Sadece eski Ankaragücü Başkanı değil, her yer saldırgan, şiddet eğilimli magandalarla kaynıyor.
Evde, sokakta, lokantalarda, hastanelerde, araçlarda, yanı başınızda bu tür tiplere tanık olmak olası. Ortalık, Faruk Koca gibi insanlarla dolu...
Bulundukları ortamlarda paranın verdiği güçle yüksek sesle konuşur, garsonu azarlar, çekinmeden silahını çekerek sağa sola ateş eder. Orada masum insanlar ve çocuklar mı bulunuyor hiç düşünmeden sözüm ona silahla erkekliğini gösterir. Batsın sizin erkekliğiniz magandalar. Her gün kocası ve eski eşi tarafından acımasızca katledilen kadın sayısında rekora koşuyoruz. Türkiye hak etmediği bu ayıbı, ne yazık ki dünyada yaşıyor. 
Sokakta ve caddede trafik tartışmaları bir anda alev gibi parlayarak silahlı çatışmaya dönüşüyor. Gözü dönmüş katiller, acımasızca masum insanları yaşamdan koparabiliyor...
Bir yanda eğitimsiz, şiddet yanlısı magandalar, diğer yanda cebindeki parayla üstünlük kurmaya çalışan açgözlüler. Toplumu rahatsız eden, terör saçan arızalı bu tipler yüzünden insanlar hafta sonu lokantaya, eğlence yerlerine gitmekten çekinir hale geldi.
Toplumu dejenere eden, eğitimsiz kişileri saldırgan ruh haline sokan etmenler nelerdir? Hiç kuşkusuz aileden yeteri kadar alınmayan eğitim ve terbiye eksikliği, mafyalığa özendiren TV dizileri, sinema filmleri, okuma ve yazmadan ırak kalma temel nedenler bu tablonun oluşmasında. Gerçi üniversite bitiren kişilerin bile böylesi serseri olaylara karıştığına tanık oluyoruz. Buradan mezun olunan üniversitelerin niteliği çok önemli. Her ilde hatta ilçelerde üniversite ve yüksek okul var. Bunların sayıları ile de gurur duyuluyor. Lakin tabela üniversitesi niteliliğinden öte geçemeyen verdiği eğitim hangi düzeyde, uluslararası başarı ne hiç sorgulanmıyor.
Okul ve kağıt üzerinde eğitimli insan sayısının artması, okuma yazma oranının yükselmesi toplumdaki şiddeti ve terörü önleyemiyor. Sonuçta verilen eğitimin kalitesi, öğrenciyi donanımlı yapması gerekiyor.
Toplumda şiddetin bu denli yaygınlaşmasında kuşkusuz kolayca silah ruhsatı alınabilmesi, yasaların yeteri kadar caydırıcı nitelikte olmaması da rol oynuyor. Yasaların olanak tanıdığı infaz düzenlemeleri, denetimli serbestlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından ötürü suç işleyenler elini kolunu sallayarak hapisten çıkıyor. Nerede işlediği suçun karşılığı?  
Mevcut ceza yasalarının gözden geçirilip, revizyon yapılması yaygınlaşan şiddet kültürü ile mücadelenin ilk adımı olacaktır. Umarım ülke yöneticilerinde son olayın ardından bu yönde görüş belirmiştir.
Hiç kuşkusuz topluma rol model olan siyasetçilerin, bürokrat ve yöneticilerin, sivil toplum örgütü yöneticilerinin, spor kulübü başkanlarının kullandıkları dile özen göstermeleri gerekiyor. Şiddeti özendiren değil barışı hedefleyen açıklamalara gereksinim var. Rol modeller üzerine düşeni yapmak zorunda.
Her yerde kendini gösteren magandalardan, parası ile güç gösterisinde bulunan şımarık açgözlülerden çok bunaldı toplum. Türkiye’de barış ve huzur egemen olmalı. Halil Umut Meler’in suratına inen yumruk, milat kabul edilerek; hızla adımlar atılmalı...