü olarak demokrasi pratiğinde sınıfta kaldığımız, demokrasinin uzlaşma rejimi olduğunu öğrenemediğimiz ortaya çıkmıştır. Böylece varlık nedeninin aksine siyaset; çözüm değil sorun üretir hale geldi. Bu ortamda birden yoğunlaşan terör eylemleri ve her gün evlere ve gönüllere düşen şehit ateşleri de acımızı ve ümitsizliğimizi derinleştirdi. Bu koşullarda bizler; hangi partiden olursa olsun siyasetçilerin daha sorumlu ve bilge olarak davranmalarını bekliyor, yangın yerine dönen memleketin bir de seçim tartışmaları ve bunun getireceği kamplaşma ortamına atılmamasını diliyoruz. Bu nedenle yeni bir seçimle 1 Kasım olarak belirlenen sürecin ve sonrasındaki sürecin ülke menfaatleri doğrultusunda yönetilmesi en büyük beklentimizdir" dedi.

FOTOĞRAFLI