Türk siyasi yaşamında hayal kırıklığı, duyulan güvenin boşa çıkarılması, bireysel çıkarcılığın uç örneği olarak hep anımsanacak Abdüllatif Şener.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilk turda oy vermediğini, ikinci turda çekimser oy kullandığını açıklayan Abdüllatif Şener’in tutumu ibretlik vaka.
AKP’nin kurucu üyesi olarak siyaset sahnesine adım atan, yıllarca Maliye Bakanlığı gibi önemli makamda görev yapan, partisinden ayrılığının ardından kendisine kucak açan CHP’den vekil seçilen Abdüllatif Şener, televizyon programındaki açıklamalarıyla, insanlığa duyulan güveni bir anda sıfırladı.
14 Mayıs seçiminde milletvekili adayı yapılmamasına tepki gösteren Şener, CHP’den istifa ederek açık şekilde kinini kusmaya başladı.  İkinci tur öncesi “Kemal Kılıçdaroğlu seçilse bile istediği yasaları TBMM Genel Kurulu’ndan geçiremez”, “Kılıçdaroğlu vaatlerinin hiçbirini yerine getiremez” ve bunun gibi suçlayıcı söylemlerle CHP liderini hedef aldı. Yetmedi geçen hafta birinci turda Sinan Oğan’a oy verdiğini, ikinci turda çekimser kaldığını belirtti. Ancak oy kullandığı sandıkta çekimser oyun çıkmadığı saptandı.
Ardından Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Abdüllatif Şener’in  CHP’den istifa etmeden önce mülteciler konusunda izlediği politikadan ötürü kendilerine oy vereceğini söylediğini bildirdi. Eşeledikçe Şener’in “üstün yetenekleri” ortaya çıkmaya başladı. Seçimden önce TBMM eski Başkanı Mustafa Şentop’a rica ederek oğlunu buraya özel kalem müdür yardımcısı olarak atanmasını sağladığı medyaya yansıdı. Daha neler neler...
Bırakın siyasetçi olmayı, bir insan bu kadar mı savrulur, yalpalar? Bakanlık, milletvekilliği gelip geçici makamlardır. Ancak ileride olumlu anılmak, saygı görmek insan olmanın temel özelliğidir. Vekillik olanağı sağladığı partiye ve liderine 180 derece dönüşle bu denli mi ihanet edilir, arkasından konuşulur? Tek gerekçe aday gösterilmemek. Çok yazık. 
Yeniden vekil seçilse, önemli bir makama yeniden atansa veya Hacı Bayram-ı Veli Üniversitesi’ne rektör olsa ne kıymeti harbiyesi olur ki... Zira güveni yitirdin mi bir daha bulabilmek, toplumun saygınlığını edinebilmek çok zor.  “İyilikten maraz doğar derler” ya tam da bu.
CHP ve Kemal Kııçdaroğlu’nun bu dramatik vakadan alacağı öyle çok ders var ki... Parti tabanını genişletmek, oy oranını artırmak için “Helalleşme” çağrılarıyla, seçimlerde kesinlikle CHP’yi tercih etmeyecek kitleleri  davet eden, AKP’li, MHP’li, ANAP’lı, RP’li eski siyasetçileri çatısı altına alan Kemal Kılıçdaroğlu’nun  girişiminin getiri sağlamadığı cumhurbaşkanlığı seçimi ve Abdüllatif Şener örneği ile ortaya çıktı. 
İYİ Parti dışındaki Millet İttifakı ortağı partilere 38 vekillik kazandırmasına karşın kendisine ne kadar oy sağladığı da belirsiz. Bundan sonra yapılacak; CHP’nin kuruluş ilkelerine ve Kuvayi Milliye ruhuna, mahcubiyet duymadan laiklik ilkesine sıkı sarılması, yıllarını partiye vermiş küskün siyasetçilerin dönüşünün sağlanmasıdır. Ne varsa kendi evlatlarında vardır. 
Yerel seçime İYİ Parti ve sol muhalefet ile işbirliği yapılarak, halka program ve vaatleri yeterli şekilde anlatılarak girilmeli. Yoksa yeni hüsran kaçınılmaz olur.
CHP Başkanlığı koltuğunu korumaya kararlı görünen Kemal Kılıçdaroğlu, umarım seçim sonuçları ve Abdüllatif Şener olayından çıkarımda bulunmuştur...