Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-Bir-Sen ve Türkiye Yazarlar Birliği’nin ‘Mehmet Akif İnan Hatırasına’ düzenledikleri "Eğitim ve Ahlak Şûrası" Ankara’da sona erdi. Üç gün süren şûra sonrası Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, sonuç bildirgesini açıkladı.
Eğitim-Bir-Sen ve Türkiye Yazarlar Birliği tarafından ortaklaşa olarak Ankara’da 21-23 Kasım 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen 3. Ahlak Şûrası’nın sonuç bildirgesindeki başlıklar Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Gündoğdu tarafından şöyle sıralandı:
-Ülkemizin geleceğini ve toplumları hiçbir iç ve dış düşman ahlaksızlık kadar tehdit etmemektedir.
-Türkiye ve insanlık için ahlak eğitimi stratejik bir konudur.
-Mevcut eğitim felsefemiz ve politikamız sorgulanmalıdır. Medeniyet değerlerimize özgü eğitim felsefesi ve ahlak eğitimi hayata geçirilmelidir. “Yeniden Büyük Türkiye” hedefinin en önemli ayağı, birey ve toplumu “güzel ahlak” ile yeniden buluşturacak eğitim sistemi ve eğitim müfredatı olmalıdır.
-Evrensel nitelik kapsamındaki insani değerler, insanlığın ahlak temelli birikimidir. Bu çerçevede, insan hak ve özgürlüklerini daha kapsayıcı bir ifadeyle insan onurunu korumak, insan onuruna yönelik ihlalleri en aza indirmek öncelikle ahlaklı insanı inşa etmekle mümkündür.
-Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, hak ve adaleti esas alan bir dünyanın inşası için erdemli insanlar yetiştirmek asıl hedefimiz olmalıdır.
-Eğitim; “iyi insanı, güzel ahlaka sahip insanı inşa etme faaliyeti” olarak tanımlanmalı ve aile içi eğitimden, örgün eğitime bütün eğitim süreçleri bu temel üzerine inşa edilmelidir.
-Ahlak dersleri müfredatında dini-evrensel ahlak ilkeleri esas alınmalıdır.
-Başta ekonomi, siyaset, hukuk, eğitim, medya olmak üzere her alanda öncü olan insanlar topluma erdemli davranış konusunda örnek olmalıdır.
-Okulda öğretilen ahlak, öğretenin yaşadığı ahlak ve toplum ahlakı birbirini tamamlayıcı olmalıdır.
-Ahlaksız hukuk, hukuksuz ahlak olamayacağından dolayı ahlak ve hukuk ilkeleri birleştirilmelidir.
-Günümüzde eğitim sistemi daha çok devasa bilgilendirme ve öğretme aracı olarak görülmektedir. Bu nedenle eğitim sistemimizin her kademesinde akademik öğretim ile ahlak eğitimi bütünleştirilmelidir. Ayrıca eğitimin her kademesi ve faaliyetinde şahsiyet/karakter eğitimi esas alınmalıdır.
-Eğitim sistemimize hakim olan “mezun olmak” temelli okul-öğrenci ilişkisi yerine “insan olmak” hedefli okul-öğrenci ilişkisi ikame edilmelidir.
-Okul öncesinden başlayarak çocuklarımızın mana ve kültür temelli kaynaklarımızla tanışmasını sağlayacak eğitim paradigması oluşturulmalı, çocuklarımızın, gençlerimizin kendi rol model referanslarıyla tanışmalarını önceleyen eğitim uygulama, araç ve materyalleri hazırlanmalıdır.
-Mesleki eğitimde, üniversitelerde bir mesleğe dönük gerçekleşen eğitim süreçlerinde kendi medeniyetimizi temel alan meslek ahlakı ilkeleri (ahilik gibi) hedeflenmeli ve bu çerçevede örnek şahsiyetler öne çıkarılmalıdır.
-Eğitimcilik mesleğine dair yeterlilikler belirlenirken, ahlakiliğe dair rol model olma kapasitesi mutlaka dikkate alınmalı, öğretim elemanları ve öğretmenler, öğrencilerine ahlaka dair bilgilerin aktarıcısı olmak yanında uygulayıcıları olarak da model olmalıdır.
-Öğretim elemanları ve öğretmenlerin başta öğrencileri olmak üzere toplum tarafından “ahlaklı birey” noktasında model alınmasını, toplumsal saygınlık elde etmesini sağlayacak tedbirler hayata geçirilmelidir.
-Çocukların ve gençlerin hayatlarının büyük bölümünü okul ve sınıf ortamında geçirdiği de dikkate alınarak; öğretim elemanlarının, öğretmenlerin, yöneticilerin ve diğer eğitim çalışanlarının mali ve sosyal hakları ile çalışma şartlarının bütün motivasyonlarını ve çabalarını güzel ahlaklı insan yetiştirmeyi teşvik edecek düzey ve şartlarda olması sağlanmalıdır.
-YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı; insan-eğitim, insan-ahlak ve eğitim-ahlak arasındaki ilişkiye yönelik eğitim-öğretim faaliyetlerinde bilimsel kaynak ve bilim insanı olarak Batı orijinli tercihler yerine medeniyet tarihimizin bu kapsamdaki önemli eserlerinin okunurluluğunu ve müelliflerinin bilinilirliğini artıracak projeler ve yönelimler oluşturmalıdır.
-Ahlak ve şahsiyet eğitimi konusunda toplumun tüm kurum ve kuruluşları (aile, çevre, okul, STK, kamu kurumları) üzerine düşen görevi hassasiyetle yerine getirmelidir.
-İletişim, enformasyon ve sibernetik imkanların her geçen gün arttığı günümüzde çocukların ve gençlerin ahlaki yozlaşma riskleriyle yakınlaştığı alan kuşkusuz geleneksel kitle iletişim araçları ve sosyal medyadır. Farklı tür ve içerikte sosyal medya imkanlarının da zenginleştiği bu zemin ebeveynlerin fiili denetimini ve yönlendirmesini de imkansız hale getirmektedir. Bütün medya araçları da dahil internet erişimlerinde çocuk ve gençlerin ahlaki yozlaşma riskinden uzak tutulmasını ve ahlakilikle buluşmalarını sağlayacak internet ve sosyal medya içerikleri mutlaka zenginleştirilmelidir.
-Kapitalist dünya düzeninde medyanın asıl hedef kitlesi çocuklar, gençler ve kadınlar olmuştur. Bu tercih son derece anlamlıdır. Medya, yapmış olduğu yayın ve programlarda insanların özel hayatı ve kültürümüze saygı göstermeli, toplumumuzun geleceği ve nesillerimizin korunması için medya etik ilkelerine uymaya hassasiyetle özen göstermelidir.
-Ahlak eğitiminde kaynak, dil ve üslup sorunu yaşanmaktadır. Ahlak eğitiminde Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yaşantısı, sözleri ve üslubu esas alınmalıdır.
-Kur’an ve Sünnetten uzaklaşarak ’şiddet’, ’vahşet’ ve ’zulüm’ ile anılmakta olan İslam dünyası öncelikle kendi içlerinde ve işlerinde ahlaklı olmalı ve ’Müslümanlar kardeştir’ ilkesinin gereğini yapmalıdır.