Atatürk’ün kızları, olimpiyat elemelerinde rakiplerini ezici üstünlükle yenerek tarih yazdı.
Cumhuriyetimizin 100. yılında önce Milletler Ligi’nde altın madalya kazanan, hemen ardından Avrupa şampiyonluğunu edinen A Milli Kadın Voleybol Takımımız, Japonya’da yapılan  elemelerde gruptaki 7 maçını kazanarak 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’na katılmaya hak kazandı.
Koç Santralli’nin yönetiminde kaptan Eda, Vargas, Ebrar, Hande, Simge, Gizem, Zehra, Cansu, Aslı, Elif, İlkin, Derya, Kübra’dan oluşan gururumuz takım, Porto Riko, Bulgaristan, Arjantin, Peru, Brezilya, Japonya ve Belçika’yı geçerek Paris biletini cebine koydu.
Grubun en güçlüleri Brezilya ve Japonya’yı rahat yenerek dünya takımı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Japonya’yı görkemli oyunla paramparça etmesi, göğsümüzü kabarttı. O ne müthiş maçtı öyle. İlk seti vermelerine karşın, pes etmeyerek karşılaşmayı kazandılar ve yenilmez olduklarını dünyaya ilan ettiler. 
Elemelerde 7’de 7 yapmak, üç turnuvada ardı ardına 22 maçı kazanmak her babayiğidin harcı değildi. Kızlar bunu başardı.
Unutulmayacak tarihi utku, kuşkusuz Atatürk’ün kızları olma sorumluluğunun, yılların emeğinin, dinmeyen mücadele tutkusunun, özgüvenin, özverinin, yurt sevgisinin ürünüydü. Yaz boyunca dünyanın bir ucundan diğer ucuna giderek yurtlarından, evlerinden, aile ve çocuklarından aylarca ırak kaldılar. 
Her türlü zorluğu ve özlemi göğüsleyerek katıldıkları turnuvalarda Türkiye’yi başarıyla temsil ettiler. Onların her yengisi ve şampiyonlukları ekonomik zorluklar içindeki yurttaşlara moral aşıladı, gururlandırdı. Böyle müthiş zafere şampiyonluklara çok ama çok gereksinimi vardı ülkenin. Böylesi tarihi başarıya, tüm hedeflere ulaşmaya dünyanın tanık olması da  ayrıca gururlandırdı. Kızlar yorgunluklarını unutarak ülkeyi sevince boğmanın keyfini yaşadı.
2023 gerçekten voleybol yılı oldu. Sırada 2024 yazında Paris’te düzenlenecek olimpiyat oyunları var.  Orada da rakiplerini eze eze yenerek, birincilik kürsüsüne çıkacaklarına, altın madalyayı Türkiye’ye getireceklerine inancımız tam. Zira kazanmayı ve sevindirmeyi kanıksattılar bize. 
Atatürk’ün kızlarını ekran başında izlemek tutku haline geldi.       
Onlara yönelik irite edici sözler söyleyen, çirkin ithamlarda bulunanların Türkiye’yi voleybolda bir numara yapan  kızların uluslar arası başarısı karşısında ne söyleyeceklerini merak ediyorum doğrusu. Hutbelerde onlara yönelik, duymak istemediğimiz sözler gerçekten duyarlı insanları incitti. Ne gerek vardı böyle konuşmalara. 
Türk kadını Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisine tanıdığı çağdaş haklar sayesinde voleybol başta olmak üzere her alanda kendini gösteriyor, dünyada başarıdan başarıya koşuyor.
Sadece voleybolcu kızlar değil, tıp, edebiyat, kimya, modada gururumuz Türk kadınları.  Eşlerinin arkasında geri planda kalmayı, ezilmeyi, şiddete uğramaya değil, başarılarıyla öne çıkmayı hak ediyor.
Bekle Paris, Atatürk’ün kızları altın madalyayı almaya geliyor...