Mersin Narenciye Festivali İcra Komitesi Başkanı Abdullah Özdemir, Fransa’nın Menton kasabasında ithal narenciyeyle düzenlenen Narenciye Festivali’nin turizme dönüştürüldüğünü ve bir endüstri oluştuğunu belirterek, “Mersin Narenciye Festivali’nin de bundan sonra bir bacağının turizm olması lazım” dedi.

Bu yıl 16-17 Kasım 2013 tarihlerinde 4.’sü düzenlenecek Mersin Narenciye Festivali’ne geri sayım sürüyor. Adnan Menderes Bulvarı üzerindeki Kültür Parkı içinde yer alan festival alanındaki hazırlıklar son hızla devam ederken, Festival İcra Kurulu Başkanı Özdemir, haber ajanslarının Mersin muhabirleriyle bir toplantı düzenleyerek, çalışmalar hakkında bilgi verdi. Bütün amaçlarının Mersin’i tanıtmak, Mersin’in ismini, sesini daha güçlü duyurmak olduğunu ifade eden Özdemir, bunun gayreti içinde olduklarını söyledi. “Biz bu festivale Mersin’in gülen yüzü diyoruz” diyen Özdemir, “İnşallah hava da bize gülecek ve 16-17 Kasım’da güzel olacak. Mersin’de bu mevsimde açık havada festival yapmamıza Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşayanlar şaşıracak. Bu Allah’ın Mersin’e verdiği bir nimet. Bunları iyi değerlendirmek lazım” diye konuştu.

Festival hedeflerinin, bir seslenişle narenciyenin önemini anlatmak, tüketimini artırmak için çaba göstermek ve Mersin’in de narenciyeyle beraber anılmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Özdemir, festivalin bu şekliyle Fransa’nın Menton kasabası, ABD’nin California eyaleti ve Türkiye’de Mersin olmak üzere dünyada üç şehirde yapıldığına dikkat çekerek, “Meyve festivalini herkes yapabilir. Nitekim Türkiye’de birçok şehirde yapılıyor. Ama süsleme aracı olarak meyvenin kendisinin kullanıldığı tek şehir Mersin Türkiye’de. Burada gerçekten çok yoğun bir emek var. 300 bin adet limon ve portakal, 10 bin saatlik işgücü kullanıyoruz. Meydan da festivale çok uygun bir yer” ifadelerini kullandı.

“FESTİVALİ TURİZME DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”

Mersin Narenciye Festivali’nin bundan sonraki yıllarda turizme dönüştürülmesi gerektiği üzerinde de duran Özdemir, Fransa’nın Menton şehrinde bu festivalin yaklaşık 90 yıldır yapıldığını aktararak, şunları söyledi: “İşin garip tarafı orada limon ve portakal yetişmiyor, İspanya’dan ithal ediyorlar. Onlar bunu turizme dönüştürmüşler ve orada bir hafta, 10-15 gün süren uygulamaları var. İnsanlar orada şu anda bizim yoldan geçerken bile bakabildiğimiz süslemeleri görebilmek için 8 Euro veriyorlar. Cumartesi günü yapacağımız korteji izlemek için 16 Euro veriyorlar. Böyle bir endüstri doğmuş ve kasabaya o anda dışarıdan 30 bine yakın ziyaretçi geliyor. Zaten bir dağ kasabası, bir sürü otel yapılmış, artık bu olayı turizme çevirmişler. Bizim de eğer üzerine gidebilirsek, bunu işleyebilirsek bir bacağı da bu olması lazım. Mesela 16-17 Kasım’da Mersin’deki seyahat acentelerinin bir program yapıp cumartesi-pazar günleri buraya tur düzenlemeleri lazım İstanbul’dan, Ankara’dan. Hiç olmazsa maliyetine yapsalar, ‘Mersin’de size kış mevsiminde yaz gününü tattıracağız’ deseler insanlar gelir. Ama tabi bunun için şehrin birleşmesi, bütünleşmesi lazım” şeklinde konuştu.

Festivalin hediyelik eşya yönünden de zengin bir potansiyel içerdiğini dile getiren Özdemir, yurt dışında özellikle Menton kasabasında limon, portakal, greyfurt şeklinde seramikten, mumdan, porselenden hediyelik eşya yapıldığını, bu meyvelerin sularının, tatlılarının satıldığını anlattı. Mersin’deki kafelere seslenen Özdemir, limon veya portakal temalı pasta yapıp festivalde dağıtmalarının şehrin dinamizmini göstereceğini kaydetti.

“FESTİVALDE BİRÇOK AKTİVİTEMİZ VAR”

Narenciye Festivali’ne Mersin Büyükşehir Belediyesi ve 4 merkez ilçe belediyesiyle beraber Ticaret Borsası’nın sahip çıktığının altını çizen Özdemir, festival kapsamında birçok aktiveteye de imza atacaklarını belirtti. Festivalde düzenleyecekleri açık hava fuarında Mersinli firmaların ürünlerini ikram edeceklerini bildiren Özdemir, şöyle devam etti: “Dünyada bu tür organizasyonlarda yer almak isteyen firmalar dünyanın parasını veriyorlar stant açmak için, biz burada firmalardan hiç para almıyoruz. Firmalara teşekkür ediyoruz, büyük bir katılım var fuara. Ayrıca narenciye renklerinin hakim olduğu bir defile organize ediyoruz. Bu yıl Olgunlaşma Enstitüsü ile beraber düzenliyoruz. Cumartesi ve pazar günleri saat 16.30’da Kültür Parkı içindeki Side harabelerinde iki defile yapacağız. Şu anda şehrin dört bir yanında arabalarımız geziyor. Ayrıca 5 belediyenin önünde tanıtım çalışmaları yapılıyor. 20 bin öğrenciye ulaşarak mandalina dağıtıyoruz. Öte yandan, biz tanınmış bir sanatçının arkasına sığınıp bir festival düzenlemek istemedik. Biz zor olanı yapıyoruz. 29 ülkeden 700’e yakın gösterici Mersin’e gelecek. Bu gruplar, iki günü festival alanında 2 günü de şehrin belli noktalarında olmak üzere 4 gün gösterilerini sunacaklar. Amacımız, Mersin’i bu yabancılara tanıtmak, Mersinlilere de bu yabancıların kültürlerini tanıtmak. Burada bütün niyetimiz ve gayretimiz Mersin’in adını duyurmak.”