Yenimahalle Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nde görev yapan Dr. Serdal Taş, Ramazan ayının başlamasıyla birlikte oluşabilecek sağlık sorunları hakkında vatandaşa uyarılarda bulundu.
Özellikle sağlık sorunu olup doktor kontrolünden geçmeden oruç tutan hastalara önerilerde bulunan Taş, iftarda ve sahurda yapılmaması gerekenlere açıklık getirdi.
“BESİNLERİ HIZLI TÜKETMEYİN”
Ramazan’ın yemek kültürü açısından en bilinen özelliğinin iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluk olduğuna dikkat çeken Taş, “İftar sofralarında bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına neden olabilir” dedi.
Ramazan ayında yapılan en önemli değişikliğin günlük üç ana öğün olan beslenme düzeninin ikiye indirilmesi olduğunu ve bu yüzden sahur öğününün atlanmaması gerektiğini debelirten Taş, “Ramazan ayında beslenme değişiklikleri arasında oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısının değişmesi olup üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin iki öğüne indirilmesi ve özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin artması yer almaktadır.Oysa oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekmektedir” dedi.
İFTARDA NASIL BESLENMELİYİZ
İlk olarak iftar yemeğine hafif besilerle başlanmasını tavsiye eden Doktor Taş, “İftara kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 15-20 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur ve günde ortalama 2- 2,5 litre su içmeye özen gösterilmelidir. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine, sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. İftar yemeğinden hemen sonra kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından da yararlıdır” diye konuştu.
“SAHURDA SADECE SU İÇMEYİN”
Sahurda sadece su içmenin çok yanlış olduğuna da değinen Taş, “Sahurda sadece su içmek niyetlenen kişilerde kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve kuru baklagillerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir” dedi.
TANSİYON VE KALP HASTALARINA ÖNEMLİ UYARI
Özellikle kronik rahatsızlığı olan hastaların hekime danışmadan oruç tutmaması gerektiğini sözlerine ekleyen Doktor Taş, “Hastalar, beslenme ve tedavilerini doktorları ile görüşüp, gerekli düzenlemeleri yapmak şartıyla oruç tutabilir. Tansiyonu olanlar için ramazan ayında sahur ve iftarlarda yiyeceği yemekler aşırı yağlı ve ağır yemekler olmamalıdır. Hipertansiyon hastaları için hazırlanan beslenme planı doymuş yağlardan ve kolesterolden fakir meyve, sebze, süt ve süt ürünlerinden, tam tahıl ürünlerinden, balık, kümes hayvanları, fındık badem, ceviz gibi besinlerden zengin olacak şekilde düzenlenmelidir. Kalp hastaları için ise kalp sağlığı açısından tereyağıkoyun etinin içerdiği yağlar ve sığır etinin görünen yağlarıyla margarinlerden uzak durmalı, öncelikle çay, ekmek ve peynirle ya da çorba ile hafif bir kahvaltı yaparak, mümkün olduğunca bol sulu ve kızartılmamış gıdalar tercih edilmelidir” diye ifade etti.
KAN ŞEKERİ SEVİYESİNE DİKKAT
Uyarılara devam eden Taş, Diyabet hastalarının da iftardan 2-3 saat sonra bir öğün daha yaparak, gün içerisinde ki öğün sayısını üçe çıkarmaları gerektiğini ve yiyecek seçiminde ekmek, hamur işi, pirinç pilavı, makarna, patates ile şekerli yiyecekleri kısıtlanmaları gerektiğini söyledi ve “Tek seferde büyük porsiyonlar seklinde beslenmek yerine, ölçülü porsiyonlar tercih edilmelidir. Diyabetli hastalarda önemli bir sorun olan kan şekerinin 60 mg/dl altına düşmesi acil müdahale gerektiren bir durumdur. Yine aynı şekilde kan şekerinin 300mg/dl üstüne çıkması yani aşırı yükselmesi sıvı kaybı nedeniyle tansiyon düzensizliklerine neden olan önemli bir sorundur. Bu nedenle diyabetli hastaların oruç tutarken kan şekerinin sık aralıklarla ölçülmesi gerekmektedir. Olası kan şekeri düşüklüğü veya yüksekliği durumunda orucun bozulması ve hemen hekime başvurması gerekmektedir” dedi.