Hama merkezi hapishanesinde yaşananları ve isyan sonrası rejim ile müzakere sürecini Anadolu Ajansı'na (AA) anlatan Hamavi, mahkumlarla pazarlık için hapishaneye İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim eş-Şear, Ulusal Uzlaşmadan Sorumlu Devlet Bakanı Ali Haydar ve Şeyh Talat Mülhim'in geldiğini belirtti.
Bakanların ve Şeyh Mülhim'in mahkumları, rejim rehinelerini bırakmaya ikna için geldiklerini kaydeden Hamavi, "Rejimle hiçbir konuda anlaşmamıştık. Rejim haindir, ne yapacağı belli değildi. Bize ne kadar mahkum çıkacak diye soruyorlardı. 100-200 tutuklu için tamam diyorlardı. Bunun karşılığında ise elimizdeki rehineleri istiyorlardı." diye konuştu.

Hapishanenin kapısının önünde güvenlik güçlerinin araçlarının beklediğini, mahkumların rejim ve diyalog için gelenlerden garanti istediğini aktaran Hamavi, "Şeyh Mülhim Kızılay araçlarının bizi evlerimize götüreceğini söyledi. Niyetimiz 490 tutuklunun hepsinin bırakılmasıydı, öncelikle 60-70 kişi çıkacaktı bu olmadı. Daha sonra tutuklular 15'er, 12'şer, 10'ar ve 7 kişilik gruplar halinde çıktı." ifadelerini kullandı.

Hamavi, içeride yiyecek, içecek namına hiçbir şey bulunmadığını, elektriklerin de olmadığını vurgulayarak, içeride kalan arkadaşlarından haber alamadıklarını dile getirdi.

Askeri istihbarat tarafından arandığını ancak zaten 4 yıldır cezaevinde olduğunu belirten Hamavi, "Askeri istihbarat, mahkumiyet sonrasında beni istiyormuş, nedeni de yurt dışıyla konuşmuşum. Tüm suçum bu" diye konuştu.

Hamavi, arkadaşlarının rejimle yapılan pazarlıklarda, kendisinin boş yere tutuklandığını söylemesi sayesinde çıkabildiğini söyledi.

"Ailemi görebileceğimi tahmin etmiyordum"

Hamavi, hapishaneden çıkmasının ardından bile ailesini görebileceğini hayal edemediğini anlattı.

"Bakan ve Şeyh Mülhim'den garanti almama rağmen binbir zorlukla köyüme ailemin yanına ulaştım. Her kontrol noktası beni baştan sorguluyordu. Suriye Kızılayına ait araçla evime ulaştım. Ailemi göreceğimi tahmin etmiyordum" şeklinde konuşan Hamavi, artık eskisinden daha iyi bir hayat yaşamayı umduğunu söyledi.

"Rejim, Hama cezaevindeki siyasi tutuklulara korkunç işkenceler yapıyordu"

Hama cezaevinde işkence gören siyasi tutuklular da bulunduğunu aktaran Hamavi, "Rejim, Hama cezaevindeki siyasi tutuklulara anlatılamayacak korkunç işkenceler yapıyordu, anlatılamaz, bu işkenceleri anlatmak çok zor. Rejim tüm işkence yönetimlerini tutuklular üzerinde deniyordu." dedi.

Kendilerinin siyasi tutuklularla iletişime geçmesi üzerine, Esed güçlerinin onları Şam'daki Sidyaya cezaevine göndermeye başladığını kaydeden Hamavi, "Esed rejimi, siyasi tutuklular yeni nesile bir şey anlatmasın diye onları farklı yerlere gönderdi. Bizimle iletişimlerini kopardı." ifadelerini kullandı.

Hama hapishanesinde ne olmuştu?

Esed rejiminin Hama Hapishanesi'ndeki siyasi tutuklulardan 5'ini idam etmek istemesine karşı çıkan mahkumlar, bu kişileri teslim etmeyerek, 2 Mayıs'ta isyan başlatmıştı. Rejim güçleri bunun üzerine Hama Hapishanesi'ni kuşatarak, göz yaşartıcı gazla tutukluların isyanına müdahale etmişti.

Tutukluların rejimden bir albay, 2 yüzbaşı ve birkaç güvenlik mensubunu alıkoymasının ardından taraflar müzakere başlatmıştı. Müzakereler sonucu, mahkumlar iki yüzbaşıyı serbest bırakmış, rejim de 200 mahkumu serbest bırakmayı ve 5 siyasi tutuklunun idamını iptal etmeyi kabul etmişti.

Rejim, 34 mahkumu serbest bırakmış, tutuklular, ellerindeki albay ve güvenlik güçlerini salıvermek için 166 mahkumun daha serbest bırakılmasını beklediklerini açıklamıştı. Ancak Esed rejimi, tutuklularla yaptığı anlaşmaya sadık kalmayarak geri kalan tutukluları serbest bırakmadan 6 Mayıs Cuma akşamı gerçek mermi ve göz yaşartıcı gazla hapishaneye yeniden müdahale etmişti. Rejim güçlerinin sert müdahalesi ertesi gün de devam etmişti. Esed rejimi son olarak 120 tutukluyu daha serbest bırakmış, mahkumlar da alıkoydukları albay ve güvenlik güçlerini salıvermişti.

Hama Hapishanesi'nde yaklaşık bin siyası tutuklu bulunuyor. Hapishanede, geçen yıl ağustos ayında da rejimin mahkumlara keyfi ve kötü uygulamaları nedeniyle isyan çıkmıştı. Hapishaneye göz yaşartıcı gazla müdahalede bulunan Esed rejimi, ortalığı yatıştırmak için geri adım atmak zorunda kalmıştı.